- 477 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kelebek
Dün yine rüyama girdin. Anılarım çıplaktı. İnsan kapıya vurup da girer içeri. Ellerinde pişmanlık dolu bir bavul vardı. Saçlarını benim sevdiğim gibi örmüşsün. Üzerinde ilk sevgililer günümüzde aldığım yeşil elbise vardı. Bir tek gözlerinden akan yaşlar bana ait değildi. Bavulu yere atıp koşar adım sarıldın bana. Bir an nefesim kesildi sandım. Sonra elimde olmadan ellerini tuttum. Nasıl bir rüyaysa artık!
Kitap kokulu bir parfüm almıştın bana. Japonya da bile daha yeni piyasaya sürülmüşken. Gözlerime yine o ilk günkü saf liseli âşıklar gibi baktın. Tek bir cümle dahi kurmadan saatlerce konuştu gözlerimiz. Kimi zaman en güzel anılarla rengârenk çiçekler gibi gülümseyişler sunduk mehtaba. Kimi zamanda en büyük hüznü yağmurun dahi rahmetini kaçırmasına neden olurcasına ahlara boğdurduk.
Sonra uyandım birden. Baktım ki hala karşımdasın. Ne yapacağımı bilemedim o vakit. Sanki rüyada gibiydim ama rüya değil. Birden yatağımdan fırlayıp sana sarılmak istedim. Senden geçerken kendim oldum. Bir beden de çift başlı çift gibiydik. Sonra bedenimden uzaklaştı ruhun. Anladım ki ancak senden geçersem kendim olacağım. Kabul etmesi güçte olsa…
Serap mı gördüğüm. Yoksa bir kelebek, son demini benimle mi geçirmek istiyor?
YORUMLAR
''Gece yarıları kulaklarıma sızan ,ney nameleri sesiniz
Yüreğim küdüm gibi uyumlu nefesinize
Hep gökyüzü sonsuzluğu göz yaşlarımız
Uzaklara, hep uzaklara söylediğim şarkı
Nasılsınız ?
Nasılsınız ?
Nasılsınız ?
İnceden külhanım bir hayli külhan, İstanbulda
Ne ellerim sallanır sivri burun ayaklarımda
Ben ve gölgem bela kaldırımlarında
Tophane’den Beşiktaş’a yürümeseydim
Sigara içişi aşina, serap’ı görmeseydim
Ona serap demeseydim
O ,serap olmasaydı
Sigara gibi içtin
İzmarit gibi attın
Üstelik üstüme bastın
Şarkılarını söylemeyecektim''
sevgiler...