- 517 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
cemil ağa(25,05,2016)
İçeriye yirmi beş yaşlarında yüzünden sağlık fışkıran bir delikanlı girdi .Yanaklarına dudaklarına içi gülen gözlerine baktıkça kıskanıyordu insan.Kılığı kıyafeti ,saçı başı kusursuzdu.Yüzünün tazeliği gömleğinin eldivenlerinin elbisesinin yeniliği göz kamaştırıyordu.Cebinden doğuya özgü kokular saçan ince keten bir mendil çıkardı kokladı ;sonra lakayt bir tavırla yüzünde parlak şapkasında yeni boyanmış ayakkabılarının üzerinde gezdirdi.
Cemil ağa:"Hoşgeldin,Aziz ağam" dedi.
Aziz şapkasını koyacak bir yer arıyor , bulamıyordu, her yer toz içindeydi.Oturmaya yeltendi, eteklerini kaldırdı ama koltuğa göz gezdirince vazgeçti ayakta kaldı .
-"Hala kalkmadın mı ? Hem bu sabahlık nedir böyle ? Bunların modası çoktan geçti ağam.
Cemil hırkasının geniş kıvrımlarına sarınarak:
-"Sabahlık değil ki bu.Bir hırka, dedi.
Aziz:
-Nasılsın ,iyi misin ? diye sordu.
Cemil esnedi :
Hiç iyi değilim , bu soğuk algınlığı berbat ediyor, bazen domuz gribi olduğumu düşünüyorum, ya sen nasılsın ?
-Allaha çok şükür , iyiyim. Terzimden geliyorum bir ağaya hazır giyim yakışmaz, elbisemi nasıl buldun?
-Çok güzel ,zevkin çok güzel. Şu sırtındaki yırtmaç da ne oluyor?
-At gezintilerinde giyeceğim bir frak bu .
-Ata bindiğinden haberim yoktu.
-Elbette. Bu elbiseyi de sırf bugün giymek için ısmarladım. Derneğimizin tanışma toplantısı var , sen ne ile gelmeyi düşünüyorsun, jip ile jaguarınla mı?
-Ne jip ile ne de jaguar ile.
-Harranlılar kültür ve yardımlaşma derneğinin tanışma toplantısına gelmiyorsun ha? Hayırdır Cemil ağam bir derdin var?Herkes orada olacak.
-Sen bu dernek ile neden bu kadar ilgileniyorsun?
Aziz kızardı , yatakta Cemil’in yanına oturdu.Şanlıurfa milletvekili var ya, Eyyüboğlu, onun kızına aşığım. Ama aramızda kalsın .
-Vay, ağam hayırlı olsun.Hoş bir kıza benziyor. Bu tanışma toplantıları ne de sıkıntılı olur.
-Sıkıntılı mı ? Olur mu hiç ! Ne kadar kalabalık olursa insan o kadar iyi eğlenir. Milletvekilinin kızı da sık sık geliyor ;ilkin pek dikkatimi çekmiyordu, ama bir gün...
Bir az düşüncelere dalıp kendi kendine gülmeye ve şarkıya başladı:
"Kaçsam da kovalar anılar beni,
Kolay mı unutmak bir anda seni ?"
Boş bulunarak bir koltuğa oturdu;fakat sıçrayıp kalktı, mendiliyle elbisesini süpürdü.
-Bu ne toz her tarafta...
Cemil içini çekerek;
-Ah bu kahya,dedi.
Aziz:
-Eh artık bana müsaade ağam hazırlanmam lazım. Good bye.
-.Dernekten çıkınca bana gel beraber nargile fokurdatalım, neler oldu anlatırsın.
-Gelemem,yatta mangal partisi vereceğiz,şiveli konuşmamam lazım ne de olsa kibar ve güzel İstanbul kızları olacak.
-Hep aynı muhabbet ve bir sürü ukela,hiç sıkılmıyormusun?
-Aman Cemil ağam sana da bir şey beğendirmek mümkün değil.Ama gidilecek yer çok .Şimdi herkesin kabul günü var.Perşembe günleri İzoller,salı günleri Bucaklar,çarşamba günleri Karakeçililer.
Her gün randevum var.
-Bu kadar dolaşmaktan yorulmadın mı ?Katlanmak zor olmuyor mu?
-Katlanmak da söz mü?Bundan daha eğlenceli ne olabilir?Sabahları okuyorum:Olanı biteni bilmem gerek, Allah’a şükür öyle bir işim var ki daireye hiç uğramasam da oluyor.Haftada iki defa uğrarım, genel müdürle yemek yerim.Babamın selamını iletirim.Taksimde devlet tiyatrosuna gider bayan oyuncuları dikkatle izlerim.Şimdi ise aşığım...
Cemil:
-Dur,dur, diye bağırdı.Seninle biraz benim işlerden konuşmak istiyorum.
-Kaybedecek zamanım yok , başka bir zaman konuşuruz, benimle tirit yemeye gel, rahat rahat konuşuruz.Gidilecek on yerim var,Bye bye!
-Cemil düşündü:"Bir günde on yer, vah zavallı ders çalışmaya zamanı kalmıyor eminim,her ne kadar özel üniversitede okuyor olsa da gene de kimi zaman ders çalışması lazım.Bu kadar koşturmadan sonra insanda hal mi kalır?Böyle bin parça olmanın bir anlamı var mı ? Milletvekilinin kızına kur yapılır...Hoş kız.Onunla köyde gezmek hiç de fena değil, ama bir günde on yere gitmek!
Cemil bunları düşünürken sırtüstü yattı.Onun böyle boş düşünceleri istekleri olmadığına yok yere sokaklarda dolaşmadığına odasında uzanıp insanlık onurunu ve rahatını kaybetmediğine şükrediyordu,uzanmak,uzanmak,uzanmak...günü yarı uyanık bir şekilde yataktan kalkıp yüzünü yıkamadan tekrar uyuyarak günü bitirmek ne güzeldir!
Bu arada çalan kapı zili düşüncelerini böldü.Başka bir konuk gelmişti.
-Merhaba Vedat Özdiker,nihayet eski arkadaşını görmeye geldin.
-Merhaba, Cemil...
Çoktandır seni görmek istiyordum ama biliyorsun ya işte şu işler.Bu çanta ağzına kadar rapor dolu , bakanlıkta hademeye söyledim ararlarsa buraya gelip haber verecek . Bir dakika bile serbest değilim.
-Bu saate kadar dairede kalıyor musun?Ha anlıyorum!Şube müdürü oldun!
-Ramazandan beri müdürüm,ama ne iş!Sekizden onikiye kadar evde çalışıyorum,biliyorsun Sedat BUCAK için seçim kampanyasında çok ter döktüm,kazadan sonra kabuğuna çekildi adam,koskaca ağa ufaldı sanki adam,bir zamanlar Mehmet AĞAR ile Abdullah ÇATLI ile bu vatan için az çalışmadı Sedat ağam...herneyse , ne diyordum;sabah sekizden on ikiye kadar evde on ikiden beşe kadar bakanlıkta akşam evde çalışıyorum.İnsan yüzü gördüğüm yok.
-Kutlarım demek şube müdürü oldun,ben pek ummuyordum ne de olsa DYP’nin de Sedat Edip Bucağın da devri geçti artık devir reisin devri,ama biliyormusun AĞAR bir ara tek başına güzel muhalefet ediyordu AKP hükümetine,neyse sen bir yıla kalmaz müşavir olursun elbette reis için yeteri kadar çalışırsan,biliyormusu-n her iktidar kendi karanlık gücünü yaratıyor eskiden ÇATLI vardı şimdi de Sedat PEKER var.
-O da bir şey mi?Müşavirliği bu yıl alabilirim ;asillik unvanı bir defa garanti ,takdirname için de adaylığımı koymayı düşünüyorum ;ama yeni bir görev aldım.
-Bu akşam bana yemeğe gelsene ;terfinin şerefine nargile fokurdatırız.
-İmkanı yok.Bu akşam genel müdür yardımcısına davetliyim.Raporumun perşembeye kadar hazır olması gerek ,Abdülkadir Aksu titiz bir adam....Laf aramızda WİKİLEAKS belgelerinde küçük kızlara düşkün bir sapık olduğu yazılı,düşünüyorum da kızları da raporlar gibi ince eleyip sık dokuyormu acaba?(Gülümser)
Uzun lafın kısası tüm listeleri kendim gözden geçiriyorum,yemekten sonra oturup çalışacağım.
-Ne , yemekten sonra ha ?
-Ne sandın ya...Hatta erken çıkıp Ankara’ya gidebilirsem ne mutlu bana!Sana da onun için geldim zaten , benimle gel diyecektim.
Cemil yüzünü buruşturdu.
-Biraz rahatsızım gelemem ,işim de var .
-Vah vah!Hava da ne kadar güzel !Benim serbest olabildiğim günler o kadar az ki ....
-Doktora derslerin nasıl gidiyor?Neydi senin en büyük hayalin...şu meşhur denklemleri yüksek boyutlara uygulamak ...
-Maxwell denklemleri demek istiyorsun,bu denklemleri hepimiz lise hayatımızda tanıdık zaten benim amacım üniversite eğitiminde de denklemleri uygulanabilir hale getirmek,her mühendislik öğrencisinin bilmesi gerekir sen de mühendislik okudun bilirsin gradient ve diverjens...
Maxwell bu dört denklemden yararlanarak zamanla değişen elektrik ve manyetik alanların birbirleri ile ilişkili olduğunu, yani zamanla değişen elektrik alanın 4. denkleme göre hemen yanında bir manyetik alan yarattığını, bu kez bu bölgede zamanla değişen bir manyetik alanın 3. denkleme göre bir elektrik alan doğurduğunu, böylece elektrik ve manyetik alanların birbirlerini yarata yarata elektromanyetik dalganın uzayda yayıldığını, herhangi bir anda elektrik ve manyetik alanın bir yayılma doğrultusuna ve birbirlerine dik olduğunu, elektromanyetik dalgaların boşlukta ışık hızında yayıldıklarını, enerji ve momentumu bir bölgeden diğerine taşıdıklarını kanıtlamıştır.
bunları sen de bilirsin...
-Beni karıştırma ,baba parası ile kazandım baba parası ile okudum ağam.Sabahtan akşama kadar hep sayılar ile içiçesin yani..
-Sorma kardeşim sorma,ama danışman hocamla çalışmaktan memnunum.Kimseyi ödülsüz bırakmıyor,çalışmayanlaruı bile,bu tez yazma işi olmasa ne yapacaktım sanki?
-Ne bileyim ben insan bir şeyler okur yazar .
-Bütün gün yataktan çıkmadan yaptığım tam olarak da bu zaten.Çiftlikle de uğraşıyorum.Birçok yenilikler tasarladım;çiftliğe yeni bir düzen vereceğim.İşlerim bitip tükenmek bilmiyor ...
-Eh ne yaparsın , ben de yazın dinleneceğim , bu arada sonbahara evleniyorum.İzollerin büyük kızıyla,geçen yaz tatilinde komşuyduk , hatırlarmısın bana geldiklerinde tanışmıştık?
-Hatırlamıyorum,güzel mi bari?
-Eh hoş kız,yemeğe birlikte gidelim istersen ?
-Peki ... olur .. ama...,,
-haftaya.?,
-evet ..evet haftaya.. uygun .Elbislerim hazır değil , elbise sipariş ettim de bir ağaya hazır giyim yakışmaz ..gerçi dolabım SARAR giyim ile dolu ama aramızda kalsın .Demek İzol ha, yaşadın desene?
-Neyse ,ben artık gideyim gevezeliğe dalıp saati unuttum ,hoşçakal..
-Dur biraz ;sana bazı şeyler danışmak istiyorum ,başımda iki bela var ...
-hayır, hayır başka zaman uğrarım.
Ziyaretçi bu sözlerden sonra odadan çıktı arkasından bakan Cemil ağa kendi kendine konuştu:
-Zavallı dostum batmışsın sen boğazına kadar batmışsıun hemde batağa gidiyorsun .. biçare işinden başka bir şey göreemez duyamaz konuşamaz olmuşsuın ama böylelerin yolu açıktır yakında büyük işler başarır en yüksek mevkilere ulaşır..bunun için zekaya gerek yok bu adamın hayatı böyle geçecek ve ruhunun birçok yanı hiçbir zaman açılmayacak ...
Cemil ağa tüm gün uzanıp yatabileceğini düşünerek ferahlık duyuyordu duygularını hayallerını serbest bıraktığı için kendisi ile gurur duyuyordu , öyle dalmıştı ki yatağının başucuna kadar gelip duran ince uzun esmerce bir adamın farkına varamamıştı , bu ziyaretçinin yüzü bıyığı ve kirli sakalı ile kaplıydı .
-Merhaba Cemil Avşaroğlu
-Merhaba Nihat GÜRKAN,aman yaklaşma dışarının soğuğunu getiriyorsun...
-Hep aynı garip adam.Hep eskisi gibi tembel gamsız...
-Ben mi gamsız?Dur sana kahyadan aldığım mektubu göstereyim,durmadan kafa patlatıyorum sen gelmiş bana gamsız diyorsun,nereden böyle?
-Kitapçıdan geliyorum,Şanlıurfa fen lisesinin müdürü olmak kolay değil,NT kırtasiyeye sık sık uğramak gerek,öğrencilerin kitaplarını ordan aldırıyoruz,biliyorsun cemaat önemlidir,sana okulumuzun dergisini getirdim,Zaman gazetesinin eğitim köşesinde yazımı okudun mu?
-Hayır.
-Sana mail atayım da oku.
Cemil bir karış esneyerek:
-Ne üstüne?diye sordu
-Elbette cemaat okullarının faydaları üzerine ,disiplin ve abiler ,ablalar ...
Biliyorsun geçenlerde okulda bir kız öğrenci intihar etti,amcam sayesinde soruşturmayı atlattım,başkası olsa açığa alınırdı..
-İşin çok mu?
-Eh,epeyce.Her hafta gazete için makale,kitap eleştirisi,cemaat toplantıları...
-Konusu ne?
-Fethullah GÜLEN hocaefendimizin belirlediği konuları sırasına göre işlemeye çalışıyoruz,elbette farklı kurumlarda çalışan üyelerimizin koordinasyonunu da görüşüyoruz,biliyorsun rakiplerimiz var,Süleymancılar,nurcular...
Geçen gün kaymakam esnafa dayak attı ,kaymakam cemaatimizin bir üyesi,vatandaşın biri dayak olayını görmüş ve valiye şikayet etmiş,bildiğin gibi vali nur cemaatine yakındır,partiye yaptığımız çalışmalar sayesinde aramız iyi şimdilik,buna rağmen vali resmi görevle bir müfettişe bu işi incelenmesi için içişleri bakanlığından davet ediyor ayrıca kaymakamın kişiliği ve davranışları üstüne bilgi toplatıyor.Müfettiş esnaf ile görüşüyor,esnaf kaymakamı övüp göklere çıkarıyor,ne demişler dayak cennetten çıkmadır.
-uzun lafın kısası kaymakamın attığı dayak eski trajedilerdeki fatum’a benzer bir şey oluyor.
-iyi buldun Cemil ağam , vallahi çok ince bir zekaya sahipsin,keşke yazar olsaydın!Yalnız bu iş için bol bol okumak lazım.
-Sahi öyle;odanda hiç kitap göründüğü yok,ama yalvarırım sana yakında çıkacak bir eser var ,Mümtazer TÜRKÖNE yazdı onu mutlaka oku.
-Ne var içinde?
-Toplum düzenimizin işleyişini olduğu gibi ortaya koyuyor hem de şiirli bir biçimde ,toplumun tüm güçlerine değiniyor,AKP cemaat ilişkisinin önümüzdeki günlerde bozulabileceğini anlatıyor.Yazar bu eserde kötü ruhlu devlet adamını çevresindeki dalkavuk rüşvetçileri,ahlaksızlığa düşmüş bürokratları anlatıyor.Her şeyi öyle yaman anlatmış ki...
-Amma da yaptın ya!
-Oku da bak değerini kendin anlarsın .
-Hayır okuyamam
-Peki ama niçin .?Olay yaratacak bir eser,herkes şimdiden söz ediyor tüm NT kırtasiyelerde en çok satan kitap.
-Bırak söz etsinler!
-Merak edip okuyuver canım
-Nesini merak edeyim ?
-Haksızlık ediyorsun ,hayata o kadar yakın ki o kadar yaşıyor ki bu adamlar.
-Evet bütün yaptıkları bu kadar bir insan alıp kopyasını çıkarıyorlar hocaefendinin kopyası olan binlerce insan farklı kurumlarda çalışıyor.Bir biyoloji öğretmeni o denli etkileniyor ki akraba evliliğin zararlı olmadığını anlatıyor. Boş şeylerle övünüyorlar.sizin için insan yok mu ?düşünmek için kalpsiz olmak gerekir sanıyorsunuz hayır düşünmeyi besleyen sevgidir,düşen adama el uzatın sizin cemaatinizden olmasa bile!mahvolan bir adama ağlayın, sevin onu ! Onda kendinizi görün.
Cemil tekrar kanepeye sakin sakin uzandı:
-İşte o zaman yazdıklarınızı okurum.
-Ya!Demek hatrınız için gülden bülbülden bir kış sabahının güzelliğinden söz edelim .Çevremizde uğuldayan hayatı görmeyelim.
-İnsanı yalnız insanı anlatın bana,insanı sevin.
-Solcuyu sevelim,aleviyi sevelim ,deisti,ateisti sevelim,laf mı bu?Hayır bu adamları yola getirmeli ya rıza ile ya da zorla...aksi halde toplumdan kovmalı.
-Toplumdan kovmalı ha?Ne yaparsan yapsın bir insanı Allahın rahmetinden kovabilir misin ?
-Amma da coştun!
Cemil birden sustu bir iki dakika kadar ayakta durdu esnedi ve yavaş yavaş kanepeye uzandı.
-Sen neler okuyorsun ağam?
-Matematikçilerin hayatları...özellikle Gauss,biliyormusun Gauss ilkokuldayken matematik öğretmeni ders yapmak istemiyor,öğrenciler meşgul olsun diye çocuklara birden yüze kadar sayıların toplamını soruyor,böylece iki ders boyunca bu soru ile uğraşacaklarını sanıyor ancak GAuss bir dakika sonra cevap
5050 öğretmeni diyor,arkadaşları 1+2=3,
3+3=6;
6+4=10;
10+5=15
şeklinde devam ederken o ilk olarak ;
1+100=101;
2+99=101;
3+98=101;
4+97=101
şeklinde devam ediyor ve tam elli tane 101 buluyor geriye son bir hamle kalıyor
101*50=5050
Öğretmenin tam o andaki yüz ifadesini görmek isterdim!
Elbette bir de FERMAT var,birmilyon dolar ödül alan Amerikalı matematikçi son teoremini çözdü ama çözülmeyen bir soru daha var .
Fermat sayıları, n sıfırdan küçük olmayan bir olmak üzere,
F_{n} = 2^{2^{ overset{n} {}}} + 1
şeklinde yazılabilen sayılardır. İsimlerini, bu sayıları ilk kez incelemiş olan 17. yüzyıl matematikçisi Fermat’dan alırlar. İlk dokuz Fermat sayısı nedir merak ettin mi?
F0 = 21 + 1 = 3
F1 = 22 + 1 = 5
F2 = 24 + 1 = 17
F3 = 28 + 1 = 257
F4 = 216 + 1 = 65537
F5 = 232 + 1 = 4294967297
F6 = 264 + 1 = 18446744073709551617
F7 = 2128 + 1 = 340282366920938463463374607431768211457
F8 = 2256 + 1 = 115792089237316195423570985008687907853269984665640564039457584007913129639937.
bu sayıların ilk dördünün ortak özelliği var , bunu Şanlıurfa fen lisesinde okuyan gençlere anlat.
İlk dört sayının hepsi asal ancak beşten sonra gelenler asal değil.
Şimdi sorumuz şu:
Dörtten büyük bir FERMAT sayısı var mıdır ki asal sayı olsun?
İşte böyle ....
biraz kafanı şişirdim sanırım,Nihat .
-Sen boşver FERMAT asallarını TÜRKÖNE oku .
Cemil başı ile istemem der gibi bir işaret etti.
-Madem öyle gazetenin eğitim köşesindeki yazımı oku,sana mail atarım.
Cemil başı ile peki dedi.
-NT yayıncılık matbaasına gidiyorum geç kaldım .Bak sana ne için geldiğimi söylemeyi unuttum.Ankaraya gidelim mi?
Cemil yüzünü buruşturup üstüne örtüleri çekerek :
-Hayır biraz rahatsızım ,nem bana dokunuyor,güneş iyice ısıtmıyor ama sen bana yemeğe gel ;konuşuruz öyle bir dert var ki başımda ...
-Cemaat olarak Kumkapıda balıkçı restoranda buluşacağız;oradan gezmeye gideceğiz.Gece de çalışacağım,makalem NT yayıncılıkta olmalı.Hoşçakal.
-Güle güle,Nihat.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.