- 676 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEN ESKİDEN SENDİM
Çılgın bir sesle gözlerimi açtım gelin gelin...Hadi kalk sabah namazı vakti .Rüyamın en güzel yerinde uyanmak biraz
zor olsada günün en sevdigim vakti de sabahın seheri idi.Ne güzeldir bu saatlerde uyanıp mis kokulu havayı içine
çekmek cigerlerin bayramıdır sanki.Sag tarafımdan kalkıp bir güzel abdestimi aldım,tabiki dualarımı da okuyarak.Bu saatlerde
sesizlik, huzur beni hep mest eder,ruhumun mutlu olduğunu, hücrelerimin sevgi damlalarıyla dolduğunu hissederim her zaman.
Bu saatler benim en duygu yüklü,en özgür olduğum saatlerdir.dualarımla hüzünlerimin yoğrulduğu,şükürlerimin minnetimle karışıp
harmanlandığı harman yeridir
Eşimle sabah namazımızı kılıp tesbihlerimizi çektikten sonra kahvaltı hazırlıklarına başladık .
bu günki programımız hacıbayramı veli hazretlerini ziyareti zannedersem.kendi kendime gülmekten alıkoyamadım çünki eşim programlı düzenli bir adam,
benim tam zıddım.Ben özgür yaşamayı seven bir kadınım,aklıma ne gelirse onu yapmak isterim ama patron cok sıkı asla saat şaşırmayan
bir adam, ne yapacaksın ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin.
Kahvaltı faslı, sohbet , geçmiş degerlendirmeleri derken saat baya ilerledi sanırım, hemen toplanıp hazırlıklarımızı yapıp yola
koyulduk, baya uzun bir yolumuz var.Hacı bayramı veli hazretlerine yürüyerek gitmek bizde görev oldu sanki. nasıl yetişeceğim bu adama ben diye aklımdandan
geçirmiyor degilim.
Türk iş, aydınlık, telsizler, sokaklardan geçerken her mahallenin kendine göre bir havası var sanki.geçişler ne kadar keskin ne kadar
birden bire.Mahalleler arasında sadece metreler olmasına rağmen, yaşamlar arasındaki fark uçurum gibi.
Yıllar oldu ben bu semte geleli ilk geldigimdeki, o korkak çekingen hatta birazda saf halimi hiç unutamam.komşularla samimi olana kadar
çok çektirdim, beni tanıyanlar sınılarım ne kadar katı insanlara bakış açımın ne kadarda dar olduğunu iyi bilirler. aslında sosyal bir babanın
tek kızıydım ama annem çok korkaktı her dışarı çıkışımızda bize bişey olacak sanırdı ne günlerdi o günler.
yıllar beni ne kadar degiştirmiş şimdi gecmişe baktigimda anliyorum, birazda buruk bir havam var. yüregimdeki pırpır eden
kan hücrelerim heyecanlanıyor bir ah çekerek devam ediyorum yoluma tabi bizim patronda yanıbaşımda.Ne patron cok ciddi, güldürmek
biraz zor ama ben hep şakalarımla zorla da olsa elinden alırım o ciddi tavrını, oh olsun derim içimdende haa.Yol konuşarak düşler kurarak eskilere
dalarak nasıl gecti anlamadık.Kendimizi çinçinde bulduk. O köhne evlerin tek tek yıkıldıgı üzerine dev binaların yapıldıgı çinçin bana cok bogucu geldi
her zaman küçük evleri çok severim yükseklkler beni daima korkuturdu, halada korkarım, sevmiyorum ben peton duvarları kardeşim zorlamı. minicik
gecekonduların küçük bahçeleri içlerinde dertli düşünceli bayanları hep ilgimi çeker, onlarla sohbet etmek beni mest eder.
belkide kendimde küçük bahçeli bir evde büyümüş olmam mı etkiliyor bilmem ama apartmandada doğsaydım yine severdim
gecekondu evleri diye düşündüm. ne güzeldi olurdu küçücük bir ahşap ev önünce çam agaçları birkaç keçi bir kaç
tavuk olsa , dogal sebzeler mis gibi sogan maydanoz tere domatez bak yine yemek aklima geldi ne yapsın patron nasıl
kızmasın yine yemek düşledim kendi kendime hay ALLAH ben ne bogazı büyük biriyim
çincinin kıvrımlı iniş çıkışlı sokakları yıkılmış dagılmiş gecekonduları arsından yavaş yavaş yol alırken üzerlerinde
eski püskü elbiseler ayaklarında terlik, çıplak ayaklı , gözlerinde saf gülüşler olan kız çocukları gözüme
takıldı ne kadarda mutlu gözüküyorlar dedim kendi kendime zorluklar onları daha küçükken yakalamış fakir dogmuşlar
dünyanın vefasız kundagına, neler yaşayacaklar diye aklimdan geçirdim yüregim daraldı.Kimileri zengin kimileri fakir
gelmiş dünyaya çinçinin her zaman ayrı bir ankaraydı sanki an mıyıdı, karamıydı kaderi, içindeki rengarek insanlarıyla
çok uzak degil yanıbaşımızda başka bir gezegendi çinçin. çinçin kadınlarından tanıdığım birkaç bayan vardı. hele
nülüfer benim için farklı bir bayandı her zaman gönlümde yeri olan çinçin hanımefendisi desem yeridir. Esmer teni,
biraz zayı bedeni,siyah olmasına ragmen sarıya boyanmış saçları, gözleri kahverengi bakışları biraz dertli biraz yalnı azıcıkda korkulu
ama hep narin ve hassas bir bayandı nülüfer. hiç evlenmemiş otuz yaşını geçelide hayli olmuştu.ben tanıdığımda genc bir kızdı ama hiç tavrı
degişmedi hep bildigim insan kaldı.Bir gün dertleşirken neden evlenmedin diye sormuştum kalbinide incitmek istememiştim .Abla neden evleneyim ki
biz 6 kardeşiz babam hiç çalişmadı ömrüboyunca önce içkinin kölesi şimdi de hastalığın pençesinde hiç faydası olmadı bize ömrünce annem her zaman
kapıcılık yapar eline geçen üç kuruş paraylada ne kadar doyduk bilmiyorum, midemizin tıkabasa doyduğunu hiç bilmem başkalarının
eskileriyle gecindik ama mutlu olmanın yollarını arardık kendimizi yoklugun kollarında kaybetmedik nasıl büyüdük, nasıl bu yaşa geldik bilmem
kardeşlerim evlendiler herbirinin beşer çocukları oldu , eşleri işe yaramaz burda daha iyi bir eşi nasıl bulabilirlerdiki
bende evlenmedim anneme bababama destek oldum ,yaşayıp gidiyorum benim için biçilen kader bu kadar razı olmayı öğrendim derken
ben bu arda gözlerimden düşen damlaları gizlice sildim üzülmemesi için adı gibi narin çincinin nülüferini.sohbetimiz koyulaştıkça ilkokula bile gitmediğini
öğrenmiştim ne üzülmüştüm duyduğumda Ankarın en eski yerleşim yeri olan Altındağ da memleketimizin başşehrinde okuması olmayan bir bayan. yüreğim derinden sızladı
Kitap okumak istese okuyamaz bir yere gitmek istese hanği otobüse binecek sormadan binemez çok üzücüydü.Yaşadığı ortamda nasıl bu kadar edepli nasıl bu kadar
dürüst kalabilmişti bilemiyorum.Sonra düşündümki bu acı bir gerçekti yüreğime çarpan, o kadar çok böyle ıssız kalan kadın, öyle çokki yapmak istediklerini yaşayamayan
dilimden bir şiir döküldü ben eskiden sendim demek geldi birden acılarıyla yogruldum çinçin nülüferinin
Ben eskiden sendim
anlattıkların yaşadıklarım
susuşların bendeki kopuşlar
ya sesin
sesinde çok fazla yaşanmışlık var
nefes al
aynı benim boğulmalarımdan sonraki soluk almalarım
bakışların aynı
ıssız duraklamaların benim gölgem
biliyorum sendeki ağlamalar bendeki hıçkırıklar
pişmanlıklarımı anlatma
nasıl izin verdim kendime yapılanları hiç sorma
bazen kemiklerimden sökülmek istedim
sende mi
ne de olsa sende kadın bende
tanıdık değiliz
yaşanmışlıklar bizi tanıştırdı
isim şu ya da bu
ben eskiden sendim
ben bu düşünceler içinde aklımla sohbet ederken eşimin sesiyle irkildim gül babaya geldik .dualar ettik ordan hacıbayramı
veli hazretlerinin huzuruna geldik selamımızı verip yasin okuyup elimizi açarak kendimize eşimize dostumuza yavrularımıza ve bütün kadınlara dua ettik
Rabbim kabul eder inşeALLAH .AMİN.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.