- 628 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
-SÖZ DE VAR DAĞLARI AŞAR-
Bazı sözler vardır, en ağır yaşam deneyimlerini yansıtır. Söylenmesi en zorlu şartları teyit eder. Farklı bir tınısı vardır; vurucu, sert ve keskin. Duyulduğunda zihnimizin ve benliğimizin derinliklerine doğru burgu yapar, içe işler. Hayata dönük net ve kesin bir tarifi vardır. Acaba mı ya da doğruluk payı aramak gerek dedirtmez.
Sözgelimi, şu söz gibi: “Zulüm, kısmak istediği sesi nâra yapar. Ve bazı ölüler yaşayanlardan daha yüksek sesle konuşur” İnsan bu sözü hayatın hangi noktasında bulunduğunda söyler. Benliğinde derinlemesine işleyip, yoğurmadan söyleyebilir mi? Böylesi bir söz fizik planda baktığımızda dibe vurmuş hayatların ezgisi ve hatta çığlığı olmalıdır.
Amerikalı Siyah Müslüman Malcolm X’in bir sözüdür bu. Hem kendi yaşam öyküsünün hem de ülkesinde yaşayan siyahların Afrika’ya da uzanan tarihinin uzantısı olan anlamlarla yüklü. Gerçekten de, söyleyenin Afrikalı kimyası göz önüne alınmadan anlamına varabilmek çok zordur.
Afrika atasözlerini bilirsiniz. Onlarda sert, keskin ve vurucu değil midir? Örneğin, “Afrika’da her sabah bir ceylan uyanır, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa öleceğini bilir. Afrika’da her sabah bir aslan uyanır, en yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir. Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur. Yeter ki, güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.”
Bu tip sözlerin herhangi bir kültürde kolayca karşımıza çıkamayacağını söyleyebiliriz. Bence bu durumu bir ikilem dairesinde belirtebiliriz. Belgesellerde izlemekten en çok zevk aldığınız kıta hangisi şeklinde sorulsa belki birçok insan Afrika yanıtını verir. Oysa Afrika’da yaşamak ister misiniz şeklinde bir soruya olumlu yanıt verecek çok az insan vardır değil mi? Açıkçası renkli, doğal ortamına karşın sert ve acımasız koşulların kıtasıdır Afrika. Bu durumda, hayat şartları karşısında yoğun mücadele veren ve devamlı surette sınırlarını zorlaması gereken canlıları buluruz karşımızda.
Yine Malcolm X’in yukarıda arz ettiğim sözüne dönersek; hangi mânalarla yüklüdür ve neleri ifade eder bize. Tekrar bakalım mı? “Zulüm, kısmak istediği sesi nâra yapar. Ve bazı ölüler yaşayanlardan daha yüksek sesle konuşur” Yoğun acıların derin izler bıraktığı söylenebilir. Tarihin herhangi bir döneminde çekilen çilelerin devirler ötesine taşan bir yankılanmasından söz edebiliriz. Zulme maruz kalmış insanlar bu dünyadan göç edip gitmiş olabilir. Ancak sesleri, solukları çağlar boyu yinelenir ve duyulur.
Büyük şairimiz Yahya Kemal Beyatlı Paris’de geçen gençlik yıllarını konu ettiği “Eski Paris” adlı şiirine “Eski Paris’de bir ömür geçti, Jaures’in gür sedası devrinde” mısralarıyla başlar. Jean Jaures kim midir? Yüz yıl öncesinin ünlü bir Fransız sosyalist yazar ve siyaset adamı. Fransız Parlamentosunda sosyalistlerin kan kaybettiği dönemde partisini etkin biçimde temsil edebilmiş bir kişilik. Döneminin ünlü hatiplerinden biridir. Bir bakıma Karizma kavramının insan bedeninde somutlaşmış örneklerinden yalnızca biri.
Jean Jaures adının bizleri direk ilgilendirecek başka bir yönü de şudur: 1912-13 Balkan harbi döneminde Bulgarlar, Sırplar ve Yunanlılar tarafından Balkanlarda yaşayan Türk köylüleri ve âhalisine karşı kıyım yapılmaktadır. Ancak bu trajedi Avrupa basınına Türkler Balkan milletlerine karşı kıyım yapmakta şeklinde yansır. İstanbul’da dönemin yönetimi Paris’de temaslarda bulunmak üzere bir ekip hazırlar. Ekipdeki isimler vaktiyle Paris’de bulunmuş, kimi Fransız yazar ve siyasileriyle dostluk kurmuş şahsiyetlerdir. Aralarında İttihatçıların önde gelen isimlerinden Dr. Nazım’da vardır.
Heyet Paris’e gider ve gerekli görüşmelere başlar. İlk görüşülen isimde yukarıda söz ettiğimiz Jean Jaures’den başkası değildir. Dr.Nazım Bey, bu eski dostuna heyetteki diğer isimlerle beraber Balkanlarda Türklere karşı yapılan kıyımları anlatır ve fotoğraflarla da durumu teyit ederler. Ünlü sosyalist siyasetçi anlatılanları dinledikten sonra müteessir olduğunu bildiren sözlerinin yanı sıra konuyu o ana kadar bu şekilde bilmediğini ifade eder ve daha önce Türkler aleyhine yazmış olduğu bir yazıdan ötürü de özür diler. Bu sözlerinin yanı sıra Jaures; konuyla ilgili olarak Osmanlı Devletini destekleyeceği yönünde söz vermesi yanında etnik topluluklara dönük bazı ıslahat hareketlerinde bulunulmasının faydalı olacağı şeklinde öneride bulunurken gerçekten Balkanlarda Türklere dönük kıyım yapıldığından söz eden bir yazı da yazacaktır.
Sözünü ettiğim Fransız yazar ve siyaset adamı Jean Jaures barışsever ve Birinci Dünya savaşına da karşı çıkan fikirleri sebebiyle 1914’de öldürülür. Fakat yukarıda da arz ettiğimiz mısralarla ve adına yapılmış Fransızca bir parça ile adı bugünlere kadar gelir. Bu eserler, hani deyim yerindeyse zulmün ve haksızlığın sanatsal düzlemde yankılarıdır. Zulüm bir bumerang misali zorbalık üreten sisteme geri dönebilmektedir.
Sözün özü mü? Açıkçası kimi sözler ardında biriktirdiği acı dolu deneyimlere bağlı olarak telaffuz edilmez, haykırılır. Hani derim ki; dibe vuran fakat zamana bağlı olarak yükselişe geçen, geçebilen insanların ve kitlelerin boğuk sesi, soluğudur.
L.T.
YORUMLAR
Değerli hocamızın dediği gibi ben de bu kalemi seviyorum kaleminize sağlık esen kaliniz.
levent taner
Yüreğinizin tüm güzelliği ile gelmişsiniz sayfama
Ne de iyi etmişsiniz
Kıymetli varlığınızla şeref bahşetmişsiniz
Saygı ve selamlarımla hanımefendi...
Giriş bölümünde “Zulüm, kısmak istediği sesi nâra yapar. Ve bazı ölüler yaşayanlardan daha yüksek sesle konuşur” sözünü okur okumaz çarpıldım, heyecanla sarıldım okumaya. Ve altından dolu dolu bir araştırma/inceleme ve önermeler çıktı. Ben bu kalemi çok seviyorum. Saygılarımla
levent taner
Saygı benden gelsin müsaadenizle
Katılımınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...
meğer bilmediğim ne çok şey varmış
paylaştığınız her yazı biraz daha aydınlatıyor yolumu
sizin de belirttiğiniz gibi "bumerang" misali zalimlere dönsün zulümler
paylaşıma teşekkürler
saygılar Levent Bey
levent taner
Zarif varlığınızla şeref bahşettiniz sayfama
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...
Değerli dost yazınız okunmaya değer ve oldukça bilgilendirici ve dokunaklı idi.
Emeğinizi kutlarım.
Bazı sözler ister istemez aklıma geliverdi, belleğime çakılıp kalan.
''Gerek asa gerek vuralar beni'' Pir sultan Abdal
'' Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!'' Mustafa Kemal Atatürk
'' İster yağmur yağsın, isterse dolu, nidem ben ummana daldıktan sonra'' Pir Sultan Abdal
''Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ede bir söz'' Yunus Emre
Saygıyla tam puan...
Şaban Aktaş tarafından 5/21/2016 8:12:36 PM zamanında düzenlenmiştir.
levent taner
Derviş Yunus'dan, Pir Sultan Abdal'dan ve Gazi Paşa'dan her dem feyz alıyoruz kuşkusuz
Yüreğinize, emeğinize bin bereket
Saygı ve selamlarımla...