- 1313 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
PATATES AŞKINA
Her zamanki yoğun bir iş gününün ardından eve geldim.Günlerden Cuma olması içimde hafif bir neşeye vesile oluyor. Ne de olsa ertesi gün tatil ve ben iki gün boyunca doya doya uyuyacağım. Anahtarı kapıya sokarken gözlerim yerde duran bir çift erkek ayakkabısına ilişiyor.Dudaklarımda kocaman bir gülümsemeyle kapıyı aceleyle açıp salona resmen top gibi düşüyorum.
Koltukta oturmuş yüzünde tatlı bir tebessümle annemle sohbet eden adam çok sevdiğim bir ağbim. Koşarak yanına gidip sarılıyorum.Hoş gelmişsin sefalar getirmişsin ağbilerin güzeli diyorum.. Bir aydır görüşmedik nerdeyse.O da sevgiyle sarılıyor bana.. Hemen yanına bağdaş kuruyorum ve lafı annemin ağzından alarak başlıyorum sohbete. Annem önce o güzel kaşlarını çatsa da benim sevincime dayanamayıp
- Siz açsınızdır ben şimdi bir şeyler hazırlarım siz devam edin geliyorum diyerek salondan çıkıyor. Çıkarken de gel bana yardım et der gibi kafasını mutfağa doğru sallayıp kaşlarını da çatıyor.Tabi bendeniz her zamanki gibi anlamazlıktan gelerek iyice kuruluyorum koltuğa ve ordan burdan sorularla ağbimin kafasını şişirmeye devam ediyorum.
Annemin mutfağa gidip gelirken bana yaptığı bütün kaş göz işaretleri boşa gidiyor.Sonunda masa hazır olunca annem
- Buyrun yemek yiyelim diyor ağbime hitaben..
Babam o gece geç gelecek bu yüzden onu beklemeden sofraya oturuyoruz.
Eskiden beri adettir bizde.Gerçi doğru değil ama yemekten sonra hemen kalkılmaz sofradan.Koyu bir sohbet devam eder. O akşamda sofrada sohbet ederken birden ağbim
- Hülya sen eve gelince ne yapıyorsun kuzum sıkılmıyormusun diyor.
- Yoo diyorum gülerek..Genelde yemek yer sonra bilgisayarımın başına geçerim.Şiir yazıyorum biliyorsun.Deftere girer şiir okur yazılara bakarım.Ve Candy Crush Saga oynuyorum.Bazen de dışarıya çıkarım arkadaşlarla..Daha ne olsun diyorum.
Ağbim tebessümle yüzüme bakıp
- Bak şimdi bu aralar ben yeni bir şey deniyorum.Sen de denemek istermisin? Meraklı birisin bilirim diyor.
- Neymiş o diyorum gözlerimi kocaman açarak.
Annem gülerek aman çocuğum başımıza yeni bir bela açmayın da diyor.
-Aman anne sende diyorum somurtarak bir kaç vukuatımız oldu diye sen de bizi iyice sakar yaptın diyorum.
Annem saçlarımı okşayarak
- Yok kızım da olur ya yine başına iş açılmasın diye dedim diyor.
Ağbim sözümüzü keserek
- Patates yetiştireceğiz seninle diyor..Yenge bunun kimseye zararı olmaz hele de Hülyaya sen merak etme diyor gülerek.
- Ne patatesi yaf diyorum.Ben ne anlarım patates yetiştirmekten.Üstelik bahçe mi var tarlamı diye ekliyorum sıkıntıyla.. Ben de eğlenceli bir şey yapacağız zannettim diyorum.
Ağbim yine hevesle anlatmaya başlıyor.
-Hülyacım inan çok zevkli.Bahçeye tarlaya gerek yok çatıda yapacağız.Çuvalların için de diyor.
Şimdi meraklanıyorum işte.
- Nasıl yani? Çuvalın içinde patates mi olurmuş? Hem 3 tane patates için ne diye uğraşacağız ki diyorum surat asarak.
Ağbim
-bir çuvaldan 10-15 kilo patates alacağız en az diyor.
Bu sefer annem de ben de iyice meraklanıyoruz.
-Nasıl olacakmış bu diyorum.
Anlatmaya başlıyor.
- Patates bitkiler içinde yukarı doğru uzamaya meraklı bir bitki.Şimdi bir çuvala az bir toprak koyacağız ve 3-4 tane patatesi ekeceğiz bu toprağa.Çuvalın kenarlarını kıvırmış olacağız tabi. Patatesler büyüdükçe biz hemen kenarlarını toprakla dolduracağız.. Patates toprağı gördükçe yukarı doğru uzamaya başlayacak. Bunu çuval dolana kadar devam ettireceğiz.Çuval dolunca bırakacağız patatesler çiçek açsın.Ama o zamana kadar her gün bol bol sulayacağız.Çiçek açınca sulamayı bırakacağız.Ta ki çiçekler dökülene kadar. Çiçekler dökülünce yine sulayacağız.Ve çuvalın içi kökler arttığı için patates dolacak diyor.
Bir taraftan elim saçlarımın kıvrımlarıyla oynarken düşünceye dalıyorum.Olur mu ki? Neden olmasın.
Ağbim
-Denemişler ve çok memnun kalmışlar diyor.
Şimdi bu satırları okuyanlar içlerinden aman ya başka işin mi yok olacağı patates diyebilir.. Beni ancak şehirde doğup büyüyenler anlayabilir. Toprakla uğraşmak bizim gibiler için bir tür özlemdir. Hele de tecrübesizseniz merakınızı cezbeder.Çocuk gibi heveslendirir insanı.
Toprağı nerden bulacağım ki diyorum.
Annem
-Marketlerde var çiçek toprağı ondan alırsın diyor.
Hevesle fırlıyorum yerimden. Ben gidip toprak alayım diyorum. Ağbim yarın alırsın filan dese de o anda kafama koydum ya fırlıyorum evden. Market evden 15 dakika yürüme yolu.Ama toprak alacağım ya arabayla gitmeyi uygun buluyorum.Hevesle arabama atlayıp marketin yolunu tutyorum. 8-10 paket hazır çiçek toprağını sepete atıyorum.Ama çuval yok.Onu da fırından alırım diyorum kemdi kendime hevesle.
Dediğimi de yapıyorum.Fırıncı yaşlı bir Bey.Bana 2 tane çuval veriyor.. Hepsini alıp evin kapısına geliyorum.Ağbimi cepten arayarak aşağıdayım hepsini aldım hadi gel yukarı çıkaralım diyorum.Sağolsun iniyor aşağıya.Toprakların çoğunu o alıyor bense 2 paketle eve çıkıyoruz.Annemin bütün kızmalarına rağmen terasa çıkıp çuvalları kıvırıyoruz ve bir miktar toprağı doldurup patatesleri de ekiyoruz. Allahım ne zaman çıkacak ki bunlar diyorum içimden..Ama içimde acayip bir heves ve sevinç var. Ben patates büyüteceğim.
Bir hafta sürmeden patateslerim yeşil yeşil çıkıyorlar topraktan dışarıya.. Seyretmesi bile güzel.
Aradan haftalar geçiyor. Ve ben her gün üşünmeden terasa çıkıp sevgili patateslerimi suluyor uzadıkça etrafına toprak dolduruyorum.Sonunda çuvalın dolmasına az kala aldığım topraklar bitiyor.Toprak lazım.
Yine günlerden Cuma.Hemen arabaya atlayıp marketin yolunu tutuyorum.20 kilo daha toprak alarak arabanın bagajına dolduruyorum ama bayağı da ağır.Kapının önüne gelince bir an kararsız kalıyorum. Topraklar ağır. Babamsa henüz gelmemiş. İki elimle dengeli taşırsam bir şey olmaz diye düşünerek bir elime on kilo diğerine de on kiloyu pay ederek başlıyorum merdivenleri çıkmaya. Ama her katta ister istemez yere bırakmak zorunda kalıyorum. Meğer ne çok merdiven varmış bizim bina da diye söylene söylene sonunda terasa kadar çıkarıyorum toprakları.Ve sevgi sözcükleriyle patateslerimin etrafını dolduruyorum aldığı kadar. Yavaşça eve iniyorum. Çok yoruldum.
Babam gelince yemeğe oturuyoruz ve ben sofrada yaptıklarımı anlatıyorum babama. Annem yine kaşlarını çatıyor.Kızım o kadar ağır neden taşıdın ya bir yerine bir şey olsa diyor.
-- aman ne olacak yaf üç kuruşluk topraktan diyorum ama bir elim nedensiz sızlayan belimde ve sırtımda dolaşmaya başlıyor. Aradan 1 saat geçmeden o sızlayan yerlerde müthiş bir zonklama. Ağrıdan kıvranmaya başlıyorum odamda.Dayanacak gücüm kalmayınca kıvranarak salona geliyorum ve koltuğa atıyorum kendimi..Baba sırtım belim çok kötü ağrıyor diye ağlamaya başlıyorum.Bu öyle bir ağrı ki böbrek sancısı gibi ama tek fark var böbrek sancısı ara arar durur sonra tekrar vurur..Bu benim ağrım hiç durmuyor.Babam hemen doktora gidelim kesin bel fıtığı bu diyor.
- Yok diyorum bel fıtığı olamaz kuyruk sokumuna doğru ağrımıyor direk sırtıma vuruyor diyorum kıvranarak. Annem salonun ortasında sinirden gidip gelirken
- Ne yapalım bey diyor gözlerinde ne yapacağını bilmez insanların o hüzünleri akarken.
Telefonu mu verirmisin anne Yeşimi arayayım diyorum. Yeşim benim çok sevdiğim doktor arkadaşım.
- Alo Yeşim kuzum sırtıma bir şey oldu ağrıdan duramıyorum deyip olanı ağlaya sızlaya anlatıyorum.
Bu arada saat de akşam 9’a geliyor.Bu saatte açık eczane bulmak mesele.Nöbetçi eczane bulmak lazım diyor Yeşim.
- Gerek yok tatlım sen gel ben Elvanı ararım amcamın kızını o da gelir gidip eczanesini açarsınız deyince Yeşim tamam deyip telefonu kapatıyor.
Elvanı arıyorum
-Kuzu çabuk gel ölüyorum Eczanenin anahtarını da al diye kısaca durumu anlatıyorum.
Aradan yarım saat geçmeden Yeşim de Elvanda bizim evde bitiyorlar.Yeşim sırtımı açıp muayene ediyor.Ve kaşları çatılmış halde
-Ah be Hülya neler açıyorsun başına.Kasların tutulmuş umarım yer etmez diyor.Bir patates için başına açtığın işlere bak,
Ben ağrıdan kıvranarak yavrum haydi ne edecekseniz edin öleceğim burda diye bağırıyorum bir yandan da gözlerimden sicim gibi yaşlar dökülüyor.
Yeşimle Elvan fırlıyorlar evden.
Babam cin küfür sayıp duruyor.
- Yarın kapının önüne bir kamyon patatesi dökeceğim git onları sev diye
Neyse ki Yeşimle Elvan fazla gecikmeden geliyorlar.Yeşim aceleyle bir voltaren iğneyi kalçama çakıyor. Birazdan ağrın hafifler diyor. 2 tane krem 2 kutu da hap almışlar.Bunları düzenli içeceksin diyor.
Aradan yarım saat geçince iğne etkisini gösteriyor ve ağrım hafifliyor.
Yeşime dönüp
-Kıss patateslerimi gördün mü öyle güzel oldular ki deyince Yeşim yastığı kafama bastırıyor kızgınlıkla. Nefesim tıkanınca bağırmaya ve itmeye başlıyorum onu gülerek.
Yeşim kızgınlıkla
- eğer bir daha patates dersen burda bırakırım seni bağıra bağıra ölürsün diyor gülerek.
Ah şu patates aşkı.:)
Aklım hala onlarda.
Ayvazım DENİZ
YORUMLAR
:))
" ey aşk sen nelere kadirsin"
demek ki patates aşkı bile zarar verebiliyormuş
gülümseyerek okuduğum bir yazı oldu
tebrik ederim
sevgiler
Ayvazım Deniz
Gülmekten Çenem ağırdı benim de :)) büyüdüler mi patatesler, bak sonrasını da yaz, kesin bende ekerim, merak ettim... Aslında ben mantar ekecektim ama patates ekerim artık :)
Çok güzel bir anıydı.insanın doktor ve eczaneci arkadaşı olunca Allah ağrıdan güzel ne verse iyidir :)
Güzeldi, sonrasını da bekleyerek... Tebrik ederim