- 1741 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Araştırmacı-Şair-Yazar Av.Yavuz Bülent BAKİLER ile Hoş Sada-2
Sivas’tan Ankara’ya dönünce ilk defa yurt dışına çıktım.Önce Kıbrıs’a,sonraYugoslavya’ya, Rusya’ya,Özbekistan’a,Azerbaycan’a sonra Almanya,Belçika,Hollanda,Avustralya,İsveç sonra Fransa,İngiltere,Amerika,Çin,Malezya’ya ve başka ülkelere gidip geldim.Otuzbeş Asya-Avrupa-Afrika ülkesi gördüm.Bütün Türk Cumhuriyetlerini dokuz defa ziyaret ettim.
Önce bu ülkelerle ilgili radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundum.Sonra gördüklerimi gazete ve dergilerde okuyuculara anlatmaya çalıştım.
Yazılarım,beni şaşırtan bir ilgi gördü.Mesela ilk iki kitabım olan:"Üsküp’ten Kosova’ya"ile "Türkistan Türkistan",YÖK tarafından bütün Üniversitelerimize tavsiye edildi.İki kitabın baskı sayısı(7. ve 8. baskılarıyla)75 bin oldu ama biliyorum ki en az 150 bin kişi tarafından okundu.
Çünki bazı üniversitelerimiz tarafından "yardımcı ders kitabı veya kaynak kitap" olarak ele alındı.
Ben kitaplarımı hem kendi zevkim için,hem de milletime olan borcum için yazdım.Çünkü görüyorum ki,bilhassa dış Türkler konusunda, çok şeyler bilmek mecburiyetinde olduğumuz konularda,hemen hemen hiç bir şey bilmiyoruz.İslam inancında şükretmek,bildiklerimizi,
gördüklerimizi anlatmakla mümkündür Müslüman,şükreden,arayan,araştıran, yazan, konuşan bir kimse olmalıdır.
M.TOPRAK:Sayın Bakiler malumunuz üzere her sanatçının bir şiir anlayışı,bir şiir tanımı vardır.Size göre şiir nedir?Şiir bir amaç mı yoksa araç mıdır?
Y.B.BAKİLER:Şiirin çok çeşitli tariflerinin yapılması bana göre onun tarifinin zorluğunu ortaya koyuyor.Bu demektir ki: "Şiir için her kafadan bir ses çıkmaktadır." Benim sesimin de o sesler arasında boğulacağını biliyorum.Şiire,halk tarzıyla başladığım için bana göre şiir,önce bir kelime mimarisidir.Ve güzelliğin çiçek açmasıdır.Bana göre vezin ve kafiye şiirin ana unsurlarındandır.Elbette her vezinli ve kafiyeli söz şiir değildir.
Ama güzel ve yerinde kullanılmak şartıyla vezin ve kafiye,şiiire ayrı bir tat kazandıracaktır.
Benim serbest vezinle yazdığım şiirlere dikkat ederseniz,onların 6+5 veya 4+3 veya 7+7 vezniyle yazıldıklarını ve kıtaların ikinci ve dördüncü mısralarının bazen yarım,bazen tam,
bazen de zengin kafiyelerle söylendiğini görürsünüz.şiiri"sanat için sanat"anlayışıyla ele alanlar yanında,şiiri"cemiyet için sanat"şeklinde düşünenler de var.Mesela Mehmet Akif Ersoy’un bütün şiirleri"toplum için sanat"anlayışıyla yazılmıştır.Karacaoğlan"sanat için sanat" düşüncesiyle duygularını ortaya koymuştur.Peki ya Yunus Emre,onu sığdırabile-
ceğimiz bir kap var mı? Yunus’a şiir hem amaçtır hem de araç.Bu özellik pek çok şairimizde vardır.
M.TOPRAK:Eserlerinize geçmeden önce okuyucularımızın ve arkadaşlarımızın en çok merak ettikleri bir soruyu sormadan geçemeyeceğim.Bu çok yönlülüğünüzün içerisinde şiirin özel bir yeri var mı?
Y.B.BAKİLER:Elbette var.Nesir kitaplarımı çok büyük bir zevkle okuduklarını söyleyenler çok oldu.Aynı şekilde radyo ve TV programlarımın hepsinden başım dik çıktım.81 vilayetimizin
70 inden davet aldım ve kürsülere çıktım.Binlerce kişiyi şahit göstererek söyleyebilirim.
Çıktığım kürsülerde bazen üç,bazen de dört saat irticalen konuştum."Şey demeden,ıııı,
aaaa,falan-filan,tamam mı?,eee"demeden konuştum.Bu özelliğimi önce Türkçemizin
güzelliklerine,kelime hazinesine,sonra da şiire borçluyum.
M.TOPRAK:Müsaade ederseniz biraz da eserlerinizin üzerine konuşalım.İlk şiir kitabınız 1962’de "YALNIZLIK"adıyla yayınlandı.Bu şiir kitabınızdaki temaların KARABAĞ’dan mı,yoksa ailenizden mi ayrılışın etkisi var?
Y.B.BAKİLER:Biz aile olarak,Ruslar’ın Karabağ bölgesini işgalinden sonra İmparatorluk Türkiyesine göçmüşüz.Bir şiirimin başlığı şöyledir."Azerbaycan yüreğimde bir şahdamardır."Ben çocukluk yıllarımdan beri Azerbaycan hasretiyle büyüdüm geldim.Sivas’ta 1950 yılında,ortaokulun son sınıfında okurken Turancı oldum.Turancılık,yeryüzünde yaşayan 250 milyon Türk’ün bir bayrak altında hür ve müreffeh yaşamasını istemek idealidir.Yalnızlık kitabımdaki "Ben Doğuluyum" ve "Unuttuğumuz insanlar"şiirleri Turan düşüncesiyle yazılmıştır.Ama kitaba hakim olan genellikle gençlik duygularıdır.Tabii olarak ailemden yüksek tahsil için ayrılmam da beni duygulandırmıştır.O kitaptaki:Gurbet-hasret-aşk-
ölüm-tasavvuf-memleket-ülkü ve Turan şiirleri öylece ortaya çıkmışlardır.
M.TOPRAK:Öğrencilik yıllarınızda "Kopuz,Orkun" gibi dergilerde çalıştınız.Uzun yıllar da Türk Edebiyatı,Hisar dergilerinde yazdınız.Bu dergilerdeki çalışmalarınızdan söz edip dergilerin edebiyatımızdaki yerini ve önemini değerlendirirmisiniz?
Y.B.BAKİLER:Bu sorunuzu cevaplandırabilmem için en az on sayfa yazmanız gerek.Kısa geçmek mecburiyetindeyim.Kopuz dergisini Hukuk Fakültesinde okuduğum yıl çıkardım.
Yazı işleri müdürüydüm.her ay (125)lirayla geçiniyordum.(Yüzyirmibeş lira).Bu paranın 25 lirasını derginin baskı masrafları için ayırıyordum.25 lira da Kopuz’un sahibi olan,rahmetli arkadaşım Latif Gökçek veriyordu.Beş arkadaşımdan da onar lira alıyordum.Yüz liraya bin dergi bastırıyorduk sonra da dergiyi koltuğumuzun altına alıp on kuruş karşılığında satıyorduk.Kopuz yüzünden sınıfta kaldım.Latif de öyle.İkinci sene Kopuz’u bırakarak derslerime döndüm.
Orkun degisinde de bir süre yazı işleri müdürü olarak çalıştım.Ama işin hamallığını bile ben yaptım.Evlenince o işten de ayrıldım.Hisar’da ve Türk Edebiyatında yazıp çizdiğim doğru.
Dergiler bizim sanat-fikir-siyaset dünyamızın fideliğidirler.Şöhretlerimizin pek çoğu dergilerimizde yetişmişlerdir.Yani meyvelerimizin bağı-bahçesi,sebzelerimizin bostanı,buğdayımızın,pirincimizin,pancarımızın..tarlası neyse,edebiyatımızın dergileri de odur.Dergisiz edebiyat, dergisiz millet olmaz.
---->DEVAM EDECEK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.