- 704 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
MÜZMİN BİR YORGUNLUK...
Sorunsuz bir gidişata meyledip de duraksadığım o ibre kadar da işaret imleriyle yüklü tezahürlere yükledikleri anlamlar ve her nasılsa sükûtu ikrar bilip, sonlanmadan ömür, geldiğimiz o izafi son durak.
Miskince ve rehaveti savsaklamadan ödün vermemek adına, tüm asaletim/iz ile yüklendiğimiz o heybede asılı iken kaygılarım… Korku adına yitip giden sakin ruhumun tecelli ettiği boyunduruğu tüm kayıp imlerin. Kayıp maziler, kayıp sarkaçlar, kayıp aşklar ve asılı kaldığımız bilinmezliğin kancasında yüz görümü bir mutluluğu arayışım/ız…
Sorun değil, demeyi ne çok isterdim ve sorun addedilen detayların boğucu isyanında yeniden yâd etmek kayıpları.
Kayıp giden bir yıldızın ardında kalan toz bulutuna yüklediğim anlam ya da anlam olmayı reddedip arayışın indinde, nerede soluklanıyorsam, solan kış güneşinin pervasızlığı kadar da ayan beyan iken beşerin nefret yüklü söylencesinden payıma düşen.
Alınmamam gerekirken, alıntı bir cümleye rast gelip, yığdığım minik heykellerle adını konduramadığım sayısız müphem duygu. Ağlak ve fazlasıyla istikrarsız yetmedi haznesinden taşıp giden oluk oluk gıybeti rükû bilip, ansızın soluklandığım bakir bir bulut.
Görünmezin indinde olmanın bilinciyle görmekten imtina ettiğim.
Görmektense görüntü kirliliği yaratan münafık edimlerden uzak durmak alabildiğine.
Nankör bir aşka denk düşüp, çatık kaşlı ve bağnaz bir nefreti sindirmekle iştigal eden kim varsa, çalakalem yordadığım anlık bir iç dökümünü kıble eylemiş nazenin bir yürekten dökülen biteviye…
Demlenmiş ömürler ki her birinin miladı ayrı bir eksen.
Ekseni kayıp gitmiş bir coğrafyayı mimleyen ahalisi ki hepten yoklara karışmış bir sahil kasabası yine kışın tam da ortasında beklerken beyhude bir telaşla yüklendiği özlemlerden muzdarip.
Kısaca, demekse maharet müzmin bir yorgunluğun yüklediği ama her nasılsa yüksünmektense yürümeye meylettiğim ve yeri geldi mi son sürat kavuşmakla yükümlü iken ebediyetle. Kâh ölüm kâh ırgat bir teselli belki de belirsizliğin koşullanmış anlamsızlığında, sırdaş bir imgeye dönük iken yüzüm ve ellerim boş olsa da medet umduğum o aykırılıktan geride kalan ne ise…
Çaprazı tüm yükümlülüklerin, kocaman bir boş vermişlik ve günbegün anlamını yitiren dostane nidaların yerini alan çapraşık ve sefil alabildiğine, nasıl da savruk ve satır aralarına yığdıkları kindar bir söylemle çatık kaşlı isyanlarını yumuşak bir üslupla yığmaya kalktıkları. Nasiplenmekse eyvallah… Sonlanmaksa, buna karar verecek tek merci zaten zamanı kollamakta. O zaman payıma düşenle iştigal edip, güttüğüm tüm kaygıları rencide edip, yüklendiğim satırlar ve yüklediğim anlamlar her ne kadar anlam olmaktansa anlamlandırmaktan imtina edilen söz öbekleri ve belli ki elimin tersiyle ittiğim görünmezliğin kaidesi yeniden iş başında.
Arınmak kirden, ayrışan sefalet ve görkem yetmedi bir eli haramda ve gözü çöplükte.
İhya edilesi bir rabıta aslında çözülmez addedilen ve her nasılsa basit bir tümceye rahmet yükleyip, asılsız bir sıfattansa asil bir özneyi tevafuk bilip, sahiplenmekle yoksunluğun ayrımında düşmüşken yolumuz en uzağa yine de yakınmadan en yakınımızdaki gönülde sığdıramadığımız ve coşku babında hıçkırığa boğulmak ve işte mutluluk…
Yoksunluğun girdabında ne ise sahip olduğumuz, varsıl bir istikamette bilmek her şeyin tek malikinin O olduğunu. Hüzne delalet bir sancıdan yola çıkıp şükür yüklü bir gönle rağbet edip, konuşlanmak ve bertaraf etmek zor olsa da manevi bir hazla sahip olduklarımızın farkındalığında, ilim ve amel eşliğinde Allah’ın huzuruna çıkacağımız iki şahit.
Ne de olsa sevgiden ibaret bir evren ama her nasılsa nasiplenmektense, olumsuzlukların peyder pey çoğaldığı.
Yükümlü olmaktansa baş göz ettiğimiz isyan yüklü imler kadar da tehdit yüklü bir dönemeçte anlamlandırmaktan aciz olduğumuz: Meşgul olduğumuz içimiz mi yoksa tefekküründe hamd etmeyi mi unuttukta ait olmadığımız dünyalara atıfta bulunuyoruz?
Ümit, birlik ve tevhit ki yoksunluğu yine beşeri bir zafiyet.
Hüzünden çıkıp yola, rast geldiğimiz enginliğin ikbalinde, boğulduğumuz yaşların rahmeti iken tevafuk addedilen tüm olası seçenekler. Gönüllü gönülsüz yaşamak kadar da aymazlığında belki de ayracı iken o gariplik ve hüzün yüklü sarnıç. Dokunduğumuz an kaybolacağı endişesiyle uzak durmaktansa tüm cesaretimiz ile soluklandığımız ömrün hangi satır arası ise kaderin rotası.
Tutuşan en batıl yörünge, kıbleden uzanan ve yüreğin sırlara olan düşkünlüğü.
En asılsız söylence, zehrinden arınmadan düşmüşsen yola.
En bakir gök kubbe; aşkın iklimsiz seyrinde ve en hakiki boyut, erdemin ışığı kadar nüktedan bir ikileme maruz kalmaksa içine düştüğümüz o boyutsuz kaygı.
Hırpani zaman zaman ve gel-gitli aklın en devrik ve hükümsüz söz birliği: Bir mabedin tepe taklak olmuş denginde, her daim yüreği burkan ve yine de hicap yüklemezken kadere.
Tantanası ıslak kaldırımların belli ki coşkusunu göz ardı edemezken yaşama sevincinin. Bir bukle de olsa hüzün esir almışken, o çatık kaşlı kelamdan arda kalan son nokta; bir öncesi ünlem yüklü bir söylencede kayan arsızca o taş zeminde ve bilfiil sükûtu yâd eden en aykırı söylence.
Söz iken mihrabı sessizliğin, gün ise ışığın dengi, her geceyi hükümsüz kılan umut zerrecikleri, tortusu çöreklenmişken yine de asılsız.
Darbelerin teneffüsünde, yalıtıldığım bir kelam kadar dokunaklı bir günce belli ki belirsizliğin zehrini akıttığı kundaklanmış insan manzaraları.
Yükümlü seyrindeyken, hüzünlü bir miladı tehir eden belki de dokunulmazlığı insan ırkının, o göreceli seyrinde yol aldığına kani olsa da yoldan çıkmışlığını asla kabullenmeyen.
YORUMLAR
Çok değerli dostum Gülüm Hanım
Yine çok içten duygu dolu çok özel bir yazı yazmış, bizi de okuma mutluluğuna eristirmissiniz.
Değerli Kaleminize susmasın.
Saygı ile esen kalınız.
Gülüm Çamlısoy
ne güzel sizleri sayfamda konuk etmek.
çok teşekkür ediyorum tüm yüreğimle.
sevgilerimle yürek dolusu...
Gülüm Çamlısoy
Ömrünüze bereket.
Çok çok teşekkür ediyorum.
En iyi dileklerimle Kemal hocam.
Selamlar, saygılar...
kutlarım bu güçlü kalemi, tanımsız güzel üslubu.
ne kadar hoş ve şiirsel yazıyorsunuz Gülüm hanımefendi.yazdıklarım kalbimin ve ruhumun realistçe yansımalarıdır. Mesneviyi okudum bir zamanlar. iyi bir çeviriydi. zamanım boldu. her tümceyi dura dura ve anlamlarını sindire sindire okudum. yazılarınızı da aynı yöntemle okuyorum. bilin isterim. çok üst düzeyde yazıyorsunuz.
selam-saygı ve sevgiler yüce gönlünüze.
Gülüm Çamlısoy
Okumak en özel duygumdu ve ne yazık ki kalemimle çok çok geç tanıştım.
Ki kaderin dokunuşudur yine en zor anlarımda umut koridoruna açılan o kapı.
Şükür doluyum değerli hocam hem de nasıl.
Rabbim her şeyin en hayırlısını nasip etsin bizlere bu yüzden artık geçen zamanı vakit kaybı olarak addetmiyorum bilakis bu hayatın bir sunumu ve Allah günümüzü aratmasın.
Anlamak mı zor anlaşılmak mı? Çözemedim ama hoş bir duygu anlam yüklü bir yolculuğun müridi olmak.
Çok çok teşekkür ediyorum tüm içtenliğimle.
Yüreğiniz dert görmesin efendim.
Sonsuz selam ve saygılarımla aydınlık bir gökyüzü altında milletçe yad ettiğimiz şanlı geçmişimizi...