YORUMLAR
Birgün iş dönüşü tramvayda yer bulup oturduğumda bir yandan da yanımdaki arkadaşla konuşuyordum, bir ara iki sıra önde oturan genç kızın omzunda beyaz bir farenin dolandığını gördüm, görmemle çığlık atmam bir oldu sahibi dahil herkes bana dönüp pis pis baktı. Yavaşça ve titreyerek yerimden kalkıp en arka sıralarda yer bulup oturdum. Evcil fare mi olurmuş ya diye kendi kendime söylenip durdum. Iyy...
Başka bir gün otobüste yanımdaki adam durakta duran koca köpek için "çok sevimli" dedi gülümseyerek. "Evet ama ben korkuyorum köpeklerden" dediğimde şaşırarak "neden, daha önce bir köpeğin saldırsına mı uğradın" diye sordu. "Hayır ama bizim orada sokakta özgür yaşadıkları için belki de, bilmiyorum. Çocukken köpeğimiz de vardı üstelik"..
Adam sağ kolunu sıyırıp yara izini gösterirken "çocukken bir köpek ısırdı ama ben korkmuyorum yine de, bu korkunu yenmelisin" dedi. Kolundakı iz derin ve büyüktü. içim ürpermişti bakarken...
Hayvan korkusu en çok bizde var sanki... Fareden tiksiniriz en çok da...
Teşekkürler
Sude Nur Haylazca tarafından 5/19/2016 11:39:16 AM zamanında düzenlenmiştir.
Kemnur
Tavsiyeye uyarak önce diğer hikâyeyi okudum, sonra bunu. Her ikisini de çok beğendiğimi belirtmeden geçemeyeceğim. Kaleminize, kelamınıza kuvvet Kemal Bey.
Selam ile.
Kemnur
Minik bir farenin anlatımı çok başarılısınız Kemal bey.
Hayvan fobisi ,
hayvanlara karşı duyulan mantıksız orantısız korkular yaratıyor, Bende akrep fobisi var ve 26 yıl her yaz Erenköy'deki evimde inanılmaz korkular yaşattı bana akrepler. Evim giriş katıydı bahçeli, fakat bahçeden mi giriyordu eve mutfakta mı yuva yapmıştı bir türlü anlayamamıştık. Her yaz mutfağın aynı noktasında çokça akrep öldürmüştük. Maviye gelmez akrep dediler mutfağı maviye boyadım,sarmısaktan nefret eder dediler ,mutfağımın her köşesine sarmısak bıraktım. Bir gün misafirim gelmişti, salata hazırlıyordum,misafir mutfağa geldi sarmısakları ben soyayım dedi çok sevinirim dedim,sarmısak ayıklamayı asla sevmem. Ben salatayı yaparken ,misafirim oya yere düşmüş sarmısaklar var onlar mı dedi,bir çığlık attım aman sakın elleme onları akreplerin o dedim, nasıl yani dedi. anlatmaya başladım kahkahaya boğuldu. Denemediğim yöntemler kalmamıştı bir türlü yok edemedik. İşte bu fobiler ciddi bir korkunun izleri oluyor. Gazetede okuduğum çok acı bir haberin izleri kalınca evimde akrepler olunca her yaz, gelde korkma. ''Şöyle, genç bir bayan sabah yatağında ölü buluyor eşi, uyandırmaya çalışıyor n'oldu diye feryatlar ediyor, hastahaneye kaldırıyor çoktan ölmüş.Zehirlenme diyor Dr. Eşi feryat figan eve dönüyor yatağın içinde akrep. O haberden sonra kuruyan çamaşırlarmızı sirkeleyip toplamaktayım.Desenli yatak çarşafları kullandığımda mutlak kontrol ederim. Neyse ki 2 yıl önce Erenköy'den Suadiye semtine taşındık bir nebze rahatladım.Bu arda o genç yaşta hayatını akrep yüzünden kaybeden bayana rahmetler diliyorum.Evet Kemal bey, hayvan fobileri çok kötü bir durum. Kasım ayının 16 sından sonra tüm haşerat ve böcekler kış uykularına çekildiği zaman bende azalıyor o stres...Çok güzel efendim kaleminizin izleri,tebrik ederim.
Emeğe Saygımla...
Oya gedik tarafından 5/19/2016 8:39:10 AM zamanında düzenlenmiştir.
Kemnur
Oya gedik
DUYGU ASENA'nın bu kitabını çok merak ettim mutlak alır okurum.
Şunu da eklemek istedim, biz çocukken rahmetli annemi sobaya odun atarken akrep zehirlemiş,Kolu şişmeye başlamış, zehri bıraktığı bölgeyi bir bezle boğmuşlar ve akrebi de ezip zehri bıraktığı noktaya sarmışlar doktora gitmeden bir çözüm olmuş, zehir zehiri alır dedikleri bu galiba. Annem anlatırdı n'olur anne devam etme derdim. Çok tehlikeli bir sevimsiz hayvan. bu fobimden dolayı iyi ki , burcum oğlak diyorum...
Güzel akşamlar diliyorum sayın yazarımıza...
Olay ne?
Küçücük bir fare.
Öyle değil işte.
Eğer hayal dünyan derya,
kalem de bir ustanın elinde ise
işte böyle doyumsuz bir güzellik çıkar ortaya...
Sağ ol Dostum.
Tadı damaklarda bir öyküydü.
Selamlarımla.
Kemnur
Kemal Abi, bu öyküyü de tarihini de kaydetmelisin. Zira bugüne kadar okuduklarımdan nitelik olarak farklı bir öykü bu. Girişi bir masal gibi metinle yapman başlı başına farklı bir tat vermiş öyküye. Dolayısı ile okurla temas oldukça sıcak sağlanmış.
İkincisi ne anlattığına değil nasıl anlattığına önem vermişsin. Yan karakteri tanır tanımaz, ana karekterin de tanıdık olduğunu anladım. Metinlerarası yapmışsın. Bu da bir ilk.
Baş kahramanını ilk kez bir öykünde bu kadar uzun süre iç diyaloğa sokmuşsun. Bu da bir ilk.
Post-modern edebiyata hoş geldin.
Modern edebiyatın, sanki varmış gibi, salt gerçekliği arayan yüzüne elveda ediyorsun sanırım.
Tebrik ederim Kemal Abi.
Sağlıcakla,
Kemnur
nitemtran
Film seyrediyordum. Bir sahneden dolayı olsa gerek, aklıma senin son öykü geldi. Öykünün kendi değil de, yazdığın bir cümle. Hay Allah, dedim, nasıl d unutmuşum? Oysa bu konuda yorum yapacaktım. Atlamışım. Aklıma gelince, ya Allah dedim, buldum o cümleni.
"A-aa! Televizyonda dokunulmazlığı olan kız yarışmadan çıkacak ikinci aday olarak birleşme partisinde Halil Sezai’nin Sonbahar’ıyla İsyan’ını okuyan yakışıklı oğlanı söyledi. Olacak şey mi şimdi bu?" Ya ben bu kısmı o kadar güzel bulmuştum ki, atlamışım.
Bu kısım süperdi. Ben bayıldım. Öyküyü inanılmaz bizden biri yapıyor zira. Söylemezsem kendimi kötü hissedecektim.
Sağlıcakla,
fare deyip geçmeyin ' evime giren fındık faresini itfaiyeyi arayıp kendim de masanın üzerinde nefes almadan beklediğimi bilirim .. :)
fareler kadınları kesin çok seviyorlar !!
sevgiler selamlar keyifliydi yazınız ..
Kemnur
Fare değil ama evde küçücük bir yılan görmüş olsaydı sanırım benim eski hatun da bu öyküdeki hatundan farklı davranmazdı.)))))))
İnsanın bir şeylerden korkması normal de, '' Pencereden düşüp bir yerlerini kırmaktan korkmayan bir insanın minik bir fareden daha fazla korkmasını anlamak zor. Lakin var böyle korkular.
Çok keyifli bir öyküydü. Ellerine sağlık.
Selam ve sevgilerimle.
Kemnur
yaşayan bilir fare korkusunu
:)))
paylaşıma teşekkürler
saygılar Kemal Bey