- 519 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Cemil Ağa(18,05,2016)
Bir zamanlar Avşaroğlu ailesinin büyük servetleri ve geniş arazileri vardı, Harran ovasının tamamına yakını onlarındı bulundukları yerde şöhretleri vardı. Büyük ağanın ani ölümü ile birlikte aile dağılmış nihayet yeni zenginler arasında kaybolmuştu. İşte kahya bu nedenle gri ceketinden ayrılmıyordu. Düşüncelerine dalmış olan Cemil uzun zaman kahyanın geldiğini fark etmemişti. Önünde hazır ol vaziyetinde sessizce bekleyen kahya nihayet öksürdü.Cemil:
-Ne var?diye sordu.
-Çağırdınız ya beni!
-Çağırdım mı ? Ne zaman?Hatırlamıyorum,git yerine elbet hatırlarım.
Ee yeter bu kadar yatmak!Kalkmalı artık...Ama şu köyden gelen mektubu dikkatle okuyayım da sonra kalkarım.Kahya!
Kahya öksüre öksüre içeri girerken gri ceketinin önünü düğmelemeye başlamıştı.Cemil gene düşüncelere dalmıştı.Kahya bir iki dakika ağasına yan gözle baktıktan sonra kapıda doğruldu.Bir az bekledikten sonra çıkmaya yeltendi.
-Nereye gidiyorsun?
-Bir şey söylediğiniz yok, ne diye bekleyeyim ağam?
Kahya’nın sesi hep böyleydi , anlattığına göre büyük ağa ile sürek avına gittiği bir gün boğazına yel kaçmıştı.Kahya odanın ortasında yarı dönmüş ağaya bakıyordu.
-Hayırdır,ayakta durmak zor mu geliyor?Görüyorsun ki meşgulüm,dün kardeşimden gelen mektubu bul bana!
-Hangi mektup?
-Postacıdan sen almıştın be adam!
Kahya masanın üzerindeki, dergi ve gazeteleri karıştırarak:
-Nereye koydunuz ne bileyim ağam!dedi.
-Kanepenin arkasına bak,altına iyice bak,ben eğilmeyeyim şimdi.
Kahya emri yerine getirdi ancak gene de bulamamıştı kendi kendine sessizce mırıldanmaya başladı:
-Ah Allahım!Ne günahım vardı?
Bu arada Cemil’in burnu akmaya başlamıştı.
-Çabuk mendilimi getir.Mutlaka söylemem gerekmez, sen kendin düşünebilirdin.Burnuma baksana!
Kahya bu emir karşısında şikayetçi olmadan olağan bir şekilde aramaya başladı.
-Peki ama ben ne bileyim mendilinizin nerede olduğunu ,her şeyinizi kaybediyorsunuz.Yok mendil!
Birdenbire;
-Hah,işte körolası!Altınızda ucu gözüküyor.
Cemil bir az utandı kahyayı suçlu göstermek için başka bir bahane buldu.
-Nedir bu pislik?Aman yarabbi!Hiçbir iş yaptığın yok!
-Ben mi bir şey yapmıyorum ?Gücümün yettiği kadar çalışıyorum ağam.Bir gün olsun evden çıkarsanız ben de rahatça temizlik yaparım.
Cemil kahya ile konuştuğuna pişman olmuştu.Evinin temiz olmasını istiyordu ve bunu istediği zaman kahyanın istekleri bitmek tükenmek bilmiyordu.Evi alt üst etmeyi şart koşuyordu,temizlikçi kadınların yardımcı olmasını istiyordu.Kahya dışarı çıktı.Cemil yatakta akşamdan kalma kitaba bakıp daldı.
-"Petros Amca ve Goldbach sanısı"
Odada sesli düşünmeye başladı:
"Elbette ki iki asal sayının toplamı çift olacak ,çünkü asal sayılar iki hariç her zaman tektir.Önermenin bu kısmı gayet açık, ama verilen her çift sayı için daima iki asal sayı varmıdır?"
Böylece birkaç dakika geçti.Saat onbiri vurdu.
-Ne, o kadar oldu mu ?Nerede ise öğlen olacak,hala ne yüzümü yıkadım ne kahvaltımı yaptım.
-Kahya,Kahya!Kahvaltı hazır mı ?
-Çoktan.Niçin yemiyorsunuz ağam?
-Düşünüyorum,sayıları düşünüyorum.
-Ağam,madem sayıları düşünüyorsunuz,hesaplara da baksanız,bu ayki harcamalarımız.
-Aman kahya bunlar ıvır zıvır işler,önemli olan nedir bilirmisin kahya?Sonsuz tane olduğunu bildiğimiz asal sayıların nerede olduğunu bilmiyoruz,düşünsene Harran ovasında sonsuz tane buğday var ama nerdeler bilmiyoruz,ne garip değil mi ?
Kahya :
-"Az daha unutuyordum,siz uyurken ev sahibi geldi evi boşaltmamızı istiyor.Kendilerine gerekmiş.Oğlu evleniyormuş.
-Anlaşıldı , madem ki çıkılacak , çıkacağız, bir ağaya bu yakışır.Başımı ağrıtma şimdi.
Evlilik!Ne gereksiz bir kurum,yeniliği reddeden insanı monotonluğa iten bir yaşam biçimi...Bilim ile uyumlu olması imkansız,bilim hep yeniden yanadır,sıradan değil aykırıdır,tartışmayı,çalkantıyı sever.Beni yalnız bırak kahya,bir az düşünmem lazım ,dört basamaklı bir asal sayı arıyorum.
Cemil yeniden düşüncelere daldı,artık hangisini önce düşüneceğine karar veremiyordu,ev sahibini mi?Köyden gelen üvey kardeşi tarafından yazılan mektubumu yoksa Goldbach sanısını mı?
-Ah Allahım,hayat bir türlü yakamı bırakmıyor yüksek matematik okumak ne zormuş!
Oflayıp puflayarak kah bir yana kah öte yana döndü.Kararsızlıklar içinde bocaladı durdu.Bu arada zil çaldı.
-İşte bir konuk!Ben hala yüzümü yıkayıp kahvaltımı yapmadım.Kim olabilir bu kadar erken ?
Yerinde hiç kımıldamadan ,merakla kapıya doğru baktı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.