Cin Kazanı - 1. Bölüm
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
HİCR - 27 / Vel cânne halaknâhu min kablu min nâris semûm.
"Oğlum bari şu teyzenin dediği hocaya görünseydin. Belki faydası olur. Hep anlattılar."
Yusuf oflayarak yerinden kalktı. "Aman anne ya. Hoca mı kaldı. Sene olmuş 2016. Hala daha yok hoca diyon yok cin diyon. Ben şimdi işsizim ya anne ondan oluyo bunlar. Bak iş bulayım hemen düzelirim. Stresten hep." Eğilip annesinin yanağından öptü. "Üzülme sen annem benim."
Ceketini alıp dışarı çıktı. Kapının önünde saatine bakarken akşam ezanı okundu. Başını kaldırıp yukarı baktı. Derin bir iç çekip telefonu çıkardı. Bir kaç adım attıktan sonra, "Alooo. Nerdesin lan! Sözde gündüz arıyodun." karşıdan cevap gelmedi. "Alooooo!" Çok hafif bir hırıltı sesi duydu. Telefonu kulağından indirip ekrana baktı. Arama ekranında sorun yoktu şebeke ful gösteriyordu. Tekrar kulağına koyup, "Lan duymuyon mu beni?" Kerim cevap verdi, "Bi saattir kime konuşuyorum olum ben. Sen cevap vermedin. Neyse nerdesin?"
"Evden çıktım şimdi caminin arkasından yürüyom. Mekana gel de konuşalım." deyip durdu.
"Tamam geliyom. Çarpılma oralarda bakam dikkat et." telefonu kapattı.
Yusuf elektrik direğine dayanıp tespihini çıkardı. Islık çalarak tespihi sallıyordu. Karşısı mezarlıktı. Ürkütücü görüntüden pek etkilenir gibi değildi. O sırada önünden bastonuna tutunmuş ihtiyar bir adam geçiyordu. Bir an durdu. Yusuf’a dönüp, "Evladım o tespih sallamak için mi?" Yusuf başını iki yana sallayıp umursamaz bir tavırla, "Ya amca git işine akşam akşam!"
Yaşlı adam kaşlarını çatıp, "Benim dört tane oğlum iki kızım var."
Yusuf bir şey anlamadı. "Eee bana ne bundan."
"Bak ayaklarına. Onlar benim evlatlarım işte."
Yusuf ayaklarına baktığında iki tane kedi gördü. Kediler paçasına sürtünüyorlardı. Kedilere bakarak "Burda iki tane var amca. Diğer dördü nerde?" deyip gülümsedi.
Başını kaldırdığında kimseyi göremedi. İhtiyar kaybolmuştu. Yusuf zar zor yutkunabildi. Bağırdı. "Amca!" Etrafta kimse yoktu. Ayaklarına baktığında kedileri de göremedi. "Noluyo lan!"
Kerim’i tekrar aradı. "Hadi lan gelmiyon mu bi saat oldu?"
Kerim şaşkın bir ses tonuyla, "Nereye ne gelmesi la. Ben evdeyim."
Yusufun gözleri büyüdü. "Aradım da konuştuk ya mekana gel dedim, geliyom dedin sen de?"
"Lan kafa mı buluyon daha yeni uyandım. Senle konuşmadık hiç."
Yusuf’un sesi çıkmadı. Geriye doğru bir adım atıp sırtını direğe yasladı. İçini korku kaplamıştı. Tam o sırada sırtına bir el dokundu. İçi ürpererek arkasını döndüğünde Kerim, "Buuum!" diye bağırdı. Yusuf korkudan garip bir ses çıkardı. Ardından korku yerini rahatlamaya bıraktı. "Lan olum sen ne piç bi adamsın Allah belanı vermesin ya! Ödüm bokuma karıştı." Kerim sırıtarak, "Eeee koçuuuum öyle inanmıyom ayağına takılıyon böyle adamın aklını alırlar."
"Lan sorma ya az önce de bişeyler oldu zaten üstüne sen böyle yapınca iyice tırstım."
Kerim sırıtmaya devam etti. Elini Yusuf’un omzuna koyup, "Akıllı olcan koçum!" deyip gülümsedi. "Eee napıyoruz?"
Yusuf cebinden para çıkartıp ileriyi gösterdi. "İki bira yuvarlayalım da konuşalım."
Kerim isteksizce, "Ya olum içirme bana şimdi şu zıkkımı zaten sevmiyom."
"Hatırım için la bi tane sadece." deyip Kerim’i ikna etti.
Biraları alıp direğin yanına geri gelip kaldırıma oturdular. Yusuf iç çekerek, "Kanka annem hoca falan diyo bu benim olaylar için. Pek belli etmiyorum da ben de niyetli gibiyim hocaya görünmeye. Gece gerçek gibi rüyalar görüp uyanıyom bidaha uyumaya kor..." Kerim araya girip, "benim validenin de bildiği bi hoca var ona gidelim istersen hem ben de gelirim sanki nolcak en fazla bakar bişeyler der sonra çıkar gideriz, tamam mı?"
Yusuf kararsızca, "Tamam gidelim." dedi.
Biralarını tokuşturup mezarlığın ıssız manzarasını izleyerek yudumladılar. Kerim son yudumu aldıktan sonra ayağa kalkıp pantolonunu silkeledi. "Hacım ben kaçar. Valide yalnız. Gideyim onla durayım." Ardından Yusuf da kalkıp, "tamam hacım dikkat et. Yarın haberleşiriz."
Yusuf evin önüne geldiğinde anahtarı çıkartmak için elini cebine attı. Parmaklarında garip bir şey hissetti. Çıkarıp baktığında parmak uçları simsiyah olmuştu. Etrafına bakınıp oturdukları yerden bulaştığını düşündü. Önemsemeden anahtarı çıkartıp kilide soktu. Kapı, anahtarı çevirmeden açılıverdi. Yavaşça kapıyı ittirip elini ışığı açmak için duvara götürdü. Düğmeye bastığında ışık açılmadı. Tam o sırada üst kattan inilti duydu. Gözlerini kısıp dikkatini sesi duymak için yukarı verdi. Ses bu sefer daha acılı bir şekilde duyuldu. "Noluyo lan! Anneeeee!" diye bağırdı. Sokak lambasının vurduğu perdede bir karaltı gördü. "Anne sen misin!?" Bir adım daha attı. Karaltı birden hareket edip kayboldu. "Tövbe bismillah! Anneeeeee. Cevap versene be!" İyice korkmuştu. İnilti tekrar duyuldu. Annesine bir şey olabileceğinden korkup telaşa kapıldı. Hızla yukarı çıkıp odanın tahta kapısına tekme attı. İçeride kimse yoktu. Yanındaki odadan aynı iniltiyi tekrar duydu. Buz kesilmişti. Çünkü iniltinin ardından aşağıdan annesinin sesini duydu. " Yusuf. Noldu annem neden bağırıyon." Arkasını dönüp duvardaki anahtara dokundu. Işık açıldı. Derin bir nefes alıp merdivene doğru geldi. Annesi aşağıdan Yusuf’a bakıyordu. "Anne nerdesin ya! Bağırıp duruyom anne anne diye."
"Namaz kılıyodum oğlum bitirince çıktım hemen. Sen neden korktun yüzün bembeyaz olmuş."
"Anne ben bu hocaya gitme olayını kabul ediyorum. Ama tek bi sefer tamam mı?"
Annesi gülümseyerek, "Tamam Yusuf’um. Ben ararım hocayı. " Yusuf araya girip, "Hayır anne. Kerimin tanıdığı bi hoca varmış ona gitcez beraber."
"Tamam oğlum yarın gidin madem. İnşallah şifası ondadır."
Yusuf garipsermiş gibi annesine bakıp odasına girdi. Yatağa uzanıp yanındaki duvara baktı. Sanki birisi tarafından izleniyormuş hissi vardı sürekli. Gözlerini kapadığı anda garip korkunç yaratıklar gözünün önüne geliyordu. Yumruğunu sıkıp sinirlendi. "Yeter lan! Napcaksanız yapın!" dediği sırada karşısındaki komidinden bir kitap yere düştü. Ellerinde sızı hissetti. Parmaklarındaki siyahlık bütün elini kaplamıştı. Yavaşça toparlanıp yere düşen kitaba baktı. Başının yanında rüzgar hissetti. Sanki bir şey süratle yanında geçmişti. Kitaba yaklaşıp eline aldı. Kitabın üzerinde yazanı gördüğü anda sert bir şekilde kitabı yerine koyup hızlıca odadan dışarı çıktı. Aşağı inip, "Anne. Ben bu gece burda yatcam."
Telefonu çıkartıp mesaj kısmına girdi. "Yarın uyandığın gibi beni ara. Çok acaip şeyler oluyo Kerim. Uyandığın gibi dön bana." Mesajı gönderdikten sonra korkarak gözlerini kapadı...
Devam edecek...
Bahattin BERKDİNÇ
YORUMLAR
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU
Kalemini çok beğendim, başarılar diliyorum :)
korkunun bizi yönetmesi diyorum ;
sade ve yalın anlatımda güzel ..
meraklındım evet bende ..
hadi bakalım ! tebrikler .
seng
Çok çok etkileyiciydi. Lütfen arayı fazla uzatmayın.
Tüm yüreğimle kutluyorum.
seng
Gülüm Çamlısoy
yüreğinize sağlık.
seng
Birkaç istisna dışında genellikle kitaplardan uyarlanmış filmler kitabı okurken aldığınız lezzeti aktaramıyor size. Bir kaç kez tecrübe ettim ve kelimelerin gücüne inancım katlandı. Şimdi bu öyküyü okurken de aynı şeyi düşündüm eğer bir filme uyarlansaydı bu ilk bölüm, okurken hissettiklerimi kesinlikle aktaramayacaktı bana...
Devamını ben de sabırsızlıkla bekliyorum.
Tebrikler saygılar...
seng
seng
Kitabın üzerinde yazanı derken kapağın üzerinde kitaba ait olmayan bir yazıdan mı bahsediyoruz, yoksa Yusuf sadece kitabın kapağını mı okuyor? (Beni böyle düşündürten Kitabın kapağı demek yerine kitabın üzerinde yazan gibi daha uzun bir ifadeye gidilmiş olması). Saygılarımla.
seng
Korku hikayeleri eğer kaliteli yazılırsa güzel olur sahiden de. Bizim kültürde de bir yığın damar var işlenebilecek. Hele bir de kültürel altyapıyla inandırıcılığı arttırılsa deme keyfe.
İyi bir giriş oldu. Eğer çok uzun değilse keşke tek bölüm yayınlasaydınız.
Kaleminize sağlık, kelamınıza kuvvet.
Sağlıcakla,
seng
Bende çok merak ettim kitabın üstünde ne yazıyordu.O kadar rahat okudum ki, cümleler su gibi akıp gitti takılmadan ve sona gelmişim hiç anlamadan.İkinci bölümü okumak dileğiyle kaleminiz daim olsun tebrikler ve saygılar..
Nuray Çakmak tarafından 5/18/2016 1:48:04 AM zamanında düzenlenmiştir.