AİLENİN ÖNEMİ - I
TÜRK TOPLUMUNDA AİLENİN ÖNEMİ
Sayın Okurlarım!
Evrensel boyutuyla AİLE kavramını, kuruluşunu, hukukunu, aile düzenine karşı işlenen suçları ve ailelerin marûz bulundukları bazı tehlikeleri sizlere, 3 kısımlık tefrika hâlinde, sunmaya çalışacağım. Amacım asla politika yapmak değil, aksine aile kültürünü genç nesillere aktarmak, ailenin kutsiyetine halel gelmemesi için muayyen gözlem ve endişelerimi terennüm etmektir.
Mutlak inancım odur ki; Türk aile yapısı, türlü baskı ve tehlikelere rağmen, âli Devletimizin güvencesinde sonsuza kadar pâyidar kalacaktır. Allah, milletimize ve devletimize zevâl vermesin...
Yazımın 3.kısmının sonunda, siz sayın okurlarıma inşirâh sunmak amacıyla, bir şiirimi takdim etmekteyim.
(I.Kısım)
AİLE NEDİR?
Sosyolojik ve antropolojik açılardan toplumsal örgütlenmenin en temel biçimi ‘çekirdek aile’, yani evlilik ve ana-babalık ya da evlatlık ilişkisiyle birbirine bağlı, bir erkek ve bir kadın ile onların toplumca kabul edilen çocuklarından oluşan bireyler grubudur.
Genel olarak, aile, evlilik, kan ya da evlat edinme bağlarıyla birbirine bağlı, tek bir hane halkı oluşturan, karı-koca, ana-baba, kız ve oğul, kız ve erkek kardeş olarak her biri kendi toplumsal konumu içinde birbirlerini karşılıklı etkileyen, ortak bir kültür yaratan, paylaşan ve sürdüren bireyler grubu olarak tanımlanır.
Aile topluluğu, tek bir hane halkını oluşturduğu için çoğu kez hane halkı terimiyle karıştırılır. Oysa pansiyonerler, bir evde yatılı kalanlar, hatta ortak bir konutu paylaşan her kişi hane halkından sayılabilir. Aile, kimi zaman da kan bağı birliği nedeniyle akrabalıkla karıştırılır; oysa akrabalar birçok hane halkına ayrılabilir. Çoğu kez aile, evli çiftten ayırt edilmez; oysa aile topluluğunun özü, ana-baba-çocuk ilişkisidir, bu da pek çok evli çift için söz konusu olmayabilir. Aile, kurumsal yönleriyle sık sık evlilik kurumuyla, aile topluluğu içinde karı-koca olarak yaşayan yetişkin çift arasındaki cinsel ilişkileri düzenleyen geleneklerle de karıştırılır. Evlilik, karı-koca ilişkisinin kurulması ve sona erdirilmesine ilişkin işlemleri, karşılıklı yükümlülükleri ve bu kurumu oluşturan bireyler üzerindeki baştan kabul edilmiş kısıtlamaları belirler.
Aile, çoğu kez farklı soylardan gelen ve birbiriyle kan bağı ilişkisi olmayan, genellikle özel ve ayrı bir konutta kendi çocuklarıyla oturan bir erkekle bir kadının oluşturduğu birimdir. Bu tür bir yaşam düzeni daha özel adıyla çekirdek aile olarak bilinir ve var olan farklı aile tiplerinin en eskisi olduğuna inanılır. Kimi zaman aile, yalnızca ana-baba ve evli olmayan çocukları değil, aynı çatı altındaki evli çocukları, bunların eşlerini ve çocuklarını içine alacak biçimde tanımlanır ve geniş aile olarak adlandırılır. Sanayileşmiş toplumlarda geniş ya da büyük aile teriminden, aynı çatı altında yaşayan ana, baba ve çocuklara ek olarak başka yerlerde oturan yakın akrabalar da anlaşılır.
AİLENİN SOSYOEKONOMİK YÖNLERİ
Ailenin kendi üyelerine dönük birçok önemli işlevi vardır. Bunların belki de en önemlisi, birlikte yaşamanın eşler arasında, daha sonra da onlarla çocukları arasında doğurduğu sıcaklık, sevgi ve dostlukla sağlanan duygusal ve ruhsal güven duygusudur. Aile, ayrıca üremeyi kurumsallaştırarak ve cinsel davranışlar konusunda yol gösterici kurallar getirerek önemli bir toplumsal ve siyasal işlev görür. Bunlar dışında, çocukların yetiştirilmesi ve toplumsallaştırılması gibi toplumsal yararı olan işlevlerle, aile bireyleri hasta ya da özürlü olduğunda onlara bakmak gibi insancıl işlevleri de yerine getirir. Ekonomik açıdan aile, temel gereksinimlerini kendi başına karşılayamayacak kadar küçük ya da yaşlı olan üyeleri için yiyecek, giyecek, barınak ve fiziksel güvence sağlar. Siyasal açıdan ise genel toplumsal düzen ve istikrarın korunmasına yardımcı olabilir.
AİLENİN GEÇİRDİĞİ EVRELER
Tarihte birçok kültürde aile, erkeğin egemenliğinde ‘ataerkil’ olmuştur. Erkeğin egemenliğindeki ailenin belki de en çarpıcı örneği Eski Ahit’te sözü edilen ve klanların başı olan erkeklerin hem birçok eş, hem de birçok cari ye alabildikleri aile tanımıdır. Eski Ahit’te sözü edilen kadınların toplumsal konumu genel kural olarak çok düşüktü. Roma Çağında da aile ataerkildi, ama çokeşlilik yoktu ve kadın kendi işlerini yönetme hakkından hâlâ yoksun olmakla birlikte toplumsal durumu genel olarak Eski Ahit dönemine göre biraz daha düzelmişti. Roma ailesi geniş aileydi ve aile reisi olan babanın öz oğlunu öldürebilecek kadar yetkisi vardı. Töton ailelerinde kadının toplumsal konumu daha yüksekti. Romalı tarihçi Tacitus, Töton kadınlarının mirastan bile pay alabildiğini yazar. Ortaçağ Avrupası’nda Kutsal Roma İmparatorluğu’nun, Katolik Kilisesi’nin ve feodalizmin etkisindeki aile genel olarak erkeğin egemenliğinde geniş aileydi.
Sanayi Devrimi ve onu izleyen kentleşme, aile yapısına birçok değişiklik getirdi, hâlâ da getirmektedir. Sanayileşme ve kentleşme feodal mülklerin parçalanmasına yol açtı; yaşam biçiminde ve meslek tiplerinde keskin değişiklikler başlattı. Pek çok insan, özellikle de evlenmemiş köylü gençler çiftliklerini bırakarak sanayi işçisi olmak üzere kent merkezlerine gittiler. Bu süreç birçok geniş ailenin parçalanmasına yol açtı. Ana babaların çocuklarının davranışları üzerinde hâlâ bir oranda söz hakkı vardı, ama toplumsal ve coğrafi akışkanlığa ve para kazanma yollarının açılmasına bağlı olarak etkileri azaldı.
Sanayi Devrimi’nden bu yana ortaya çıkan modem aile, önceki dönemlerdeki aile tipinden oldukça farklıdır. Örneğin ataerkil düzenin yerini, cinsler arasında giderek artan bir eşitlik almaktadır. Aile içinde kadın ve erkeğin kalıplaşmış rolleri yıkılmaktadır. Eve ve çocuklara bakmak artık kadına özgü bir görev olmadığı gibi, para kazanmak ve ev dışında toplumsal bir yaşam sürdürmek de erkeğin tekelinden çıkmaktadır. Bugün birçok evli kadın çalışıp mesleğini sürdürürken, birçok erkek de ev işlerinin yürütülmesine katılmaktadır. Bazı çiftlerin yasal yoldan evlenmemeleri ve nikahsız çocuk sahibi olmayı seçmeleri sonucunda da aile yapısı değişmektedir. Resmi olmayan bu ilişkilerin çoğu kısa süreli olma eğilimindedir ve tek ebeveynli ailelerin sayısında hızlı bir artış görülmektedir.
Modern aile bugün üretici olmaktan çok tüketici bir birimdir ve aile bireyleri kendi evlerinden çok dışarıda çalışmaktadır. Kamu kurumları yaşlı ve hasta kişilere bakmak, gençleri eğitmek, dinlenme ve eğlenme imkânları sağlamak gibi daha önceleri ailenin yürüttüğü işlevleri üstlenmiştir. Teknolojik gelişmeler, özellikle de aile planlanması alanındaki gelişmeler çiftlere, çocuk isteyip istemedikleri ve ne zaman istedikleri konusunda karar verme imkânı sağlamaktadır.
(II.Kısım – AİLE HUKUKU yakında...)
YORUMLAR
aile gıbı kutsal bır yapının bır egıtımcı tarafıdan boyle ıcten ele alınması benı gercekten cok mutlu ettı.yazıda emegı gecen egıtımcı abıme tesekkurlerımı bır borc bılırım belkı batı turk toplumunda kı bu aile tablosunu ornek alırda parcalanmazlar.belkı batılı devletler teknolojık vede ekonımık alanda cok ust sevıyede olabılırler ancak aıle gıbı bır kurumun varlıgından soz edemıyorlarsa bu onların ne kadar da acız durumda olduklarını gosterır vede yok olmaya mahkum bır halde kendılerını bulurlar....
Ailenin önemini hiçe sayarak, aile toplumu olmaktan çıkıp brey toplumu olan medeni batı(!) bu konuda bize örnek olmalı. Hem d ene örnek!
Yirminci asırın en büyük illeti bu bana göre.
Ailenin yerini sokak yaşantısının alması.
dikkatle okunulması gereken bir yazı olmuş.
İçtenlikle tebrik edeceğim sizi.
devamını bekleyeceğim.