- 391 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SIR PENCERESİ
Gecenin ayaz saatleriydi. Etraf çok karanlıktı. Arabada sessizce ilerliyorduk. Yaklaştığımız benzinlikte kocaman bir tabelada “BENZİN YOK” yazıyordu. Benzinimizin az kaldığını dikkate alarak yola devam ettik. Uzun ve ıssız yolda tek başımızaydık sanki. Arka koltuğa iyice yerleştim ve içim huzursuz oldu. Araba aniden durunca irkildim. Arabanın önünde bir adam nefes nefes bize bakıyordu.
Üstü yırtıklar ile doluydu, sanki bir yaratık görmüş gibi babama baktı. Koşarak arabanın kapısını açtı ve yanıma oturdu. Babam arabayı sürmeye başladı. Yanımdaki tuhaf adam durmadan arkasına bakıp duruyordu. Yol kenarındaki kuru ağaç dallarından gelen hışırtı sesleri iyice beni korkutuyordu. Neler olduğunu anlayamıyordum. Bu adam kimdi? Arabamızda ne işi vardı ve neden kimse sesini çıkarmıyordu? O anda arabadakiler ile göz göze geldim ve yeni donmaya başlamış su gibi olduğum yerde kaldım. Yanımdaki adamın arabada ne işi olduğunu babamın neden bir şey demeden arabayı sürdüğümü tam kestiremedim kafamda. Araba yavaşça yavaşladı. Arabanın içindeki loş ışıkta gördüğüm kadarıyla herkesin eli ayağına dolanmıştı. Adını bile bilmediğim adam “Ne oldu?” diye sorunca babam aniden arkayı dönüp “Benzin bitti.” dedi. Adam mırıldanarak ve lanet okuyarak aniden kapıyı açtı ve gücünün yettiğince koşmaya başladı. Bu hali ile ıssız adaya düşmüş, yolunu bulamayan, hayat mücadelesi veren birine benziyordu. İki dakika sonra babam da arabadan çıktı ve dışarıyı biraz izledi. Açık kapıdan giren soğuk hava yüzünden üşümüş kedi gibi ürperdim. İki el ateş sesi geldi, o panik ile hemen mum gibi oldum. Babam arabaya bindi ve “Her şey yolunda. Sorun yok.” dedi. Annemle birbirlerine bakarken; anlımda minik, soğuk ter damlarının oluştuğunu hissettim. Göz kapakların kapanmak için zorluyordu ve ben daha fazla dayanmayıp rüzgar ve dal sesleri ile sessizleştim.
Uyandığımda, tanımadığım bir evdeydim. Üzerimde ince bir battaniye vardı. Yanımdaki pencereden dışarı baktım ve buraya nasıl geldiğimi düşündüm. Evin içi çiçek bahçesi gibiydi. Pembe, mor ve sarı ağırlıklıydı. Yaklaşan ayak sesleri duyunca annem diye heyecanlandım. Lakin annem değildi. Orta boylu, kumral bir kadın bana yaklaşıyordu. Ani bir refleks ile geriye doğru ilerledim. Kadın konuşmaya başladı. İlk olarak kendini tanıttı. Konuşma ilerledikten sonra gözlerimin içine baka baka “Ailen öldü.” dedi. Konuşuyordu ama anlamıyordum. Sanki beynimden vurulmuştum. Kafamın içinde soğuk ve sert fırtınalar esiyordu. Gözlerimden ailem için yaşlar akarken o gizemli adamın sırrını da öğrenmiş oldum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.