SABIRLA KORUK ÜZÜM OLUR,AZİMLEİMKANSIZLAR BAŞARIYA DÖNÜŞÜRMÜŞ
SABIRLA KORUK ÜZÜM OLUR, AZİMLE İMKÂNSIZLAR BAŞARIYA DÖNÜŞÜRMÜŞ.
“Nesini söyleyim canım efendim
Gayri düzen tutmaz telimiz bizim
Arzuhal eylesem deftere sığmaz
Omuzdan kırıldı kolumuz bizim”
Görüş alanını kapatıyor diye ağacı budattı. Bir gövde, kuru birkaç dalla çirkin bir görüntü sergileyen ağaç, yaprak açma zamanı gelince orasından burasından sürmeye başladı. Sürgünlerinden öyle yapraklar çıkardı ki her biri normalinin iki kat büyüklüğünde. Ne yapsın zavallı ağaç? Onun da nefes alıp özümlemesi gerek. Sen tut, keyfin için yaşam kaynağı, akciğeri yaprak veren dallarını kes, o da “Entarisi tahtandır / Ne gelirse haktandır.” Deyip sünepe insanlar gibi kaderine boyun eğip otursun öyle mi?
Yok, öyle yağma! Yaşamayı, hayatın keyfini çıkarmayı kafasına koyan ağaç, ne yapıp eder, bir yolunu bulup kaybını telafi eder. Sen dalını mı kestin? O, kökünden gövdesinden yeni çitiller çıkarıp yapraklanarak yaşamını sürdürür. Bu hale, külünden doğmak diyenler de vardır. Aynen özürlüler gibi:
Televizyonda izlemiştim. Delikanlının kolları omzundan yok. Cahdetmiş, yüzme şampiyonu olmuş. Elleri olmadığından ayak parmaklarıyla resim yapıp sergi açanlar mı, görme engelli olmasına rağmen müzik alanında harikalar yaratanlar, duyma engellilerin yine değişik alanlarda başarı kazanmalarını mı ararsın.
Kekeme iken ağzına koyduğu çakıl taşlarıyla eksersiz yapıp dünyanın en iyi hatibi olması, duyma engelli iken en iyi besteyi yapması, koku alma engellisi iken, nefis yemekler hazırlaması görülmemiş şeyler değildir. Süt küpüne düşen iki kurbağadan çırpınanı oluşan yağa çıkıp kurtulmuş. Kaderine boyun eğen, boğulup ölmüş.
Unutmayalım, bir kapıyı kapatan Allah bir başka kapıyı açıyor. Bu düşüncenin en güzelini yine halkımız seslendirmiş:
“Aydır aşar ağlama
Gündür geçer ağlama
Bu kapıyı kitleyen
Bir gün açar ağlama”
Yeter ki açılan kapının kıymetini bilip ondan yararlanmak için gayret gösterelim. Bombay aslanı gibi kedileşmeyelim…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.