- 2156 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Lise Hayatımız Üzerine
Lise Hayatımız Üzerine
Bu sefer çok farklı bir yazı için, aldım elime kalemimi. Başlıklarını bir türlü koyamayan biri olarak, şimdi çoktan hazırdı başlığım. Tek sorun yazacaklarımı düzenleyemiyorum çünkü o kadar şey var ki, neyi nasıl anlatabilirim.. Bu sefer düzenlemeyeceğim yazdıklarımı. Nasıl çıkıyorsa kalemimden öyle kalsın istiyorum. Tıpkı yaşadıklarımız gibi bu yazıda öylece kalmalı..
Sevinçlerimiz, mutluluklarımız, beraberliklerimiz, hayallerimiz, umutlarımız hepsi bir aradaydı. Acılarımız yok muydu? Acılarımız da vardı isyanlarımızla birlikte. Ama hepsi o kadar güzel ve özeldiki onlar bile tatlı bir anı olarak kaldı hafızalarımızda. Şimdi daha iyi anlıyorum 3 senede ne çok şey yaşadığımızı. Şöyle bir bakıyorumda 3 yıl öncesine bu zamanlarda tercihlerin heyecanı vardı. Hepimiz birbirimizden habersiz aynı şeyleri yaşacağımızı bilmeden, sonuçların mutluluğunu yaşıyorduk. Başladık bir şeylere azıcık ucundan, ama biliyorduk ki ayrılacaktık sağlam kenetlenmemiştik birbirimize.. Beklenen gibi ayrıldık ilk sene, sadece sağlam birbirine kenetlenenler kopmamış devam ediyorlardı yollarına. Bu ayrılık bizde hüzünden çok mutluluk sağlamıştı çünkü asıl sınıfımıza "merhaba" demiştik. Bu yüzden öyle umuyorum ki pek de kimse üzülmemişti. Şimdi "biz" olma zamanıydı, sımsıkı kenetlenmeliydik birbirimize, birlik nasıl olunur gösterecektik herkese.. Başardık bunu, artık biz bir bütündük, hislerimiz ortak olmuştu..
Önceki yıllardan olan fotoğraf albümümüze bakıyorum; kah gülüyor, kah ağlıyorum. Meğer yaşarken farkında olmadığımız ama aslında o kadar güzel anlarımız olmuş ki "ah keşke" dedirtiyor insana. Taner hocanın ilk okula başladığımız hafta yaptığı konuşmay hatırlıyorum da ne kadar doğru söylemiş. Gerçekten ilk geldiğimizden çok farklı çıkacaktık bu okuldan. Hayattan beklentilerimiz, bakış açımız, hayallerimiz, hedeflerimiz bile ne kadar çok değişmişti, tıpkı bizim değiştiğimiz gibi. Büyümüştük, ilk geldiğimiz gibi küçücük değildik. Biraz daha olgunlaşmış ama o muzur kişiliklerimizden hiçbir zaman ayrılamamıştık. Şöyle fotoğraflara bakınca nasıl da geliyor aklıma yaşadıklarımız. Ne mutlu oluyorum, meğer yaşamışız farkında olmadan bir şeyler..
Bölünmelerimiz vardı bir de, şu uçsuz bucaksız yerlere kaçmalarımızın peşinden.. Değersiz sorun diye ele alınmayacak nedenlerden dolayı bölünmeler yaşamıştık, kavga etmiştik, ağlamıştık, isyan etmiştik, her lafa atlamıştık sırf ortamı germek için e başarmıştık da. O dönemi atlatmak için ne çok uğraşmıştık. Hocalarda az didinmemişti. En iyi sınıfken birden en kötü sınıfa düşüvermiştik, birbirimizden kopunca. Demek ki biz bir bütün olunca en iyiyiz demiştik. Sorunların üzerine gitmiş uzun zamanda da olsa yine eski halimize dönmüştük. Ne çok şey yaşadık hiçbiri sığmıyor buralara, anlatılmıyor.. Yine bir kare ilişiverdi gözüme; tüm sınıfın adının yazılı olduğu nevruz ağacımız ve sınıfta yapılan piknik havası ne kadar da eğlenmişiz. En oburlarımızda ortaya çıkmış, en hamaratlarımızda.. Sarmalar aklıma geliyor hele de o ekler’i Erdem’in pis boğazından nasıl kurtarmaya çalıştığımızı hatırladıkça bir gülme krizi geliyor.. Ya diğer yaşadıklarımız hepsi birbirinden güzeldi. Ağlamalarımız bile bir anlamlı geliyor şimdi.
Gitar çalmaya çalışan arkadaşlarımız yok muydu? Onlarıda çektik günlerce, haftalarca. Kulaklarına kulaklıkları takıp, hem şarkı söyleyip hem gitar çalmaya başlamazlar mıydı, kaçarsanız kurtulursunuz.. Durduramazdık onları, hep çalarlardı ya da çalmaya çalışırlardı. Bir gün sınıf kovmuştu da spor salonuna inmişler, rezillik.. Ama bırakmadılar pes etmediler. Şimdi çok daha iyi konumdalar, grupları var.. Sınıfın sıralarına vurarak "we will, we will rock you" diye tüm okulu seslerimizle yıkmamız nasıl unutulabilir. Kapıda ki nöbetçi müdür diye bağrınca herkesin başka bir şeyle meşgul olması sanki o sesleri biz çıkarmadık havasına bürünmemiz nasıl es geçilebilir ki.. Okul maçlarında ki komik anlar akıllardan silinebilir mi? Evet, hiçbir zaman şampiyon olamadık ama kıyasıya oynadılar o keyifli anları beraber yaşadık. Güneşin altında tm-b diye yıktık maç sahasını.. Ya müdürün dersleri hepsi o kadar farklıydı ki hepsinde başka bir tat. Evet coğrafyadan sınıfımızın başarısı 1.7 olsada seviyorduk yinede derslerini. En ufak fısıltımızı duyup dedektiflik yapıyormuş hissine bürünen müdürümüz az güldürmezdi ya da az ağlatmazdı.. Fotoğraf olayı ise hiç birimizin hafızalarından silinmeyecek. Gülmekten Onur’un gözlerinden yaş gelmişti o ders, gülmekten karnımıza ağrılar girmişti. Onca güzel şeyin yanında acılarımızda vardı. Ama acılarımız bizi daha çok birbirimize bağlamış. Hocalarımızla çıkan sorunlar, yediğimiz fırçalar, umursamaz tavırlarımız, bir kulağımızdan giren ama diğer kulağımızdan çıkan nasihatlar hepsi ne güzelmiş. Toplumumuzun en güzel özelliklerinden birisi de her yaşın güzelliğini yaşamasını biliyoruz.
Tm-B olarak yıl sonu kapanışımızda ayrı biz güzel oldu. Hep istediğimiz ama yapamadığımız pikniğimiz tek kelime ile harika olmuştu. Evet, belki sonunda uzaklaştırma cezası alabilirdik çünkü sınav haftası toplu bir kaçış yapmıştık. Biz bunları göze aldık ve kendi başımıza ayarladık bir şeyler ve o unutulmayan günümüzü yaşadık. O günün her dakikası ayrı bir güzel. O günün büyüsünü bozmayan sadece fırça atarak, kızan müdürümüzede teşekkürü borç biliriz.
Şimdi hayal ettiğimiz okulumuza bu sene kavuşuyoruz. 1 sene okuyabilmenin üzüntüsü var ama kavuşmanın mutluluğu daha fazla. Yeni binamızda müdürün bizi tekrar kovalamasını, kravat çek diye okulu inletmesini, senin saçın yine mi salık diye azarlamasını, odasında hiç durmayıp tüm sınıfları tek tek gezip koridorların kralını görevinin başında düşünmek ne kadarda mutlu ediyor. Okuldayken kızdığımız anlar aslında en keyifli anlarımızmış. O kadar çok şey var ki daha yaşanılan hem buraya sığmaz, hemde muzurluklarımızı anlatarak müdürün sinirlerini tepeye çıkartmamak lazım.
Aslında herkesin lisede, ortaokulda, üniversitede güzel anları var. Herkesin yaşadıkları kendisine güzel çünkü hepsi çok özel. Buda bizim lise hayatımız üzerine. Edebi kaygı gütmeden, sadece duyguların kaleme akıtılmasıyla oluşan bir yazıdır. Malum yaz zamanı, okula hasretiz..
YORUMLAR
Gitar çalmaya çalışan arkadaşlarımız yok muydu? Onlarıda çektik günlerce, haftalarca. Kulaklarına kulaklıkları takıp, hem şarkı söyleyip hem gitar çalmaya başlamazlar mıydı, kaçın uzaklaşın o ortamdan yoksa kulaklarınıza yazık. Durduramazdık onları, hep çalarlardı ya da çalmaya çalışırlardı. Bir gün sınıf kovmuştu da spor salonuna inmişler, rezillik.. Ama bırakmadılar pes etmediler. Şimdi çok daha iyi konumdalar, grupları var.. Sınıfın sıralarına vurarak "we will, we will rock you" diye tüm okulu seslerimizle yıkmamız nasıl unutulabilir. Kapıda ki nöbetçi müdür diye bağrınca herkesin başka bir şeyle meşgul olması sanki o sesleri biz çıkarmadık havasına bürünmemiz nasıl es geçilebilir ki.. Okul maçlarında ki komik anlar akıllardan silinebilir mi? Evet, hiçbir zaman şampiyon olamadık ama kıyasıya oynadılar o keyifli anları beraber yaşadık. Güneşin altında tm-b diye yıktık maç sahasını.. Ya müdürün dersleri hepsi o kadar farklıydı ki hepsinde başka bir tat. Evet coğrafyadan sınıfımızın başarısı 1.7 olsada seviyorduk yinede derslerini. En ufak fısıltımızı duyup dedektiflik yapıyormuş hissine bürünen müdürümüz az güldürmezdi ya da az ağlatmazdı.. Fotoğraf olayı ise hiç birimizin hafızalarından silinmeyecek. Gülmekten Onur’un gözlerinden yaş gelmişti o ders, gülmekten karnımıza ağrılar girmişti. Onca güzel şeyin yanında acılarımızda vardı. Ama acılarımız bizi daha çok birbirimize bağlamış. Hocalarımızla çıkan sorunlar, yediğimiz fırçalar, umursamaz tavırlarımız, bir kulağımızdan giren ama diğer kulağımızdan çıkan nasihatlar hepsi ne güzelmiş. Toplumumuzun en güzel özelliklerinden birisi de her yaşın güzelliğini yaşamasını biliyoruz.
ÇOK GÜZEL BİR ANI YAZISI OKUDUM
TASVİRLER VE OLAYIN ÖRGÜSÜ ÇOK USTACA KURGULANMIŞ TEBRİKLER......