Dünyalık İtibar peşinde....
Ey koca dünya! İçindekilerle beraber vafasız dünya..Ağaca güvenme çürür, insana güvenme ölür atasözüne ben bir ekleme daha yapıp dünyaya güvenme o sadece bir ömür demek istiyorum...ne kadar uzun , upuzunu anlatmak icin kullanırız bir ömür kelimesini, oysa göz açıp kapayıncaya kadar elimizden uçup gider de ah ile vahı kâr kalır yanımıza, vefasızlığı ise cabası..Kısacık ömrümüze koca koskoca dertleri yükler bizi yolcu eder asıl mekana doğru..
" Hey gidi koca dünya gam yükü müsün
Söyle söyle koca dünya dert yükü müsün.
Dünyanın vefasızlığını anlamak için yukarıdaki şarkı gibi ,gam yüklü olmak gerekmez. Bizler bırakıp gidene, unutana vefasız deriz.Biz bu dünyaya bir kuş gibi konar zamanı geldiğinde de göçüp gideriz.Giden
biziz ama unutan biz değiliz...Her nefis ölümü tadacaktır,her beden toprak olacaktır kaidesini bildiğimiz halde bağlanırız bu yalancı dünyaya.. .Dünyaya bel bağlamak vefasıza yâr olmak gibi...
Bile bile lades...
Dili dişi olmayan dünyanın, dili dişi olan müdavimleriyiz..
Yanlış dostun yanlış yarenleri...uçup gidici gelip geçici bir dünya nın peşinde koşmaktan kendinden geçmiş sarhoş ehli! Kendimize gelme .vakti gelmedi mi? Diye bağırıyor içimden bir ses; bundan önce kulaklarımı tıkadığım ama şimdi yeltenmeye bile korktuğum o ses, öleceğimi hatırlatıp engel oluyor ellerime..Gerçeği bir şamar gibi yüzüme vuruyor:
_Gelip geçici olana meylettiğin yetmez mi? Hâlâ mı? Hâlâ mı bir ders alamadın?Dünyalıklar tüm cafcafıyla süslerken hayallerini düşünmedin mi bu dünya denen mekanı terkedeceğini.Gidenlerin gitmesine engel olabildin mi ki gidince geri dönecekmiş gibi rahatsın?
Gitmesi kesin olan ama direksiyonu sende olmayan bir otobüs yolculuğundasın, bir bir durakları geçiyorsun ama ne yazık ki hangi durakta ineceğini bilmiyorsun..Bir meçhule gider gibi elin kolun bağlı üstelik..Gideceğin yer asıl sahibin haberin olsun..
Her yeni eskir,her yaşayan ölür kaidesini hiç bozmadan sürdüren Allah(c.c) dünyayı bir imtihan yeri yapmasındaki sır apaçık belli iken ruhunu hangi dünyalık tatmin eder ki insanı.Gerçekte her şey İlahi İrade’ nin takdiri doğrultusunda gerçekleşirken sen şu cüz_i iradenle nasıl bir itibarın peşinde olabilirsin?Yanlış duymadınız evet itibar...Yokluğunda rezil, varlığında vezir olduğumuzu sandığımız itibarın peşinde koşarken buluyorum kendimi zaman zaman değil çoğu zaman, asıl Muktediri unutarak planlar yapıyorum ama benim planımın planlarımın üstünde planı olduğunu hatırlatıyor Allah yakamızdan tutuyor silkeliyor beni , bizi...Kimi zaman ölümle, kimi zaman depremle, kimi zaman da yıldırımla, selle.
_Hele dur bakalım orada! sen kimmm itibar peşinde koşmak kim benim rızam dururken diyor .ve devam ediyor:
_ Bedensel ve duygusal açıdan tatmin eden ama cennet mekanlara namzet ruhunuzun açlığını gidermeyen, tatmin etmeyen bir dünyanın peşinden koşmak ne kadar akıl kârıdır? diyor. Ruhun tatmin olmadığı yerde duygunun tatmini gözünüzü boyar , sadece aslolanı gizlercesine..
Sonra da yaşa gitsin bir yalandan dünya..bir varmış bir yokmuş misali
Vefasız olduğunu bile bile müptelası ol .
Aşk bu ya..
Ülkü KARA
14/05/2016
Bursa
YORUMLAR
Ne yazık ki bazen bile bile "lades" olmak düsturumuz olmuş. Baki elmasları fani camlara değişir olmuşuz.
Belki de insanların ekserisinin davranışına aldanıp; Hakk ve hakikate göre doğruyu hayatımıza tatbik etmemiz gerekirken çoğunluğun davranış ve tutumuna göre doğrular edinmişiz. Yanlışa ülfet etmişiz. Hata etmişiz..
Kadir Aras tarafından 5/14/2016 3:56:13 AM zamanında düzenlenmiştir.
ÜLKÜ KARA
''Karakterinde sefillik olan,sefilleri aklıyla yaşayan,kendini ilah sanan,kullarını parayla tutan,yaratana GüLeN,kullarına ağlayan bir insan...Aslında binlerce,milyonlarca insan !!!''
''Fikirlerin sükûneti , içlerinde ısyan’kar olanlara ‘’Destur’’ derken , özgürlük ya da özgürlük ! çığlığını atan kaç kelime , kaç kelimeyi katletmiştir ? Nefes nefese koşan - öz- , kendini dilinin ıslaklığından kurtarınca - gür-, ne ayıp dinliyor, ne küfür dinliyor bu - lük- … Üç – beş şiir… Üç-beş şair buldu mu.. bir bardak kahveye eşlik etmek için, kendine ihanet eden ,üç-beş yangından kalan ; üç-beş şiir… üzerinden hala çıkan dumanın içinde kendini gizliyormuş (…) öz-gür-lük … ''
'' Kutsal saydığımız aşk kadar leyla, aşık kadar mecnun, züğürt sevdalıların keşmekeşliği karşısında ,yağmursuz çöllerde ıslak güneşin altında yandığını … Görenler kadar duyanlar, bilenler kadar yazanlarda … suçlu’dur … aşk ! ''
'' Mevsimler ki, ne belâ bir şarap mavisidir / tokmaklar delilenir davullara ; duymaz mısın eyâ , âşikar figanız…dikensi tabutlar kafirandan, püsküllü belâ ham deliliğimiz… Öyle ki o baharın döktüğü yapraklar, ölümlü aşk’lardandır …''
'' İnanç ile inat olmaz...İnanç bir aşk-sa...aşkın celladı olmaz...Aşk kendine aşık ararken...celladını dahi kendi göz yaşlarına boğabiliyorsa ;günahkar insan cellat olamaz… aşk ve günah bir kefede ise, karşısında hiç’bir şey duramaz … ''
'' Aşkın kabusu, hayatın anlamsızlığı karşısında, dayanılmaz yalnızlığı yaşayan insan ; Bir Yusuf Masalın’ daki sen’ ben’ olana kadar ; ‘taşlar ufalanıp su’ olana kadar’ ; iki ırmak arasında siyah ve beyaz ; birinin adı aşk ise , ötesi ben olana kadar … ''
sevgiler