- 1101 Okunma
- 6 Yorum
- 1 Beğeni
YORUMLAR
Sık sık hastanede yatan birine anlatılanlar çokça tanıdık geldi. Allah ne sevdiklerimize, ne de kendimize hastalık vermesin. Zordur orada hizmet beklemek. ALMA "NUR"UN AHINI isimli öykümde yazmıştım benzer şeyuleri... Öyküdeki baba karakteri sanırım benimle çok benzeşiyor. Hayır, şimdiki halimle değil, (şimdilerde ben çocuk oldum çocuklar baba) eski çocukları büyütme sürecini kastediyorum. Öykü çok keyifle okuduklarımdan biriydi yine, kalemin daim olsun sevgili Metin dostum. Saygıyla
.....
Kemnur tarafından 5/20/2016 10:10:04 PM zamanında düzenlenmiştir.
bir hastane odasında o çaresizliği sanki birebir yaşadım
Mevlam dert verip derman aratmasın
etkilendiğim bir konu oldu yine
kaleminiz daim olsun sayın yazar
saygılarımla
nitemtran
Te;ekkur ederim, varolun efendim.
nitemtran
Sağlıcakla kalın,
Volkan70
Hastanelenmis biri olarak, ansidim..:-)
Anlattığınız hastane olayı, veya benzerleri kimse yoktur ki başına gelmesin, acı ve üzücü olduğu kadar düşündüren bir yazıydı, tebrik ederim kalemi saygılarımla..
nitemtran
Teşekkür ederim.
Sağlıcakla,
Sevgili Metin bu yazıyla ilgili nasıl bir yorum yapmalı bir an için bilemedim ama şunu söyleyeyim müthiş bir anlatım kalitesine sahip nefis bir yazıydı her satırını büyük bir keyifle okudum gönülden kutlarım.
Sanırım bu öykünün anlatımını oluşturan zaman dilimi geçmiş zamanı içeriyor, çünkü günümüz de müstesnalar olsa bile haklarının teslim etmek gerekir ki doktor ve hemşirelerimiz hastalarıyla çok ilgililer ve özveriyle çalışıyorlar.
Kaleminize ve emeğinize sağlık
Saygı ve sevgilerimle.
nitemtran
Ama şimdilerin Türkiyesi asla öyle değil. Ben yurtdışında yaşıyorum. On yıl öncesi konsolosluk despot bir haldeydi. Tek bir memur çalışırdı. Sürekli işler ertelenirdi. Şimdi ise, özel bir banka gibi banklar konuldu. Aynı işler bir saat içinde yapılıyor. Adamlar aynı adam, zihniyet değişen.Hastanelerde de aynı değişimin olduğunu annem anlatıyor, gözleri ışıl ışıl.
Teşekkür ederim naif ve cesaretlendirici sözlerin için.
Sağlıcakla kal.
Dünyanın tatlısı az, acısı çoktur.
Hep kaçarız. Görmezden geliriz.
Anlatmazsak, dinlemezsek o dert o acı yok oldu sanırız.
Gülüm yazılıyorsa ölüm de yazılmalı.
Pastane yazılıyorsa hastane de yazılmalı.
Gelen yazılıyorsa, giden de yazılmalı.
Ama bir şartla ;
Yazıdan sonra etlerini sıkıp acııyı hissedince yaşadığına sevindirebileceksen,
sonra perdeyi açıp güneşi görünce "Şükür" dedirtip bir bardak su içirtebileceksen.
öyle yazacaksın böyle yazıları...
Sağ ol Metin Kardeşim.
nitemtran
Bazen, tek bir ziyaretçisiz kalabiliyor insancıklar. Kaldı ki ne büyük hayallei tüketmiştir o güne kadar, değil mi?
Okuyacak dostlar olmasa yazsan ne olur yazmasan ne olur? Sevmek ve paylaşmak değil midir güzelliği yaratan?
Çok teşekkür ederim bu güzel katkın için.
Sağlıcakla,