* Öykümde kullandığım fotoğraf/resim bana ait değil, internetten alıntıdır.
Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sık sık hastanede yatan birine anlatılanlar çokça tanıdık geldi. Allah ne sevdiklerimize, ne de kendimize hastalık vermesin. Zordur orada hizmet beklemek. ALMA "NUR"UN AHINI isimli öykümde yazmıştım benzer şeyuleri... Öyküdeki baba karakteri sanırım benimle çok benzeşiyor. Hayır, şimdiki halimle değil, (şimdilerde ben çocuk oldum çocuklar baba) eski çocukları büyütme sürecini kastediyorum. Öykü çok keyifle okuduklarımdan biriydi yine, kalemin daim olsun sevgili Metin dostum. Saygıyla
.....
Kemnur tarafından 5/20/2016 10:10:04 PM zamanında düzenlenmiştir.
Michel Foucault: "Dünya, yöneticileri psikologlar ve halkı da hastalar olan büyük bir tımarhanedir." demekte ne denli hakliydi.. Hastanelenmis biri olarak, ansidim..:-)
Anlattığınız hastane olayı, veya benzerleri kimse yoktur ki başına gelmesin, acı ve üzücü olduğu kadar düşündüren bir yazıydı, tebrik ederim kalemi saygılarımla..
Sevgili Metin bu yazıyla ilgili nasıl bir yorum yapmalı bir an için bilemedim ama şunu söyleyeyim müthiş bir anlatım kalitesine sahip nefis bir yazıydı her satırını büyük bir keyifle okudum gönülden kutlarım.
Sanırım bu öykünün anlatımını oluşturan zaman dilimi geçmiş zamanı içeriyor, çünkü günümüz de müstesnalar olsa bile haklarının teslim etmek gerekir ki doktor ve hemşirelerimiz hastalarıyla çok ilgililer ve özveriyle çalışıyorlar.
Değerli Serhat Kardeşim, tabii ki bu bir kurmaca. Dayandığı zaman da, belirttiğin gibi geçmiş. Geçmişte daha beterdi bu kurumlar. Halk bankasında sokağa çıkaılıp, yağmurda sıraya girdiğimizi hatırlarım.
Ama şimdilerin Türkiyesi asla öyle değil. Ben yurtdışında yaşıyorum. On yıl öncesi konsolosluk despot bir haldeydi. Tek bir memur çalışırdı. Sürekli işler ertelenirdi. Şimdi ise, özel bir banka gibi banklar konuldu. Aynı işler bir saat içinde yapılıyor. Adamlar aynı adam, zihniyet değişen.Hastanelerde de aynı değişimin olduğunu annem anlatıyor, gözleri ışıl ışıl.
Teşekkür ederim naif ve cesaretlendirici sözlerin için.
Dünyanın tatlısı az, acısı çoktur. Hep kaçarız. Görmezden geliriz. Anlatmazsak, dinlemezsek o dert o acı yok oldu sanırız.
Gülüm yazılıyorsa ölüm de yazılmalı. Pastane yazılıyorsa hastane de yazılmalı. Gelen yazılıyorsa, giden de yazılmalı. Ama bir şartla ; Yazıdan sonra etlerini sıkıp acııyı hissedince yaşadığına sevindirebileceksen, sonra perdeyi açıp güneşi görünce "Şükür" dedirtip bir bardak su içirtebileceksen. öyle yazacaksın böyle yazıları...
Değerli Bedri Abim, ne güzel aktarmışsın ne güzel ifade etmişsin. Şükü etmek, zayıflık olarak görülür geçler arasında. Hatta, bir teslimiyet. Ama, kazın ayağı öyle değil, yaşadıkça anlıyor insan bunu.
Bazen, tek bir ziyaretçisiz kalabiliyor insancıklar. Kaldı ki ne büyük hayallei tüketmiştir o güne kadar, değil mi?
Okuyacak dostlar olmasa yazsan ne olur yazmasan ne olur? Sevmek ve paylaşmak değil midir güzelliği yaratan?
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.