- 573 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sonra Anlatırım
Bugün öğlen sonrası ilk çayımı içmeye başlamıştım ki, kaç zamandır görmediğim dostumun bir kaç masa ilerimde oturduğunu fark ettim.
Masamda hafiften bir süzdüm önce onu ve yüzü en son gördüğüm gibi değildi.
Saçları darmadağın bir haldeydi, oysa rüzgarda esmiyordu ve sanki üzerinden hafriyat kamyonları geçmiş gibi bir hali vardı.
O çok konuşan adam, boş boş bakıyordu önünde duran sabahtan kalmış ve önlerimize parayla konulan çaya.
Masamdan kalkıp ona doğru yürürken bir an duraksadım, belki bir arkadaşını bekliyordu ve onu utandıra bilirdim diye.
İş yoğunluğundan yorulmuş beynim birden bana yürümem gerektiğini ve onun bu haline ortak olmamın daha iyi olacağını hem kalbime hemde ayaklarıma hatırlattı.
Beni gördüğünde önce çok şaşırdı ve yorgun sesiyle "hoş geldin" diyerek masasına buyur etti.
Masamda duran bayat çayı göstererk, orada oturduğumu ve oranın daha sessiz olduğunu söyleyerek dostumu masama davet ettim.
Beraber masama giderken yürümeye mecali olmayan dostuma baktım bir an ve merakım hiç olmadığı kadar arttı.
Hal hatır sormalar bitince ikimizde sustuk, sanki ikimizde çok büyük bir kabahat işlemiş ve utanmış çocuklar gibiydik.
Bu suskunluk, cenaze namazında saf tutmuş kalabalığın suskunluğundan daha büyük geldi bana.
"Sor dostum merak ettiklerini, ama ne olursun çok soru sorma" diyerek sessizliği bozan yorgun sesini duyduğum da, derin bir oh çektim içimden.
Sadece " bu halin ne böyle" diyebildim.
"Sonra anlatırım dostum, boş ver" dediğinde, anladım ki; bu da hiç anlatılmayacak hikayeler arasında yerini bulan sıradan ve derin bir hikayeydi.
Biraz daha sessizce oturduktan sonra, müsade isteyip masadan usulca kalkıp giden dostumun arkasından bakmak kalmıştı bana.
Öyle hazin ve çaresizlik içinde kaldımki o an, sadece kahrettim.
Tozlu raflarda anlatılmayı bekleyen, ama hiç bir zaman sırası gelmediği için anlatılamayan hikayeler içine bir tane daha eklenmişti.
Herkesin derdi kendi kadardı belki ve dostu olmayanlar olanlara nazaran daha şanslıydılar.
Sonra anlatırım deyip ve hiç anlatılmayan ne kadar çok hikayeler var kim bilir, belki tozlu raflara sığmayacak kadar...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.