- 996 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“ANNE-BABA OLMADAN YAŞADIĞIMIZ BU ZAMANDA ANNE BABA OLMAK”
Merhabalar, annelerimiz babalarımız ve anne-baba adaylarımız;
Nasıl bir “Ebeveyiniz” den önce kendi doğuşumuzla başlasak diyorum. Çünkü kendi
yaşantımızda gizlidir nasıl bir anne baba olacağımız. Yaşam başlangıcımda anne
karnındaki halimizi bilen annelerimiz. Tekmeleyişlerimizle hayata gelişimiz, kimimiz
normal ama zorlu bir yoldan, kimimiz bir neşter kesiğinden sonra hayatın ilk nefesiyle
tanıştık. Bizleri karşılayan ailelerimiz, büyüyüp yetişkin olabilmemiz için çaba gösterdi.
Bebekliğimizi yaşamadan, çocukluğumuza ilk adımı atmadan nasıl bir yetişkin olabilirdik ki!
Yetişkin halimizle değil, bebek olarak bakmamıza müsaade edilmedi. Aylar geçtikçe
herkese benzetildik, kimileri annemize, kimileri babamıza; anneanneye,dedelere,
babaanneye tabiî ki hala-teyze vs. kimse bizi biz olarak değerlendirmedi. Her insan bir
başkasıdır. İşte bu bir başka oluşumuz yaşadığımız toplumda gerilerden geldi. Kişiliğimiz
oluştukça, kendi eğri ve doğrularımıza karar verdikçe aile içi çatışmalarla karşılaştık.
Bu gereklimiydi! Yaşam koşusunda güçlüklerle başa edebilmemiz için evet diyebiliriz.
Özentilerle başladı kimimiz zararlı ve bağımlı alışkanlıklara, bunun yanı sıra aile içi şiddetle
de karşılaşanlarımız oldu. Ya asi ve kavgacı olduk, ya da korkak ve suskun! Ne düşlerimiz vardı ne
de gülümseyişlerimiz. Kendimizi yaşamadan, kişiliğimizi olgunlaştırmadan özgürlüğü daha rahat
yaşayabileceğimizi sandığımız evliliklerde oldu tabi.
Anne-baba olmadan önce nasıl bir çocukluk yaşadığımıza bakmamız gerek, çünkü çocukluğumuzda
eksik bulduklarımızı, yaşayamadıklarımızı diyelim kendi çocuğumuza yaşatmaya çalıştığımız zamanlarda
var. Aslın bu tamamen kendi benliğimizin açlığından kaynaklanıyor. Çoğumuz bunun farkına varamıyor,
kendi gibi birini yetiştirmek için uğraşıp duruyor. Oysa yukarda söylediğimiz gibi, her insan bir başkasıdır.
Her insanın düşleri, gülüşleri hayatı karşılayışı bambaşka bir gökkuşağıdır. Bizler renklerimizi bulamadığımızdan,anne-baba olduğumuzda çocuğumuza kendi isteklerimizi kabul ettirmeye çalışıyoruz.
Bu bir sorunsa nasıl çözüm bulabiliriz?
Bir bebeğin ihtiyacını çoğunlukla anne karşılar, baba yardımcıdır. Bir çocuk sevgiyi kendi
ailesinde alamadığında büyüdükçe dışarıda sevgi açlığı yaşayacaktır. Aynı şekilde saygı da bunun
içindedir. Bir çocuk kendi seçimleri olduğunu bilmelidir. Hatırlayın çoğumuz çocukken seçim hakkı
verilmemiştir. Ceza yerine seçim hakkın vermek o çocuğun gelişimde artı sağlayacaktır. İnsan
yetiştirmenin ne denli zor olduğunu anne-baba olanlarımız daha iyi bilirler. Anne-baba adayları da
çocuk yetiştirmeyle ilgili kitaplardan yararlanarak fikir edinecekler. Bu gerekli midir derseniz, gerekli
olduğunu savunurum. Her çocuk farklıdır bunu asla unutmamız gerekir. Yaşadığımız toplumun
kuralları olduğu gibi kuralsız bir yaşantısı da vardır. Bazen aşırı sevgi,saygı da bir bireyde ters tepki
oluşturur. Konuşmayı, dinlemeyi bilmeyen her anne-baba ve adayları bu çarpışmalarla karşılaşır.
Bırakın hayatı kendisi öğrensin, ancak siz onun kılavuzusunuz her şeyden önce bunu benimsemeniz
gerekir.
Kabul edilmesi çok zor, nasıl olur bırakalım kötü yola mı düşsün diyorsanız?
Siz iyi bir çocukluk dönemi geçirmiş olabilirsiniz, ancak içinizde bir boşluk hissetmediniz
mi? Bunu yıllardır fark edemediğiniz olmuştur, bir dakka ayırıp içinizi dinlemeye ne dersiniz. Her
istediğiniz yerine geldi, el bebek gül bebek büyüdünüz. Şimdi yetişkinsiniz, kötü alışkanlıklarınız
olmadı, okuldan kaçmadınız, notlarınız hep yüksekti; öğretmenlerinizin hepsi sizi çok severdi.
Doğru mu? Sevilmek için çok uğraştınız, bazen haklı olsanız bile haksız olduğunuzu kabul ettiniz.
Kaybetmemek için bazı durumlarda boyun eğdiniz. Bu yaşamınızın bir çok döneminde vardır. Tepkiniz
ya hatayı görmezden gelmek, ya da susmayıp hatayı açıkça ifade etmek oldu. Sonuçta ilk nefes
alışınızdan itibaren kazanmak için oldu adımlarınız.
Şimdi sıra sizde, anne ve babasınız. Kucağınızda minicik bir can var. Onu büyütecek hayata
hazırlayacaksınız. Hiç kucağınızdaki bebeğin sizi büyüteceği aklınıza geldi mi! Şaşırmayalım, biz
büyüyemediğimizden onlarla birlikte yeniden yol almaya başlıyoruz. Ancak bu yeni yolda kendi
egolarımızı cebimize alırsak çatışmaları göz almamız gerekir. “ben bir başkasıdır” diyor Arthur
Rimbuad. Bunu unutmamız gerekir. Kılavuz olduğumuzu yeri geldiğinde arkadaş, dost olacağımıza
ve yaptığı hatalarda cezalandırmak yerine çözüm yollarını göstereceğimize söz verebiliyorsak.
Anne-baba olma yolunda iyi bir adım atmış oluruz. Yetişkin bir çocuğumuz varsa, kılavuz olduğumuzu
ona anlatmayı deneyebilir, eğer aramızda iletişim koptuysa bu iletişim ağını onarmaya söz verebilir misiniz?
Bunu yaparsanız sizde çocuğunuzda kendinizi yaşayabilirsiniz. Aksi taktirde anne-baba olmanın kılavuz
olduğunu unutur, kendi bencilliğinizle büyüyen ve daha sonra çarpışmalar yaşayacağınız çocuklarınızla sağlıksız
bir iletişim içinde kalırsınız.
İlknur Köknar(Sokak Kaçkını)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.