- 528 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Hayli Geçmiş…
Bu dünyaya sadece kul olmak için gönderildiğimizi çok sonra öğrensem de anlamanın sevinci ile başladım benim hatırlamadığım bir zamanda yaşamak denilen hayatı solumaya…
Allah’ın mucizesi insanım ben…
İnsafı vicdanı hisleri kalbinde, empatiyi aklından eksik etmeyen, herkesi kucaklayan, kötülere hak vermese de anlamaya çalışan biri olmaktı niyetim. İnsanı önce insan diye gören, aldığı her sorumluğu sevgiyle kabul eden, olaylara hak penceresinden bakmaya ilke edinen, anlaşılma çabasından da feragat eden biri olarak karınca misali kendi kültür ve değerlerini gücü dâhilinde korumaya çalışmak başka bir özel gayretim.
Ne kadarını başarabildim, orası meçhul!
Burada kendimi anlatmak değil (hâşa), tam olarak anlatamam, sizde kimseye anlatamazsınız zaten.
Oda başka bir sır.
Sadece günün anlam ve önemine binaen kendi üzerimden küçük değerler de olsa kişilik ve kimliğime katkı yapmış bir kaç fikrimi sunarak belki de biri için iyilik adına katkıda bulunmaktı gayem...
Belki doğru belkide çok yanlış.
“Yaşamın ayrılamaz bir parçası olan her bir insanın ibretlikten öte örnekliği ilke edinmesi en öncelikli vazifesi” diye düşünüyorum.
***
Bilmiyorum ki hepimiz bir araya gelsek sayamayacağımız kaç bin nefes adedince yaşadım, bunca yılı nasıl tükettim hiç farkında değilim. Bildiğim benim doğumum için annemin bu günün sabah saatlerinde acı çekmesiydi.
“Annem iyi ki varsın, saçının her bir telinden ayağının parmak ucuna dek öperim, bana hakkını helal et, seni seviyorum” deme fırsatını bu günde bulabilmiş olmanın engin rahatlığını yaşıyorum. Önce beni var eden Rabbime şükreder, varlığa çıkış sebebim olan anne ve babama da ayrıca teşekkür ederim.
Kendimi bildim bileli sıradanlığa aykırı fikirlerim oldu (olmuş*), çoğunluğun aksine! Tabi ki uyum güzel ama neye ve kime göre? Takdirdir ki; fıtratım böyle. Yani ben kendimle çelişemezdim. Olaya birde böyle bakmak gerekmez mi? Diyemedim (…dedim*).
***
Sonra benden bir uyumsuzluk daha…
Başkaları için hep uyumluydum fakat benimle alakalı konularda özgürce itirazımı sundum. Mutluydum... Kendimi ifade edebildiğim için hem de çok mutluydum. Kendim için özel sayılabilecek günlerimi kutlattırmadım mesela.
Nedeni ise; insan sevdiklerini unutmaz ki hatırlamaya ihtiyaç hissetsin…
İptal ettim dayatılmış günleri, birilerinin seçtiği tarihleri, o güne mahsus alınması zorunlu hediyeleri, “belki ”yapmacık sevgi sözlerini. Çünkü ben tüm günlerde sevdim sevdiklerimi… Ve içimden geldiğinde kendi hislerimin yönettiği şekilde maddi değeri, bunu beğenir mi gibi vesaire gerilimlerden uzak içimden geldiği için sundum vericiliğimi.
Sevginin amacını anlatmak, cevher ile araz arasındaki bilinci oluşturmaktı maksadım.
İçten olarak yapılan her şey bereketlenerek geri döner hem sahibine hem de hepimize. Çünkü insanlık bir bütündür. Parçalanamaz, bölünemez, ötekileştirilemez. Aynı geminin yolcuları bananecilik yapamaz diye düşünüyorum yine.
Dileğim bütün dünyanın samimi, duru ve bütünsel bir sevgi ile tanışıp iyileşmesi.
***
Bana kızmayın, gücenmeyin lütfen, karamsar da demeyin. Sadece söylemeye çalıştığım biraz olsun sürüden ayrılıp insanca bakabileceğimiz, riyadan uzak gerçekten huzurlu yaşam alanlarına ihtiyacımız var.
Ya değilse “o, bu, şu” günleri içten olsaydı veya sonuç verseydi çocuk yuvaları, huzur evleri gibi fikirler ortaya çıkmamalıydı değil miydi? Artık beşeriyet kendine gelmeli, herkes kalbini büyütmeli ya da insanlıktan istifa etmeli.
Sevgi gönül işidir. Görev ise; makam mevki için geçerli, maddesel karşılığı ölçü alan, çoğunlukla zorunluluğu ifade eden eylemlerdir. Yani meslektir. Kalbi bir konu değildir. Kalbî olmayan her şey bitişlidir. Ölümsüzlük isteyenler ise kalbiyle görenlerdi ki oda mukabili cennet olan bir gerçektir.
Şu zamanda artık kimsenin ne para nede bilgi gibi bir derdi yok!
Kalabalıklar içerisinde kendisine ağır olmuş küskün insanlarla dolu etraf. Sadece ve sadece gerçek sevgi ve ilgiye susamış kalplerle dolu her taraf.
İşte ben, bu yüzden empoze edilmiş ihraç gösterişleri sevmiyorum. Gözlemlerim ve içimde yer edinmiş yanlış giden her şeyi reddetmiş biri olarak diyorum ki; olmuş ya da olmamış olsun, ben ben olabilmek için gerçekten kendime çok emek verdim...
***
Her bireyin her ne olursa olsun fikri ve düşüncesine saygı duymak kendi benliğini bulabilmenin, kişilikli olabilmenin öncelikli şartlarındandır.
Bu anlamda her bir şeyi sadece doğası öyle olduğu için kabul etmek, yargılamadan, sorgulamadan, değer vererek onda olmayan yoku konu yapmadan kendinde var olanı nezaketle sunmak...
Öncüler olarak insaniyet kapısını aralamak en güzeli. Bu da yine seçim meselesi…
Hayat dostlukla güzel çünkü sevgi, saygı ve muhabbet ile yaşamaya değer...
Hepinize selam saygı ve hürmetlerimle…
Zehra Asuman
08.05.2016