- 550 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İkilem
İkilem
1- “Herkes, kaderini kendi belirler!” bu durumda “Tanrı, neyi belirler?”
2- “Herkesin Kaderini Tanrı belirler!” bu durumda “İnsan neden sorumlu?”
Gözlem, kaderi belirler! Gözlemci, zaman ve mekan izafiyeti kaldırıldığında “An” kapsamında kaderini belirler! Gözlem, 1. Boyutta, tercih; 2. Boyutta, tasarı; 3. Boyutta, maddi alanda göreceli, (zaman-mekan, iyi-kötü, büyük-küçük, az-çok, önce-sonra gibi) izafi yansır! Yansıma eş zamanlı olsa da 3. Boyutun izafiyetinden “Sonuç” olarak yansır! Çünkü önce-sonra, zaman-mekan göreceli olarak 3. Boyutta işler!
“Gözlem, kaderi belirler!” Çıkarımından iki şıkkı değerlendirelim.
1- “Herkes, kaderini kendi belirler!”; burada gözlemci kişinin kendisidir! Gözlemin sonuçları da kişinin kendi sorumluluğundadır! Nasıl gözlem yapar ise o sonuçları açığa çıkarır! Sonuçlar açısından, olumlu-olumsuz ayrımı yine kişinin gözleminden kendisinin memnun olup olmamasıyla alakalı! “Rıza” konusu! Burada kişi tektir ve gözlemi de kendisi, zatı olarak düşünülebilir! Gözlem ile “Zat” oluşur! Ortada “İkilik” yok ise “Herkesin Kaderini Tanrı belirler!” gibi aynı durum söz konusu! “Rab” algısı ile “Rabbulalemin” algısı gibi! İkiliğin olmasının sebebi, “Rab” algısının, “Rabbulalemin” hakikatiyle tam örtüşememesi! İki algı tam örtüştüğünde, ikilik kalmaz ve kaderin belirlenmesindeki “Kişi” ve “Tanrı” ayrımı kalkar! Kişi kendi tercihini başkalarına yüklemeye çalışmadığında “Ben” ve “Tanrı” ayrımı kalkar!
2- “Herkesin Kaderini Tanrı belirler!”; burada gözlemci “Tanrı” olur ve nasıl gözler ise o işler, ikinci bir gözlemci olmadığı için gözlenene dair sonuç, tektir! Gözlediği de kendisidir! Buradaki “Teklik” çok açıktır! Tanrının gözleminden de onun zatı çıkar! Başka “Ben” çıkmaz! Bu konuda söz söylemek veya bir pay, hak da çıkmaz! Bu alan “Teklik” alanı olduğundan “İkilik” de olmaz! “Herkesin Kaderini Tanrı belirler!”; o halde kader konusunda hiçbir yorum anlamlı olmaz! Kaderi tenkit etmek de mümkün olmaz, tenkitçinin varlığı da yok çünkü!
Kaderin işleyişi konusunda asıl dikkat çekmek istediğim ikilem şu:
1- Kişinin kendisi hariç her şey suçlu, kusurlu!
2- Kişinin kendisi hariç hiç kimsenin kişinin kaderine müdahale etme hakkı veya imkanı yok!
1- “Kişinin kendisi hariç her şey suçlu, kusurlu!”: Bu durumda kişi tam bir ikilemdedir! Kendi varlığını ve diğerlerin varlığını ayrı ayrı kabul ettiğinden ikilemdedir! Oysa ki ya kendisi olmalı, başka olmamalı ya da kendisi yok başkaları var ise kendisini diğerlerinden ayırmakla onların kendisine olumsuz etkisini izah edemez! Yani kendi ve başkaları var ise ikilem de vardır! Kendisi hariç her şeyde kusur aramaktan da asla kurtulamaz! Çünkü “Kusur” var ise bu kişinin kendi algısından kaynaklıdır! Yani hariçteki kusur da kişinin kendi algısından kaynaklı! Kendi algısını kusursuz görüp başkalarını suçlamaya devam ettikçe kısır döngü devam eder! Asıl suçlu olan kendi algısını görebilir ise zaten hariçte kusur da bulamaz!
2- “Kişinin kendisi hariç hiç kimsenin kişinin kaderine müdahale etme hakkı veya imkanı yok!”: Bu durumda kişinin başkalarını hariçte suçlaması gerekmez! Çünkü kendisi ve başkaları diye bir ayrım yapmıyor ve kendisi haricinde kaderine müdahale etme hakkını kimsede görmüyor! Bu kişi ister “Herkes, kaderini kendi belirler!” şıkkını benimsesin, isterse; “Herkesin Kaderini Tanrı belirler!” şıkkını benimsesin! Sorun yaşamaz! Kaderi kendisi belirliyor ise zaten başkalarını suçlamak anlamsız! Kaderini Tanrı belirliyor ise kendisi bu teklik alanında zaten yok hükmünde! Kim, kimi suçlayacak? Kendisi hariç hiç kimse onun kaderine müdahale edemiyor ise zaten “Tanrı” kapsamında olmak durumunda. Bu konuda çok ayrıntı çıkar ama şimdi konuyu oraya çekmek istemiyorum.
Son tahlilde; Sorun ikilikte çıkıyor!
Mesela; “İyi-kötü”, göreceli! Kişi kendine göreceli “İyi” olanı Tanrıya atfedip, “Kötü” olanı da şeytana atıp sorumluluktan sıyrılmak ister! Ya da “İyi” olanı kendi alır, “Kötü” olarak izafi belirlediğini de başkalarına atar!
İki durum çıkar!
1. Durum: Sonuç istediği gibi ise Tanrı ya da kendisi yapmıştır!
2. Durum: Sonuç kötü ise şeytan ya da başkası yapmıştır!
1. Durumda hem kendini ödüllendirir hem de Tanrı’ya şükreder!
2. Durumda hem kendini temize çıkarır hem de suçu başkalarına ya da şeytana atarak teselli bulur!
Kişi kendini bildiğinde zaten Tanrıyı da bilecek! İkilik de ortadan kalkacak! Boyutlar konusundaki yazılarımda bahsettiğim izafiyetleri de aşacak!
İkilemde olma hali, “Şirk” hali gibi de düşünülebilir! İkilemde olanlar, başkalarını suçlamak ve sorumluluğu başkalarına atmak eğilimindedir! “İyi-kötü” göreceliliği perde olur ve genelde ikilemde olanlar, bu durumlarının farkına varamaz! Kendilerince “İyi” olarak belirledikleri şeyler ile meşgul olduklarını düşünürler ve düştükleri ikilemin farkında olmazlar! Kendisi hariç herkesi suçlayan ikilemden kurtulamaz! Hariçte suçlanan ve sorumluluk atılan “Kötü” olarak veya “Şeytan” olarak belirlenen de aslında ikilemin sonucudur!
Maksat anlaşıldığında maksada giden yol da anlaşılır! Maksada ulaşıldığında yol geride kalır! Geri dönüp daha hızlı veya sorunsuz gelmek anlamlı olmaz! Hatta gereksiz olur! Her şey, anlayana hitap eder! Bir şey anlaşıldığında anlayan açısından hüküm ifade eder! Anlaşılmıyor veya kişi anlamıyor ise zorlanmaz! Gerek yoktur! Bir konuyu iyi bilmek, o alana hükmetmek değildir; o alanda sorunsuz bulunmaktır! Herkes kendi alanında sorunsuz işleyebilir! İkilem olmadığında zaten sorun da çıkmaz! Tüm alan, potansiyel olarak herkes içindir; bazı alanları kapatmak veya o alana hakim olmak imkansızdır; alan, kişiyi yutar; buna imkan yoktur! Yukarıda bahsettiğim gibi “Ben” yani kişi üzerinden yapılacak bir ayrım ve ikilem kişiyi boğar, bedeli ağır olur! Kişinin kendi hatasından oluşacak bedeli, harice atmaya çalışması, mesela “Şer” ilan edip ona atması da bedel ve sorumluluğu ortadan kaldırmıyor! Alan konusu da ayrıca düşünülmeli; alan hakimiyeti için neler yapılmış ve ne gibi sonuçlar olmuş! Bedeller, bu alan kapatma ve alan hakimiyeti yüzünden oluyor! İddia ediyorum “Olumlu” alanda bedel olmaz! “Alan hakimiyeti” veya “Alan kapatmak” olmadığında bedel de olmaz!
Konu çok kapsamlı! Kesiyorum. Saygılarımla!
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.