HAYATLA BARIŞIK OLMAK
HAYATLA BARIŞIK OLMAK
Sevgili okur, eğer hayat sessiz bir film olsaydı, insanları okumak ve anlamak için dış görünüşe ve beden diline bel bağlardık. Ancak hayat sessiz değil ve pek çoğumuz duygularımızı kesin bir biçimde gösterecek ölçüde kıyafetlerimizi ya da davranışlarımızı nadiren abartabiliyoruz.
Hepimiz iyi bir imaja sahip olmak isteriz. Bu nedenle, en büyük önemi güçlü yanlarımıza vermek ve zayıf yanlarımızı önemsiz göstermek eğilimini taşırız. Hayatın her alanında da, bu denklem dikkate değer ölçüde güvenilirdir. Eğer çiçek vermeyi seven birisini tanıyorsanız, almaktan hoşlanacağı bir hediye olarak, tahmin edeceğiniz gibi çiçeği düşünebilirsiniz. Eğer kişi her telefon konuşmasının sonunda “Seni seviyorum” demekten hoşlanıyorsa, bunu sizden de dinlemek istiyordur. Bu basit ilkeyi aklınızdan çıkarmadığımızda, başkalarının bizden ne istediğini ve beklediğini anlama yolunda olabiliriz.
Her konuşmada, gerçekten iki diyalog gerçekleşir; biri kelimeleri kullanır, diğeri ses tonunu. Kimi zaman ikisi eşleşir, ancak genellikle eşleşmez. Kişiye “Nasılsın?” diye sorduğumuzda ve “İyiyim” yanıtını aldığınızda, karşınızdakinin nasıl hissettiğinizi anlamak için genellikle “iyiyim” kelimesine güvenmezsiniz. Bunun yerine, gerçekten iyi olup olmadığını, depresif, endişeli, heyecanlı ses tonundan anlarsınız. İnsanları ilişkin yüzlerce ayrıntıyı analiz ederek, onları bir kitap gibi okuyabileceğimizi ifade etmeye çalışan Jo-Ellan Dimitrius ve Wendy Patrick Mazzarella’nın beraberce yazdıkları “İNSANLARI OKUMAK-Reading People” adlı 415 sayfalık yapıtını, ilginçliği nedeniyle sizlerle paylaşmak istedim. Ancak, her zamanki gibi derlemeyi okumak için zamanı sınırlı olan Kardeşlerime birkaç paragrafı da aşağıya aktarıyorum:
Pek çok psikolog, başlıca motivasyon kaynağımızın korku olduğunainanmaktadır-kökleri kayıp, acı ve ölümden kaçınma yönündeki içgüdüsel arzularımızda bulunan korku. Bir ilişkiyi sonlandırmaktan korkarız; çünkü daha iyi birisini bulamayacağımızdan korkarız. Bir işi geri geri çevirmekten korkarız: ya alabileceğimiz en iyi teklif ise? Çocuklarımızı disipline etmekten bile korkarız; çünkü onları kendimizden soğutmaktan korkarız. Korkuya karşı en iyi silah bilgidir.
İnsanlar genellikle kendi çöplüklerinde daha rahat hisseder. Eğer birisinin rahatlamasını ve açılmasını istiyorsanız, onunla ofisinde, evinde ya da seçtiği herhangi bir yerde buluşun. Ancak eğer siz daha rahat hissetmek ve konuşmayı kontrol etmek istiyorsanız, karşınızdaki kişiyi kendi çöplüğünüze götürün. Patronun iyi haber verdiğinde genellikle çalışanların işyerine ya da ofisine geldiğini, ancak birisini uyardığında ya da onun işini sonlandırdığında bunu genellikle kendi ofisinde yaptığına dikkat ettiniz mi? Patron, kötü haber verirken daha fazla kontrolü ve otoriteyi elde tutmak ister ve bunu en iyi kendi çiftliğinde yapabilir.
Efendim, elbette ki, kollarını kavuşturarak oturan birisinin savunmaya geçtiğini ya da kızgın hissettiğini, konuşurken karşısındakinin gözlerinin içine bakmayan birisinin yalan söylüyor olabileceğini, yumuşak bir ses tonuyla konuşan birinin utangaç olabileceğini çoğu insan bilir. Ne yazık ki, pek çok insan analizini orada sonlandırır ve refleks yargılara varır. İnsanları doğru bir biçimde okumak, bu ilk gözlemlerle yalnızca başlar.Saçların açığa çıkardığı sırlar…Saçlar genellikle kişinin kendine dair duyduğu imgenin ve yaşam tarzının mükemmel bir göstergesidir. Geleneksel görüş, kısa saçın muhafazakâr bir eğilimi, uzun saçın ise radikal ya da sanatçı bir doğayı ifade ettiği yönündedir.
Çok kısa saç ise; kişinin spor yaptığını, profesyonel asker olduğunu, polis ya da itfaiye gibi kısa saç gerektiren bir kurum için çalıştığını, muhafazakâr olduğunu, kısa saçın kendisine çok yakıştığını düşündüğünü ifade eder. Kalan birkaç tutam saçı aşırı tarama, her zaman kendini beğenmişliği ifade eder. Saç ekme ve diğer saç arttırma operasyonları da, kendini beğenmişliği ya da kendini olduğu gibi kabul etmemeyi ifade edebilir. Beysbol kepleri, şapkalar ve atkuyruklarını kel bir adamda görmek, yaşlanmaya (ya da büyümeye) karşı bir dirence işaret edebilir. Ancak, kel adamların da, sıcak havada güneşten soğuk havada ise soğuktan korunmak için şapka giymek zorunda olduklarını unutmayın.
Bu toplumda uzun saç gençlik ile ilişkilendirildiğinden, kırkını geçmiş ve beline kadar uzanan saçlara sahip bir kadın, yaşlanmaya direnç gösteriyor olabilir… Yakışmamasına rağmen saçlarını uzatan bir kadın, bunu, kendisini daha seksi göstereceğine inandığı için yapıyor olabilir. Pek çok kadın için uzun saç, sıradan bir tarza karşı özgürlüktür. Kadınların çoğu, saçlarını boyatır. Saç rengi olağandışı olmadığı sürece, bu anlamlı değildir. Ancak saçlarının beyazlanmasını tercih eden bir kadın, önemli bir mesaj veriyor olabilir. Büyük olasılıkla bu kadın, kendinden ve yaşından memnundur. Başkaların görüşlerine güvenmiyor, kendisine neyin yakışacağına yine kendisi karar veriyordur.
Özeleştiri: Kişinin kendisiyle alay edebilmesi, takdir edece bir niteliktir. Hepimiz bunu zaman zaman yaparız. Genelde kendilerini ağır biçimde eleştirenler, kendine güvensiz ve (açıkça) özsaygısı yetersiz olan kişilerdir. Bu insanların davranışlarının ardındaki neden, genellikle karmaşıktır. Sizin ona katılmanızı dileyebilirler ya da sizin cesaretlendirmenizi, desteğinizi, yardımınızı ya da sempatinizi beklerler.
Dedikodu (Gıybet ): Güvensizliğin, mutsuzluğun, kötü niyetin ve yönlendirmenin aracıdır. Ne zaman karşımdaki kişi beni dedikodulu bir konuşmaya çekmek istese, acaba benim arkamdan ne söylüyor diye merak ederim. Dedikoduyu seven insanlar, bunu kolaylıkla kabul etmez; bu nedenle dedikodularını başkalarını önemseme ya da havadan sudan konuşma kılığına sokar.
Sevgili genç arkadaşım, hayat, seçeneklerle doludur: Boş zamana karşı mesleki başarı, aileye karşı arkadaşlar, bağlılığa karşı özgürlük. Herkes hata yapar, ancak kişi aynı hatayı defalarca yaparsa bu artık bir hata değil, gelecekteki muhtemel davranış biçimini yansıtan bilinçli bir seçimdir. Şüpheli tek bir hareketi görmezden gelmekle haklı olabilirsiniz; ancak söz konusu tuhaf davranış tekrarlanıyorsa, bu bir tesadüf değil, pusuladır ve vereceğiniz kararlara yol göstermelidir.
Kişinin Otomobilini Okumak: Sevgili okur,aslında pek çok insan otomobillerini mali başarılarını erkekliğini, sınıfını ya da tipini anlatmanın bir yolu olarak görür. Her araba, markasını seçen kişiyle ilgili çok farklı şey anlatır. Sürekli kirli olan bir arabanın sahibi, muhtemelen yarattığı şu izlenimlerle ilgil değildir; titiz değil ya da detaya önem vermiyor, çok meşgul, düzensiz ya da tembel. Arabası her zaman pırıl pırıl olan biri muhtemel aynı titizliği elbisesi ve dış görünümünde de sergiler, bu kişi muhtemelen tertipli ve düzenlidir; başkalarının önünde nasıl göründüğüne önem verir ve detaylara dikkat eder. Çocuklar (ve köpekler) bu denklemi zayıflatır, çünkü her gün çocuk ya da köpek taşınan bir arabayı temiz tutmak çok güçtür.
İnsanın Çevresini Değerlendirmek: Eski bir söz “Aynı topun kumaşı, bir arada bulunur” der. Bu, paha biçilmez ve bilgece bir sözdür. Arkadaş olduğumuz, evlendiğimiz, işe aldığımız, kendisi için çalıştığımız ve sosyalleştiğimiz insanlar çevremizi oluşturur. Unutmamalıyız ki, çevremiz dış görünümümüzü, konuşmamızı ve davranışlarımızı doğrudan etkiler. Suçlu olduğu açıkça anlaşılan bir çocuğun kurabiye kavanozunu izin almadan açtığını inkâr etmesi karşısında anne ve babaların neye baktığını sorun: Gözler yalan söylemez. İster konuşurken başka yere baksın, isterse göz teması kurmasın, yalan söyleyen ya da dürüst olamayan bir davranışta bulunan bir insanın duyduğu rahatsızlık gözlerinden, “ruhun pencerelerinden” okunur. Ayrıca insanlar heyecanlandıklarında (bir suç işlerken olabileceği gibi) gözleri onları ele verir.
Sağlıkla kalınız...
T u n a c a n
Hüseyin A. Tuna
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.