ŞİİRİM/Sİ(N) EVLAT
Devir, devretmede kollarını açmış küçük yıldızlarla...
Ben annemin yerini almaya hazır bekliyorum güneşin sabah vaktini sancılı bir halde beklemesi gibi...
- Kızım, ne zaman torunumu alacağım kucağıma?
- Kızım, ne zaman el öpecek torunlar yetiştireceksin?
Ama anne, ben senin gibi adımlarımda cennet kokusu taşıyamam ki! Çok istiyorsun biliyorum senin gibi olmamı. Bir fidanın filiz vermiş yapraklarında mesken tutmuş çiy tanelerine parmak uçlarıyla sessizce dokunup mutlu olmayı istiyorsun...
Ah, annem ah! Bir bebek ki ne demlerde asılı kalıyor en güzel tadı vermek adına. Ant içip geliyor en güzel kadehlerden yudumlanmış şarap damlalarıyla. Üstelik sarhoş, üstelik üzgün, üstelik ağlıyor be annem. Zaman yolculuğu yormuş olmalı küçücük masumu... Kolay değil diyorsun bir damlanın kadehte okyanus olması. Öyle ya, kaç ay bekliyor sabırla olgunlaşmayı...
Annenin her şeyi küçük misafire ortak değil mi? Ye, iç, gül, eğlen onun olsun. Acını paylaş, dert ortağın olsun. Küçük yürek, anne yüreğinde buğulu perdenin soğuğundan saklanarak kıvrıla kıvrıla sevgiden nasiplensin. Büyüsün, büyüsün ve büyüsün... Ya sonra?
Tamam, anne, gelsin de kınalı ellerinden gözü yaşlı öpsün. Sen annem, el öpecek çocuk yetiştirdin...
Kına kokulu hasretlerde beklersin sana benzememi...Söz anne, söz ben de anne olacağım... Benim yavrum demlenmede güneş renginde. Bir kor düştü yüreğime anne! Ben beslerken onu en güzel imgelerde, O, büyümelerde yürek tellerinde. Elleri mürekkep renginde, gözleri gül terinde, gamzesi şiir bilmecelerinde... Yavrum, şimdi, masalımsı ninnilerde... Yavrum göz göz olmuş acılı yüreklerde...
Ben, sana benziyorum anne! Ama senin, el öpecek yavrun var; ben, eli öpülesi değilim anne! Benim yavrum yürekleri öpüyor sözleriyle...
"Yüreğine beyaz örtüler örtülmüş,
Kokusu cennet hurilerinde...
Virgül utancından bükülmüş,
Seni anlatan şiirlerde...
Ah, annem ah!
Elimde bir dualık şiirle
Hastayım öpülesi yüreğinde...
Ben sana benziyorum anne!
Haydi, al kucağına beni
Bir kez daha büyüt şiirlerde..."
Ayşe AKAY