- 343 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HAYAT BAŞLI BAŞINA BİR SÜPRİZ
Savaş ailesini küçükken trafik kazasında kaybetmişti. Kendisine bakacak kimse olmadığı için de yetimhaneye verilmişti. Başlarda çok sessiz, kendi halinde bir çocuktu. Bir süre sonra arkadaşı ile kavga etmesi sonucu annesinin "Sen çok güçlü bir çocuksun önüne çıkan tüm zorluklar ile savaşacaksın." dediğini hatırlamıştı. Böylece zamanla adının hakkını da vermeye başlamıştı.
İnsanların ona emir vermesinden nefret ettiği için çok inat bir çocuk olmuştu. Her gece dayak yer sonrada bütün çocukların zindan dedikleri karanlık, böcekler ve fareler olan bir yere kapatılmıştı. Burada oldukça zarar görmüştü. Hademe ona bir daha olanları tekrarlamayacağını söylediğinde burnunun dikine gitmesi de vücut hasarlarına etkili olmuştu. Duvarlarda bir çok kan izleri oluşmuştu. On yaşına geldiğinde hiç arkadaşı yoktu. Herkes ondan korkmaktaydı. Rüzgarın dışarıda ıslık çaldığı bir gecede yetimhaneye bir kız getirilmişti. Korkak ve ürkekti. İki büklüm duruşundan dolayı sanki yalnızlığı küçük omuzlarına ağır gelmiş gibi gözükmekteydi. Siyah, uzun saçları onu olduğundan daha güçlü göstermekteydi. Fakat bu her halinden belli olan çaresizliği gizleyememekteydi. Savaş bu duruştaki masumiyete hayran kalmış ve onu koruyacağına dair kendine söz vermişti. Geldiği gün bir kaç kez adı ile seslenilmişti. Fakat kız "Arzu" ismini her duyduğunda yüz hatları gerilmekteydi. Savaş gerçekten zeki bir çocuktur ve ondaki bu rahatsızlığı hemen fark etmişti. Şimdiden aklında bir fikir oluşmuştu.
Haftalar sonra arkadaş olan Savaş ve Arzu ayrılmaz ikili haline gelmişti. Bu süre boyunca Savaş Arzu’ yu daha yakından tanımıştı. İlk merak ettiği şeylerden biri olan, ismini neden sevmediğine dair sorusunun cevabını almış, merakı gitmiş hatta buna bir çözüm yolu bile üretmişti. Arzu isminin ona her akşam içip içip eve gelen babasını hatırlattığını söylemişti. Hatta babası yüzünden evden kaçtığını ve kaybettiği annesini çok özlediğini de bir çırpıda söylemiş fakat gözyaşlarını tutamamıştı. Olanlardan sonra Savaş ona çoğunlukla "Nisan" ismi ile seslenmeye başlamıştı. İlk başlarda alışamamasalarda zaman her şeyi düzeltmişti. Savaş artık daha az zindana gitmekteydi. Kendisi için değil ama Nisan’ı üzmemek adına bazı şeylere göz yummaktaydı. Günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları kovalarken on sekiz yaşlarına gelmiştiler. Asıl zorlu günlerin yetimhaneden çıktıktan sonra başlayacağını ikisi de farkındaydılar.
Bir hafta önce yaşını dolduran Savaş daha erken yetimhaneden ayrılmıştı. Bir hafta barmenlik yapmış ve pansiyon parasını az çok karşılamaktaydı. Bir hafta sonra Nisan’ da ona katıldığında garsonluk işi bulmuştu. Restorana garson arandığını Savaş’a söylediğinde "Hanım evladı işler bana göre değil." cevabını almıştı. Bu konuşmanın ardından günler sonra barda kavga çıkmış ve Savaş’ta bu kavganın içinde yer almıştı. Kavgayı ayıran adam Savaş’ı sakinleştirmişti. Daha sonra koyu bir sohbetin içine dalmışlardır. Bu süreçte Savaş’ın hayat hikayesini öğrenen adam "Bizde sizler gibi yetimhanede büyüdük. Yani iki erkek kardeşim, iki kız kardeşim ve ben anlayacağın büyük bir aileyiz. Orada tanıştık hepimiz. Kazancımızı hepimiz topladık ve bir ev tuttuk kendimize. Birlikte yaşıyoruz. Bize katılmak isterseniz evimizde bolca yer var." demişti. Savaş duyduklarına inanamamış ve böyle bir teklif ne kadar cazip gelsede Nisan’a sorması gerektiğini söyleyerek adamın telefon numarasını almıştı. Konuştuklarında Nisan duyduklarına inanamamıştı. İlk başta Savaş’a kavga için kızmak istese de olanları duyunca kavgayı unutmuştu.
Günler sonra karara varan iki arkadaş teklifi kabul etmişti. Bazı maddi nedenlerde bunda büyük rol oynamaktaydı. Adama ulaşmaları ve eve yerleşmeleri uzun sürmemişti. Ev ortamı sıcak ve cana yakın olduğundan adapte olmak fazla zor olmamıştı. Her ne kadar Savaş geçmişlerini onlara anlatsada ev halkı geçmişlerini araştırmıştı. İlk dikkatlerini çeken ise Nisan’ın isminin Arzu olduğu fakat Savaş’ın ona Nisan demesi olmuştu. Uygun bir zamanda bunu sorduklarında ise Savaş Nisan’ın başından geçenleri anlatmış ve adını kendinin Nisan koyduğunu söylemiştir. "Neden Nisan ?" diye soran Doğukan, Savaş’tan çünkü geldiği ay Nisan’dı demesini beklemiyor olacaktı ki cevabı duyunca kahkahalara boğulmuştu. "Kasım’ da gelseydi Kasım ismini koyacaktın yani" diyerek düşüncesini belirtmesi üzerine kıkırdamalar artmıştı. Daha sonra ev halkı durulunca Savaş’ı tebrik edip onlarda buna saydı duymuştu. Artık giderek aradaki bağlar kopmaz hale gelmişti. Onlar dahada büyüyecek, hiç kopmayacak bir aile olmuştu. Her biri hiç unutmayacağı bir hayat dersi almıştı. "Yarın, tanışmadığımız bir yabancıdır aslında. Hayat bir dağ gibidir. Engelleri aşmayı bilene dağın arkasında nice süprizler vardır.
Alara Çetin
Bursa/04.05.2016