- 902 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
KIRK GÜVERCİN
Ön Bilgi: eksisozluk.com/kirklar-dagi--684953
Dilin kemiği yok da yüreğin kemiği var mı sanki! Biri ağzına geleni söyler patavatsızca, diğeri önüne geleni sever arsızca... Oysaki bir bebeğin anne sütünü sevmesi kadar sevmiştim seni ve bir o kadar da muhtaçtım sana. Bir insanın gerçek mabedi yüreğidir, sevgilim! Kirlettiğin mabedimde şimdi sala sesleri, ölmüş bir aşka.
Her aşk, daha çok sevenin ömründen çalardı. Ve her zaman bir taraf daha çok severdi. Her aşkın evveli güzeldir azizim, sen bana ahirini anlat aşkın? Biliyorsun, iki bacak arası mesafe kadar artık aşkın ömrü! Biliyorsun, Kırklar Dağı’nda affedilmeyen hata, bugün olağan vaka!
Katilsin Dicle ve adaletsiz. Ya aşkın kirliliğine hiç bulaşmayıp yolunda gidecektin ya da aşkı arındıracaktın tüm pisliklerden. Suyun haram ve kirli, On Gözlü Köprü’den ötesi! Bir çelme daha tak haydi aşka, delirsin yiğitler ne ala! Deliler Han’ında yer vardır var olmasına da, bilmem vicdanın el verir mi artık buna? Ey Dicle, aşkın yüzü suyu hürmetine hala sana olan bağlılığımız. Dün Adil’i adi gören, bugün kimi adil görecek; her şey, herkes bu kadar kirlenmişken?
Hani diyorum ayrılığın da kırkı çıksaydı, ölüm gibi; belki biraz daha az acırdı sol yanımız. Kırk güvercin dua etseydi, nazarında temiz sevgilere. Yüreğinde Allah(C.C.) aşkı taşıyanların mabedinde, sanır mısınız ki beddua çığlıkları yükselsin! Dün Suzan’a beddua edenler, bugün türküsüyle timsah gözyaşları dökmekte; kirlenmiş ruhlarını temizlercesine, aşkın geçirdiği evrimden kendilerine pay çıkarmayarak, Suzan’ın hatasını milat sayıp aynalara bile aynı hatayı defalarca kendilerinin yaptığını itiraf edemeyerek... Kırk güvercin diyorum azizim, kırk güvercin! Ulu Camii kapısında, dualarımız bir buğday tanesi kadar fayda etmedi diyerek ağlamakta. Gazi Köşkü’nde şuh kahkahalar, sur diplerinde ergen oynaşmaları, Sülüklü Han’da yosmaların cilveleri... Kırk güvercin diyorum azizim, kırk güvercin! Bugün günlerden perşembe, ateşini yakalım mabedimizin, bırak yandığı kadar yansın mabedimiz. Suyun temizleyemediğini belki ateş temizler.
Bedenini satana fahişe dedik güzel de, ruhunu satana lügatte bir sözcük bulamadık azizim! Mem ile Zin’i ölümsüz, örnek aşk diye gözümüze sokarcasına yüceleştirenler, Adil’le Suzan’ı neden yerin dibine koyar zannedersin. Kolay mıdır, yüreğindeki maskeyi çıkarıp, hatalarıyla yüzleşebilmesi insanın dersin. Suzan’ın cezasını makul görenler, kendi hatalarının cezasına neyi müstahak görecekler acep? Oysaki aşkla yapılan her şey güzeldir diyen bir şair vardı, imgesinde imgesizliğin! Acaba aşkla yemek yapmayı mı kast etmişti! Boşver be azizim, bunlar derin mevzular, aşar bizi!
Kulak vermeliydim türküye, buralardan yar sevip verem olacağımı bilmeliydim. Şimdi kanayan avuçlarımda Dicle’nin kirli suları, gögümde katar katar göç eden güvercinler, kulaklarımda gerçek aşka davet eden ezan sesleri... Hevsel bahçeleri yapraklarını döksün başımdan. Surlardan ezan sesleri yükselsin, ruhu ölmüşlere. Ulu Camii’de yıksansın bedenim. Beni Kırklar Dağı’na gömün. Varsın Hasan paşa hanında çayımı yudumlamayayım. On gözlü köprüde hüngür hüngür ağlamayayım Suzan’a, Adil’e ve adice yaşanmış tüm aşklara. Ahiri olan aşka aşk denilmezmiş, bizim buralarda böyle bilinir azizim?
Müzik: www.youtube.com/watch?v=bznH1OYyZI0
YORUMLAR
Dilin kemiği yok da yüreğin kemiği var mı sanki! Biri ağzına geleni söyler patavatsızca
Diğeri önüne geleni sever arsizca
Merhaba
okunasi aşka dair
Ahh...
Saygıyla
düşvegül munise tarafından 7/10/2016 12:36:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
düşvegül munise tarafından 7/10/2016 12:42:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
emir___can
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Selam ile...
Merhaba emir –can bey
Çok güzle yazmışsınız tebrik ederim sayfanın alt ve üst kısmındaki linklerle de tarihi konuya yabancı olan arkadaşlara yardımcı olmuşsunuz.
Bende bu güzel yazınıza atıfta bulunarak bir şeyler karaladım umarım hoşnut kalırsınız.
Başarılı çalışmalarınızın devamını dilerim.
Azizim
Ne istersin diclemizden suyundan
Suzanından Adilinden dağından
Derdin aşk ise git iste Mevladan
Doldur mabedini taşarcasına.
Aşkımı ararsın bu diyarlarda
Bak seyret duvarında surlarda
Yazılıdır Ayetler kara taşlarında
Doldur mabedini taşarcasına.
Bulamazsın aşkı ne Suzi de ne Adilde
Ne Botanda ne de Mem u Zinde
Saklıdır en temizi en safı bedeninde
Doldur mabedini taşarcasına.
Selçuk KORKMAZ 04/05/2016 SAAT 11/24
selçuk korkmaz tarafından 5/4/2016 12:05:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
emir___can
Çok teşekkür ederim Selçuk Bey.
Saygılarımla...
yahu nedir bu aşkın senin elinden çektiği...? "Ne diyarbekir anladı beni yar ne de sen,oysa ne çok sevmiştim ikinizide birden" demiş başka bir güzel insanda... Güzeldi...
emir___can
Bir zamanlar ben aşktan çekiyordum, şimdi bırak da biraz da o benden çeksin. Teşekkürler..
Kader denilen yaşamda aşk her daim yara almıştır...Var mıdır gerçek sevenlerin kavuştuğu bir birliktelik;yok...Neden niçin niye demenin de bir faydası yok; çünkü ,kaderin önüne geçilemiyor...
Mim ve Zin'in aşkı ile Suzan ve Adil aşkındaki netice de bir tecelliden öteye gitmiyor... ; Destansı aşkların gölgesinde gezindik kaleminizde.
Gözyaşı dökmeyen,gözyaşında boğulmayan aşık yoktur ve ahirete kadar muhakak bir bedosu olacaktır..
Destanlaşan aşkın içinde sorgular ve sorgularınızdaki kırk güvercin hatrına olan dokunuşlarınız edebiyat adına çok hoştu ..İmgeleriniz sardı yüreğimizi...Bizden Kırklar dağına selam ; kalemin daim olsun emircan kardeşim selam ve muhabbetle
Gül ESEN tarafından 5/3/2016 9:27:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
emir___can
Hiçbir yazı, kaleminden bağımsız değildir. Ben en çok kendimi sorguluyorum aslında.
Teşekkür ederim abla... Sevgi ve saygılarımla...