- 349 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dünlerin Hesapları Acılarla Vururdu Yarınları…
Artık yarınlar yoktu yaşamımda…
Kirli paslı bir geçmiş örtmüştü peşi sıra gelen yaşamımı…
Hep gölgeler, hep karanlıklar sarmıştı yarınlar dediğim günleri…
Geçmişimin hangi karesinden vazgeçip geleceğime bir sütunluk ışık açabileyim…
Kör bir dövüş bu yarınlara dünden kalan… Bir tekinden vazgeçememe hakkım olmayan bolluk çileleri bunlar… Bir hak araması değil bu yarınlar için…
Dünlerin hesapları yarınları acılarla vururdu…
Alışılmışlığın bir peşin bir peşin ödentisiydi çilede yarınlara arsız istekler bıraktıran bir ben yalnızın…
Kalabalıklardan kurtulma hırsıydı belki de yanılgılara hesap verdiren…
İnanmışlığın zavallılık gibi acı sonuydu yalnızlaşma… Her şey sevginin esaretindeydi bu günkü kırbaçlanmalara sebep…
Bir tek duruş vardı yaşamımda, belki de hüsrana sokan… Diğerleri gibi sevgide kaypaklık taşlanmayla cezalandırılmalıydı iç dünyada…
Hayat dik duran insanların çileleriyle doludur…
Ve
çileli insanlar durmadan ağlarlardı…
adalet hep geri dönerdi, haksızlıkların ileri gidişinde
ve
ben
sevmenin kurbanı olurken ayaklarımdaki gürz, bukağı ile bağlıydı ayak bileklerimin üstüne…
Sevmek çoğu zaman nefret etmekten zordu…
Ve bedeli nefretten çok ağır ödenirdi…
Keşke sevmeseydim deme hakkım olmadığı gibi, bu kadar çile karşısında da iyi ki sevmişim deme acısını da yaşarım…
Sevgi göğsüme demir güllelerle çarpıyor artık…
Ve
içim ezilerek acıyor artık…
Keşke keşke demek de artık acılarımı da kesmezdi… Sadece belki de pişmanlık canavarı doğuyor içimden… Seni hiç görmeseydim, seni hiç tanımasaydım, seninle hiç güzel günler yaşamasaydım…
Seninle hiç acıları, sıkıntıları paylaşmasaydım… Seninle hiç gülmeseydim, demem bundan böyle beni güldürecek mi, bundan böyle sıkıntılarım, acılarım bitecek mi?
Boş ver bu hayat hep hay haylarla, geçecek değildi ya…
Bak bir yerlere yağmur yağıyor…
Bir yerlerde yangınlar çıkıyor…
Bir yerlerde güneş ışıkları yok…
Bir yerlerde yangın söndürecek su yok…
Ya bende, ne gülme var, ne de ağlama, sadece bir ezik iç sıkıntısı var ki kişiden uzak olsun…
Şimdi kısık ışıklı bir elektrik ampulünün ardındaki zarflardan çıkardığım yazılarını okurken, sanki içime bir şeyler saplanıyor…
“Bu yazdıklarımda sen yoksun, kendini arama, beni de arama, bunlar gelecekte ikimizin de çekeceği acıların tarifleridir… Belki sen veya ben, belki bu yaşantıları unutacağız, belki de bir duvar dibinde dizüstü çöküp, uzak uzak köşelere bakacağız, belki de birbirimize sevmeleri, sevgimizi tarif edeceğiz, gün gelip kızacağız, gün gelip sinirlenip, bu yazdıklarımızı avucumuzun içinde buruşturup, hınçla atağız veya bir cümleye takılıp, gülümseyeceğiz… Belki de bu son gülümsememiz olacak…
Belki de vapurun düdük sesinin kalın boğucu sesiyle irkileceğiz… Belki de postacıdan veya Pc den bir alıntı mektup çarpacak gözümüze, elimize… İşte belki içimiz kalkacak kusmalarımıza uzanan yürek öğrüntüleri çıkacak gırtlağımızdan, ama yine de var gücümüzle kızamayacağız birbirimize…
Belki birisi çarpacak göğsümüze, yeni yeni nefeslerin peşinden koşacağız, ama o kendi nefesimizi bir birimize üflediğimizi hiç unutmayacağız…
İşte o yangın yine yanmaya başlayacak içimizde… İşte o zaman yine başlayacak birbirimizden korkmalarımız…
Unut beni, beni unut, diyeceğim sana ama seni unutmak istediğimi de diyeceğim…
Biliyorum belki bu sefer her zamandan da fazla kızacaksın…
Bir de bana sorsan ikisini de aynı anda söyleyip çıldırmak istiyorum…
Bir anda incecik buğulu bir sesi hatırladım…
Sanki yalvarırcasına…
Sanki öksürürcesine…
Sanki emir verircesine bir ses dolandı kulaklarından…
“Sev beni, herkesten her şeyden öncelikli ve de çok sev…
Seni sevdiğimi hiç unutma, hem de çok sevdiğimi, unutma, bütün kuralları boş ver, bütün kural dışılıkları yok say, beni hep sev…” diyen sesi hatırladım hayal meyal…
Ve
Hayat eskiye dahil hiçbir borcum yok sana hiçbir hesabım yok, istersen de artık beni yok say…
Bir bilmece bu bütün kareleri boş… Sanki her kareye irinle kan damlıyor sıkıntı dedikleri ile…
Bir ben, bir sen, belki de hepimiz bu hayatın penceresinden bakarız geleceğe…
Kuralsız istekler basar geceleri yalnız yüreğimize, bazen bedenimizden terler boşanır, irkiliriz, kızarız hayatın bu kısmına, ama her mevsim içimizi titreterek baktığımız bu şehir yalnızlığımızda yanımızda…
Bir ben, bir sen, belki de hepimiz bu hayatın penceresinden bakarız geleceğimize ıssızca…
Kuralsız istekler basar geceleri yalnız yüreğimize…
Bazen gözlerimizi korkudan kısarak bedenimizden yırtılırcasına terler boşanır, irkiliriz, kızarız hayatın bu kısmına, ama her mevsim içimizi titreterek baktığımız bu şehir olur yalnızlığımızda…
Mustafa Yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.