Recm ! (şiir ve nesir)
Yazıdan ötürü değil mi ki, her şiir nefs-i kelam , her nesir zaaf-ı telif kusurudur biraz. Şiir ve nesir’in ibadeti ,günün beş vakti değil; günün ve gecenin her an’ında ,insanın dünyasındadır.. . İnsanlar: kadınlar ve erkekler /Y azılar :şiirler ve nesirler ; kendi doğrularını ve yanlışlarını yanlarında taşı’lar ….
‘’İnancın kör mutluluğu, lanetli yağmuru şiddetin ,etime susayan şehvetin sevincini bölüşüyor insanlar. ‘’
Dünyanın içinden insanı çekip alan, vehim sözler kadar veciz sözler de bulaşıcı hastalık taşır. Bu düşünceler , kimi, ne derece hasta eder ;bunun illaki muhakemesini yapmak, zamanın ilerisinde yaşayanların görevi haline gelir. Adına şair dersiniz, yazar dersiniz ya da adını düşünür diye tarif edersiniz, bunun hiçbir önemi yok şimdilik. Merhamet duygusunu içinde barındıran ne kadar yazar-çizer varsa, varlıklarını o duygu etrafında tüketir. Merhamet, sanatın, sanat eserinin, masum yüzünü asil bir düşünceye, görüntüye çeviremez. Hakikat burada eserin yaşadığı dönemle ,sınırlı kalmasına neden olur ki, evrensellik orada ölür.
Ölülerin omuzlarında yükselen bir dünyada yaşıyoruz. Ve o ölüler ki, yazdıkları her şeyin ardında koca bir anlam bırakarak göçer. Ardından gelen ne kadar yazar-çizer varsa ; yazdıkları bütün her şeyi onların eserlerine yazar ve kendilerine bu sayede yol çizer.
Recm !
Fiyakalı bir ölümün ardından, şiir masum bir dile dönüşür; nesir ,merhamet dilenirken yazarından, kelimeleri cümle cümle recm ile susturmaya çalışıyorum. Öyle ki ellerim avuçlarım taşları sıkmaktan kan revan içindeydi. Sonra Onun Hikayesine Şahit oldum !
Dedi ki:
‘’İnancın kör mutluluğu, lanetli yağmuru şiddetin ,etime susayan şehvetin sevincini bölüşüyor adamlar
Taşlayın onu taşlayın onu !
Bilinç ve linç :diri diri gömülen gövdem; kalbim ,göğüslerim…Şiirin ve nesir’in isyanı, meleklerin yenilgisi, dilsizliği duaların… İyi ki insan değilim, diyor taştaki kertenkele, topraktaki solucan…Gözlerim ne güzel bakardı,okşardı saçlarımı annem,açılır kapanırdı dudaklarım…Kanatıyor çöl kırpikleri tenimi, çiyanlar akıyor ağzımdan içeri.
Taşlayın onu taşlayın onu !
Giyotinden keskin,gayya kuyusundan derin…Ne filistin askısı, ne falaka cezası…Vahşet azgın dalga,merhamet sütliman,kaktüslerin tüylenen kokusuyla çırpınıyorum şimdi. Kaynatıyor kumu güneş,kırılıyor kemiklerim. Yer yarılsa da girsem ! Gök kapatsa üzerimi ! Katilim kim ? Kim yargılayan ?Örümcekler, akrepler ,gece kedileri ‘’
Taşlayın onu taşlayın onu !
Dünya ki, onu yaşayan ve yorumlayan insanların yazılarında ; onu hayalleriyle bam başka şekle sokanların eserlerinde, onları mutlaka bir recm duygusu karşılayacaktır. Bu çağ an’ be an’ her eserin yanı başındadır.
ve
Taşlayın onu taşlayın onu !
Berşah- Nurhan Doğrul
YORUMLAR
Giriş cümlesi, (her şiir kelamın nefsi, her düzyazı cümle bozukluğundan doğan kusur kusurudur biraz) şeklinde kurulunca bocaladım biraz. “Nefs-i kelam”, doğru Osmanlıca ile “Kelam-ı nefs” olarak yazılmış olsaydı daha az bocalar mıydım? Ya da cümlenin ikinci kısmında hem “zaaf” hem “kusur” bir arada kullanılıp bugünkü ifade ile “noksanlık” sözcüğünün tekrarı yapılmasaydı cümle daha mı doğru yazılmış olurdu acaba? Yazılarda Osmanlıca ifadelere yer vermek o yazıya zenginlik katıyor mu? Yoksa güzel Türkçemize saygılı olmak ve yazımızın anlaşılır olmasını sağlamak için o tip ifadelerden uzak durmak mı gerekiyor? Sorgulanmalı…
İkinci cümlede şiirin ve düzyazının hayatımızdaki önemi çarpıcı bir örneklemeyle verilmiş. Sanırım bu örneklemenin günümüzün beş vaktinde uygulanan namazla mukayese edilerek yapılması ‘dini duyarlığı’ olan kimi dostlarımızı rahatsız edecektir. Oysa burada düşünülmesi gereken doğru, şiir ve düzyazı yazmak / okumak gerçekten de bizler için gecemizi gündüzümüzü zapt etmiş bir dünyadır, yani yazmak ve okumak uzun, meşakkatli bir uğraşıdır. Buna karşın NAMAZ bir sigara içimine ayırdığımız zamandan da kısa bir zaman ayırarak yerine getirebileceğimiz bir uygulamadır. Yazmak ve okumak için ondan feragat etmek değil, gerekli kısacık zamanı ayırıp onu yaşamak gerekir. Her şey doğrularıyla ve yanlışlarıyla vardır. “Körü körüne inanç şiddetin lanetli yağmuru gibi etime susayan şehvetin sevincini bölüşüyor.”
Vehim (kuruntu), veciz (kısa ve etkili) sözlerin insanı dünyanın içinden çekip alan etkisini yorumlamak … Ve evrenselliği öldüren merhamet… Ölenlerin geride bıraktıklarıyla yaşamak…Ölümü anlatan şiirin masumiyeti ve düzyazıda kelimeleri cümlelerle recm etmek (taşlayarak öldürmek) Acaba kelimelerle cümleleri yaratmasak daha mı anlamlı kalırlar?
Bilinç ve linç :diri diri gömülen gövdem; kalbim ,göğüslerim…Şiirin ve nesir’in isyanı, meleklerin yenilgisi, dilsizliği duaların… İyi ki insan değilim, diyor taştaki kertenkele, topraktaki solucan…Gözlerim ne güzel bakardı,okşardı saçlarımı annem,açılır kapanırdı dudaklarım…Kanatıyor çöl kırpikleri tenimi, çiyanlar akıyor ağzımdan içeri.
Taşlayın onu taşlayın onu !
Giyotinden keskin,gayya kuyusundan derin…Ne filistin askısı, ne falaka cezası…Vahşet azgın dalga,merhamet sütliman,kaktüslerin tüylenen kokusuyla çırpınıyorum şimdi. Kaynatıyor kumu güneş,kırılıyor kemiklerim. Yer yarılsa da girsem ! Gök kapatsa üzerimi ! Katilim kim ? Kim yargılayan ?Örümcekler, akrepler ,gece kedileri ‘’
Taşlayın onu taşlayın onu !
Dünya ki, onu yaşayan ve yorumlayan insanların yazılarında ; onu hayalleriyle bam başka şekle sokanların eserlerinde, onları mutlaka bir recm duygusu karşılayacaktır. Bu çağ an’ be an’ her eserin yanı başındadır.
Taşlayın onu taşlayın onu !
Harika bir final. Tebrikler…Tebrikler… Tebrikler…
dünyanın düzenini kuran kim veya kimler adıa ne diyelim mi veya kimler ne ad koyabilirler
olmazsa gavur diyelim bakalım ne yapmışlar, sınırsız sussuzluk mu yoksa sonsuz sınırsızlık mı olsun adı gavur ya .
peygamberimiz S.a.S. SON HUTBESİNDE müminlere kadınları ve çocukları anlatıyor ve emanet ediyor insanlıga anaya babaya kocaya kardeşe olsun her kes aglıyor ya sormak lazım o insanlara ama soramıyorsunuz ya, sadece onlar müslüman.
kuran da okuyoruz ALLAH hep kuluna hayırlar veriyor en günahkar olanlara dahi,
olsun müslümanız ya, eee kim koydu bu kanunları denilenleri varmı kökü kökeni yok peki kimin uydurması, sakın ha günah neden ki müslüman ya....
peki kim kimi recm edecek anayı babamı bacıyı kardeş mi kocamı olsun her kes neden eee seyir lazım ya adam seyredecek eve gidecek 9 yaşında kızı alacak koynuna diğer odada 1o yaşlarında torunu duyack çığlıklarını o sabinin olsun karısı ya.
hangi deyyus çıkardı bu kanunu neden recm etmez kendi ana bacısını karışmayın onlar bilir her şeyi bak anasının bacagından bile tahrik oluyor adam,
sus sen bilmezsin islamı bunlar bilir kızını kucaklarsan nefsin kabarırı nrmaldır eee bu recm edilirmi evet çünkü kızının duygusu uyanırsa ever ya babanın hayır olmaz neden eee onlardan iiyimi bileceksin sen.
hangi rediften hangi mısradan bahsdiyorsun sen BİR KEREDEN BİR ŞEY OLMAZ işte bunlardır şiir ve redif
olsun biz yine recm edelim insanlığı akşama hazırlık var hazılanalım.
saygılarımla.
beren yılmaz
fakat evet ne yaz ki Recm' olmalıydı onlar.. ki Nefsine hakim olmalıydı deyuslar..
Saygılar..