- 311 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ön İttifaklı Anlamanın Köleci Anlama İle Kırılması 5
Totem, totemi grubuna sesleniyordu. Grubu da tekti. Totem de grubu içinde tekti. Doğada sağlama az sayıdaki kişilerden oluşan grubunun tekil süreçleriyle mutlaktı. Totem, totem grup sahipliği oluşuyla çoğul ortaklıktı.
İlah, totem grupların totem meslekleri nedenle sentezi olmasının farklı gruplarıyla çoklu yapılıydı. İlahların ortak kurul kararı, ittifakına ayrımsız hitap ederdi. Gruplarını ve ittifaklarını, gruba ittifaka dek benlikle"; "grubuna ve ittifakına sahiplikti.
Grup temsilcili oluşla yönetim oligarşikti. İlahtan ilaha geçişle monarşik bir grup soy şeceresi gibi yansıyordu. Unutmayın ki ön ittifakın oligarşik monarşi yapısı mülkiyetçi sistemin elinde olmamakla mülkiyetçi oligarşik monarşi gibi yansımıyordu. Ön ittifakın bu türden oligarşik monarşili yönetimle sentezli olan yapısı, totemi manayı kesintiye uğratmakla kesikli sürekli yapmıştı.
Köleci dönem sentezi bir yapı olmakla beraber, kendisinin çoklu sentezle olan oligarşisini görmezden geldi. Böylece ön ittifakları kesintiye uğratmakla, tarihsel akışla kesikli sürekli oldu. Mülkiyeti yeğler oligarşi üzerine MUTLAK bir sesleniş yaptı. Bu mutlaktı olan seslenme, farkında olunsa da olunmasa da oligarşiyi içeriyordu.
Mutlağın içerdiği oligarşi ilerde zamanın zeminin şartlarına uygun köleci imanın, mezhep, tarikat ve tasavvuf yollarını oluşuşla; ışığın tayfı gibi kendi oligarşin salınımlarını büyütecektiler. Totemi ön ittifaklı ilahi mana; kişileşmiş, mal mülk ve rızk sahibi oluşla malı mülkü rızkı dilediğine dilediği gibi vermekle özel mülkiyet ilişkili bir süreci başlattı. Sistemin başlatıcısı sistem dışı görülmeye başlanışla; ortaklığı yadsır olan “mülkiyetçi, oligarşik, monarşik, teokratik bir yönetim” anlayışıydı. Mülkiyet sahipliği baştaydı. Mülkiyet totem ve ilah olmuştu. Bu bir anlamda ilk sözün ve mananın bittiği yerdi.
Özel mülkiyetçi ilişki totem meslekleriyle ve üreten ilişkisini sözde görmezde geldi. Bu tutum üreten ilişkili nitelikli emekle ya da üreten ilişkili nitelikli hünerin değerini sıfıra indirdi. Mal mülk sahibi oluşu, her şey yaptılar. Üretim ilişkisinden sonra paylaşılacak olan tüm belirme ve belirlenme mülk sahibi oluşun saklı tasarrufu içinde tutulup; en başa kondu.
Köleci üretimle en başta ve ilkte olan mülk sahipliği ilişkisini esas alan adaletli oluştu. Köleci sistemin Mamon’u bu nedenle mülk sahibiydi. Ve mamon mülk sahibi oluşla adaletin de sahibi olup adaletliydi. Ve mamon adalet sahibiydi. Mülkünü dilediğine verip dilediğine de vermemekle adaleti dağıtmıştı. Kendisi de adaletli olmasını tecelli etmişti.
Totemi üreten ilişkiler üzerine üretim yapıyorsunuz, paylaşımı da buna göre olacakken, mal mülk sahipliği olan Mamon’du mana anlayışına göre paylaşım mülke göreydi. Üretilende mülkün hakkıydı. Ancak mülk sahibi acır, merhamete gelir, lütfederse size de çalışmanız karşılığında bir geçimlik verirdi.
Tam bir çarpıtma ve sürecin akış sırasını keyfe keder değiştirip kurgulamaktı. Süreç her hali karda üreten ilişki sömürüsünü, köleci inşa ekseninde yapılaşmaktı. Mülkü işleyecek, mülkten yoksun işçiler olmasa totem dönemdeki ve öncesindeki gibi mülkte olmayacaktı. Mülkün sahibi Mamon da olmayacaktı. Gelişmiş bir üreten ilişki üzerine, keyfi oluşun mal, mülk, rızk dağıtımını inşa eden köleci mana anlayışı olmuştu.
Gelişmiş bir üreten ilişki ortaya konmazdan önce, ne mülkün üreten ilişki olmaya değer bir mülk olma anlamı vardı. Ne emek gücü oluşla üretilen emek değerlerinin ve bu emek yoluyla üretilmekle yenilen içilenlerin, giderekten de doğaya doğru genişletilen bir anlamla; rızk olduğunu söyleyen bir tanımlama vardı.
Üreten ilişkilerle emek gücünün üzeri kimine mal mülk verip, kimini de maldan mülkten yoksun kılar olmalı ön kabulcü anlayışların; sömürüye ve muhtaçlığa zemin oluşla hazırlaması bu keyfi dağıtımlı algının öznel gerekçesi yapılmıştı. Totem dönemden beri temel devinme kaynağı; ön ittifaklardan beri de üreten ilişkiler oluşla ref edilen temel devinmenin ismi köleci dönemle söylenmemekle tanımsız bir boşluk devinmesine ve içi mülk sahipliği müktesebatına dönüşmüştü. Boşluk devinmesinin içi keyfi oluşla takdir eden anlayışlarla doldurulmuştu.
Böylece, ilk süreci topluma dönüştüren temel boşluk devinmesini oluşan ana bağıntılarsan oluşun üzeri örtülmüştü. Ana çekirdeğin üzerini örten şal, sahte bir ana nedence hüviyetin kişiliğine bürünür olmuştu. Toplumun ana neden seli, bu sahte şal olan hüviyeti takdirine atfedilmişti. Üreten ilişki ancak zorlukla fark edilen dip dalgası oluşla ortamı süreçliyordu.
Köleci düzenin ikamesi ile köleci yapıya isyan eden ilahi gruplar, geçmişlerinin bellek aktarımı içinde oluşları kadarla geçmişlerini ve tarihseli oluşlarını hafızalarında canlandırıyordular. Bu anı sal döneme algı sal oluşla rücu ediyordu. Ön ittifakı dönemi ve ön ittifakı dönemin değer yargısını, ön ittifakı hiç yaşamamış, görmemiş ama anlatılanlarla ön ittifakı, ön ittifak imanı içinde tanıyan, isyancı kuşaklar vardı.
Ön ittifakı tanıyanlardan intikal eden sentezci mücadele içindeki anılardan giderek şimdiki isyancıların ön karakterleri doğmuştu. Ön ittifakı tanımamış olmaları ve ön ittifakı öznel tasavvur edişleriyle; ön ittifakın tüm değer yargıları bu isyancılarda gaibe inanmaya dönüşmüştü. Bu gizemci anlayış, adeta ön ittifakın tasavvurlarıyla gaibe imandı.
Ön ittifakın ahitsen imanı; ön ittifakın ilah kavramı etki gücü bakımında hemen hemen köleci sistemin mana kavramına denkti. Ama ilah kavramı köleci mana anlayışına zıt bir anlamla yansıyordu. Ön ittifak içinin canlı kanlı totem grup temsilciliği ilahi sözleşmesi köleci akitte gaibe imanın sözleşmesi olmuştu.
Köleci dönemin manası, kişi ihtiraslı tutumlarla; gaibi mana anlamasına dönüşmesiydi. Mana giderek tanrı denilişle inşa olacak, kervan yolda düzülecekti. Bu iki zıtlıktan henüz teşhisi yapılmayan ve adı konmayan bir güç tasavvurunun mana anlaması yansımaya başlamıştı. Bu yansıma bambaşka bir mana anlamasının, uç vermesiydi.
İki farklı mana algısının düşünce kırılması içinde kutsal bir gücün varlığı (deisti) bir sezgi ortaya koydu. Bu deisti mana genelin hissettiği bir durum olmamakla, herkesçe kavranıp dile getirilmesi zor bir durumdu. Yine de efendiler bunu kendi sınıfsal yararı için Mamon oluş içinde tarif ettiler.
Mamon; kötülüklerin, aklı kullanmamanın eşitsiz oluşun kaynağıydı. Deist anlayış asla Mamon olmaz oluşla inşa oluyordu. Mamon’u vaaz edenler gibi Mamon’cu imanın yayıcı (misyoner) vaazılar yoktu. Deisti akla, ahlak ve giderek bilime uygun tanrı dışında bir kutsal tanımamaydı. İşte din aslında bu iki yapının içinde oluşun köleci teolojisi ile felsefi anlamanın içinde gelişecekti. Ama tanrı dışında kutsal tanımamayı anlayamamakla, ezilen sınıfla; Mamon karşısına yoksulluğun tanrısını dikmişlerdi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.