- 861 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
RIHTIMDAKİ ESMER ÇIĞLIK (2)
Cinayet zanlısı Bekir ve suç ortağı kardeşi Nazif Borak’ın rıhtımdaki terk edilmiş virane depoda olduklarının tespiti sonrasında Celal başkomiser kendi ekibine bir an evvel toparlanıp çıkmaları için talimat vermişti.
Asayiş şubeye bağlı üç araçlık ekiple konvoy halinde yola çıkıp rıhtımdaki virane depoya varmak üzere hareket ettiler.
Narkotik şube, cinayet masası ve olay yeri inceleme ekipleri evdeki çalışmalarına devam ettikleri için onlar Cansel Denizel ’in öldürüldüğü cinayet mahallinde kaldılar.
O bölgede görev yapan asayiş şubenin diğer polisleri de, deponun etrafını çevirip, silahları ellerinde mevzilenip özel harekât polisleri ile Celal başkomiserin gelmesini bekliyorlardı.
Polis araçlarının farlarının aydınlattığı sahil yoluna çıktıklarında, kıvrılarak giden yol boyunca bir yanlarında ay ışığının denizde yarattığı yakaomoz pırıltısı, diğer yanlarında yamaçların makilik bitki örtüsüne sahip küçük tepelerin oluşturduğu tenha yolda devam ediyorlardı. Çeşitli ebatta balıkçı tekneleri ile birkaçta lüks yatın demirlediği rıhtımın önünden geçerken, arka koltukta oturan Celal başkomiser lüks yatlara ilgiyle bakıyordu. Onun dikkatle baktığını fark eden ön koltukta oturan komiser İhsan söze girdi.
-Başkomserim yatlar çok güzel değil mi? Emekli olunca bunlardan bir tane almak vardı ya! ama bizler için hayal tabi kim bilir kaç paradır. Celal başkomiserim? Komiserim? daldınız?!’’
-Ha! evet dalmışım bir şey dikkatimi çekti de ona bakıyordum.
Birkaç dakika sonra küçük bir tepenin düzlüğündeki depoya yaklaştıklarında, depoyu kuşatan ekibin başında olan komiser yardımcısı Aynur,kıvrımlı yoldan gelen araçların yolu aydınlatan tepe lambalarını gördüğünde yanındaki memura Celal başkomserim ve ekibi geliyor dedi. Kısa sürede olay yerine ulaşan ve aracından inen sivil giyimli Celal baş komiserin yanına gelip olay yerindeki son durumla ilgili bilgi verdi.
-Efendim, talimat verdiğiniz gibi depoyu kuşattık özel harekat ekibinden arkadaşlarda yola çıkmışlar birazdan burada olurlar.
-Adamlar hala içeride mi? Teslim olmaları için anons yaptınız mı?
- Biz geldiğimizde deponun ışıkları yanıyordu deponun camları yüksek olduğu için içeriyi göremedik Bekir Borak’a ait olduğunu sandığımız araçta deponun önünde duruyordu muhtemelen içerideler ancak anons yapmadık sizi bekledik.
- Pekâlâ, megafonu verin.
Celal başkomiser megafonla içeridekilere etraflarının sarıldığını kaçacak yerlerinin olmadığını teslim olmaları gerektiğinin anonsunu birkaç kez tekrarladı. İçeriden hiçbir ses gelmiyordu.
Yenide komiser yardımcısı Aynur’a hitaben,soru sormaya devam etti.
-Deponun sahibi kimmiş öğrenebildiniz mi?
-Evet, başkomiserim merkezden edindiğimiz bilgiye göre, gelirken önünden geçtiğiniz rıhtımdaki, balıkçı teknelerinin ağlarını bu depoda tamir eden kendisi de eski bir balıkçı olan yaşlı bir adama aitmiş.
-Adamı buldunuz mu?
-Maalesef geçen yıl ölmüş ölmeden bir yıl öncede Tarık Savaş isminde birine satmış şahsın kendisine henüz ulaşamadık.
-Belli, depo tadilattan geçmiş ve viraneliğinden eser kalmamış. Büyük ihtimalle depoyu satın alan kişi de peşinde olduğumuz ve şuan içeride olan Bekir Borak’dı. Anlaşılan gözden uzak bu depoyu ağlarına düşürdükleri kadınları, sadistçe öldürdükleri yer olarak kullanıyorlardı.
Komiser yardımcısı ile kendi aralarında konuşurken bir ara Celal başkomiserin ekibindeki İhsan komiser yanlarına gelerek telefon sinyallerinin halen aynı noktadan geldiğinin bilgisini verdi. Bunun üzerine başkomiser bir kez daha teslim olun anonsunu yaptı. İçeriden gelecek her hangi bir tepki beklenirken yedi kişilik ekipten oluşan tam donanımlı özel harekat polisleri de emniyete ait, sivil bir minibüs ile olay yerine geldiler.Kısa bir keşif çalışmasından sonra oda şeklinde bir kaç bölümden oluşan deponun, arka penceresinden ve kapısından içeri girip şahısları etkisiz hale getireceklerdi.
Celal başkomiser bu tür operasyonlar için eğitilmiş özel harekatçıların başında olan başkomisere şahısların ellerinde bir kadının da olabileceğini bu nedenle de kadının sağ olarak kurtarılması için çok dikkatli olmaları gerektiğini söyledi.
Gereken hassasiyeti göstereceklerini söyleyen timin başındaki başkomisere başarılar dileyerek operasyonun bundan sonraki sürecini özel harekat polislerine devretmişti.
Özel harekat polislerinden biri deponun arka cephesindeki pencereden içeriye sızıp diğerlerinin de girebilmeleri için, içeriden kapıyı açıp timin içeri girmesini sağlamıştı. Artık özel harekatçıların tamamı deponun içerisindeydi.
Dışarı da bekleyen polislerde olası çatışma nedeniyle elleri tetikte beklemekteydiler. Kısa bir bekleyişin ardından deponun ön cephesindeki kapı içeriden açıldı.Dışarı çıkan özel harekat polislerinden biri içerinin temiz olduğunu yani içeride kimsenin olmadığını dışarıda mevzilenip bekleyen asayiş şubenin polislerine bildirdi.
Celal başkomiser ve beraberindeki bir kaç polis de ön kapıdan depoya girdiğinde içeride Bekir ve Nazif Borak kardeşlere ait iki adet cep telefonu ve orta yerde duran bir sandalye ve sandalyenin yakınında yerde duran birkaç metrelik ip bulmuşlardı. Komiser yardımcısı Aynur söze girdi.
-Lanet olsun Sanırım bizim geldiğimizi görüp ikinci bir araçla kaçmışlar.
-Evet öyle gözüküyor ama uzaklaştıkları araç sanırım kapının önünde değildi. muhtemelen arka kapıdan çıkıp bir süre arazide yürüyerek uzaklaşmışlar. Cep telefonlarını burada bıraktıklarına göre frekanslarından onları bulduğumuzu anlamışlar bunlar ihtimal tabi ancak kesin olan bir şey var ki, bu sandalyede elleri bağlı bir kadını vardı ve onuda yanlarında götürmüşler olası bir durum da rehine olarak kullanacaklar.
Celal başkomiser sözünü bitirdiğinde harekat ekibinin amiri başkomiser söze girdi.
-Sanırım bizim burada bir işimiz kalmadı, merkeze dönmek üzere hareket edeceğiz.
-Çok teşekkür ederim başkomserim sağ olun ayaklarınıza sağlık, bizde birazdan buradan ayrılacağız.
-Sizde sağ olun başkomserim.
Asayiş şube polislerinden, dört kişilik ekibi her ihtimale karşı olay yerinde bırakan, Celal başkomiser kafası cevabını bulamadığı soru işaretleriyle doluydu. Özel harekat polislerinin ardında asayiş şube ekipleri de birbiri ardına deponun önünden hareket etmişlerdi.
Ekipler geldikleri güzergahtan geriye döndüklerinde artık gün ağarmak üzereydi.
Rıhtımın önünden geçerken Celal başkomiser yine rıhtımdaki tekneye bakıyordu bir anda aracı kullanan polis memurundan durmasın istedi.Sonrada ön koltukta oturan komiser İhsan’a telsizden özel harekatçılar da dahil konvoydaki tüm araçlarının geri dönüp rıhtıma gelmelerinin anonsunu yapmasını istedi.
Geri dönüp, rıhtımın önünde toplanan polis ekipleri neden geri döndüklerini anlamaya çalıştılar. Araçtan inen özel harekat timinin başındaki başkomiser, Celal başkomiserin yanına gelerek geri dönmelerinin nedenini sordu.
Mendireğe bağlı orta büyüklükteki lüks yatı eliyle göstererek şu üzerinde ’çığlık’ yazan tekneye operasyon düzenlemeleri gerektiğini söyledi. Depoya giderken teknenin kamarasının ışıklarının sönük olduğunu, ancak dönüşlerinde tam önlerinden geçerken bir anda ışığın yandığını,büyük ihtimalle aranan şahısların teknede olduğunu söyledi.
Bunun üzerine çığlık ismindeki yatın etrafında demirlemiş diğer teknelerin üzerine çıkan polisler, mevzilenerek karadan ve denizden Bekir Borak ve kardeşinin gizlendiğini düşündükleri teknenin etrafını sardılar. Özel harekatçılar da yeni bir operasyon için hazırlık yapıyorlardı.
Megafonu yeniden eline alan Celal başkomiser teslim olun anonsun yaptı.Teknenin kamarasının küçük camından havaya bir kaç el ateş edildi.
Dışarıdaki polislere seslenen Bekir Borak, ellerinde bir kadın rehine olduğunu söyleyerek tekneyle hareket edeceklerini,demir almalarına müdahale edilmemesini aksi halde kadını öldüreceklerinin tehdidinde bulundu.
Nihayet aradıkları cinayet zanlıları bulunmuş ve teknede kıstırılmıştı.
Nazif Borak’ta kafasına silah dayadığı siyah saçlı esmer tenli genç bir kadınla güverteye çıktı. Kadın çok korkmuş ve perişan bir haldeydi. Ellerinde bir kadının rehine olduğunu polislere gösteren Nazif yeniden kadınla birlikte kamaraya girdi.
Megafonla seslenen Celal başkomiser isteklerini kabul etmeyeceklerini pazarlık şanslarının olmadığını, ellerini başlarının üzerine koyarak tekneden çıkmalarını istedi.
Bekir Borak kamaranın küçük penceresinden bu kez polislerin üzerine doğru birkaç el ateş ederek teslim olmayacaklarını ellerindeki rehineyi hatırlatarak tehdidini sürdürüp taleplerini yeniledi.
Bu arada gaz maskelerini ve her şartta görüş imkanı veren enfrarujlu gözlüklerini takan özel harekat polisleri gizlice teknenin üzerine çıkıp içeriden kilitli kamaranın kapsına dışarıdan küçük çaplı uzaktan kumandalı patlayıcıyı yerleştirdiler.
İşlem tamamlandığında Bekir Borak’ın kamaranın küçük penceresini bir kez daha açmasını beklediler. Ve nihayet kısa bir bekleyişin ardından, yeniden tehditler savurmak için kamaranın camını açmasıyla kamaranın tavanında yatan polisin, elindeki sis bombasını içeri atmasının ardından eş zamanlı teknenin kapısını havaya uçurarak, özel harekat polisleri süratle kamaradan içeri girdiler ve o anlarda içeriden çatışma sesleri geldi birkaç dakika süren çatışma sesleri yerini derin bir sessizliğe bıraktı.
Dışarı çıkan özel harekat polisi iki şahsın da etkisiz hale getirildiğini, maalesef kadının da ağır yaralandığının bilgisini geçti. Olay yerine çağrılan ambulanslarla birlikte gazeteci ve televizyon ekipleri de oraya gelmişlerdi. Rıhtımın etrafı onlarca resmi ve sivil araçla ve yüzlerce insanla dolmuştu.
Teknenin içerisinden ilk olarak sağlık görevlilerinin sedyede taşıdığı yaralı kadın, sonrada polisler tarafından ceset torbalarında Bekir ve Nazif Borak kardeşlerin cansız bedenleri çıkarılmıştı.
Hastahaneye yetiştirilen genç kadın acil ameliyata alındı bir kaç saat süren ameliyatın ardından yoğun bakım ünitesine götürüldü.
Bu olayın üzerinden yirmi gün geçmişti. Şubedeki ofisinde masasının üzerinde duran çeşitli suç dosyalarını inceleyen Celal başkomiserin odasının kapısı çalındı. Elinde bir demet çiçekle içeri giren genç kadın birkaç adım atıp çiçek demetini tebessüm ederek baş komisere uzattı.
-Öğrendim. Benim hayatım, sizin dikkatiniz sayesinde kurtulmuş çok teşekkür ederim.
Oturduğu koltuktan kalkıp çiçek demetini alan Celal başkomiser genç kadına, teşekkür edip elinde ki çiçekleri nazikçe genç kadına uzatarak,
-Senin hayatını asıl kurtaran Cansel Denizel’in şüpheciliği ve cesareti olmuştur. Bence bu çiçekleri onun mezarına götürmelisin.
Serhat BİNGÖL 25.04.2016
YORUMLAR
Sevgili Serhat kardeşim, Polis teşkilatını, amir memur sıralamasını, şubeleri v.s bayağı bir öğrendim sayende. Bu arada 2. bölümü yazman da akıllıca oldu. Zira öyküdeki eksik yerler de kapatılmış oldu.
Polisiye öyküler başlıbaşına bir tarz ve bu tarza yakışıyor kalemin. Bu da senin bu işi geliştirmende en büyük avantajın olacak. Devam etmen dileğiyle.
Sağlıcakla,
Serhat BİNGÖL
Yazının ilk bölümüne yaptığın yoruma verdiğim cevapta öykünün ikinci bölümünü yazmayı düşünmediğimi finali okuyucuya bıraktığımı söylemiştim ama, senin ve Aynur Engindeniz kardeşimin yazının finalinin ikinci bölümü gerektirdiğini söylemeniz üzerine ikinci bölümü yazmak şart oldu. Başarabildiğim kadarıyla kurgulamaya çalıştım.
Yorumuna ve değerli ilgine çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.
Bu polisiye işini sevdin sen Serhat!
Ama yazınca da güzel yazıyorsun.
Hep derim ya;
Engin bir hayal dünyan var diye...
Ne güzel.
Öperim gözlerinden.
Serhat BİNGÖL
Aslında öykünün final bölümünü okuyucuya bırakmıştım fakat sevgili Aynur Engindeniz kardeşimin. Bu son ikinci bölümü hak ediyor yazmanız gerekir sözleri üzerine kardeşimin güzel hatırı için ikinci bölümünü de kurguladım. Beğenmenize sevindim.
Yorumunuza güzel sözlerinize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle. Elleriniz den öperim.
Serhat BİNGÖL
Sizin yorumunuzu etkin yorum yapacaktım ancak fırça mı attınız yoksa övgü mü sıraladınız pek anlayamadım...:)...:) sizi seviyorum.
Yorumunuza anlayamadığım güzel sözlerinize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.