- 488 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kurtuluş Savaşı:Veda ve Vefa
Perde açılır.Sahnede sandalyede oturan ayaklarına örtü serilmiş Hüseyin Dede ile bir yandan cephedeki askerlere kazak yetiştirmek için örgü ören,bir yandan da ayağıyla beşikteki bebeğini sallayan Ayşe Gelin vardır.
1.PERDE
Hüseyin Dede( ):-Ayşe,kızım.Davut’tan bir haber var mı?(Hüseyin Dede öksürerek zor konuşuyordur.)
Ayşe( ):-Bir hafta önce mektup yolladım.Bugün anca ulaşmıştır.
Hüseyin Dede( )(Hüseyin Dede’nin öksürüğü şiddetlenir.Öksürüğünün kesildiği bir anda Ayşe’ye seslenir.):-Kızım,dilim damağım kurudu.Zahmet olmazsa bir bardak su getirebilir misin?(Ayşe Gelin,örgüyübırakır.Yerinden kalkar.)
Ayşe( ):-Ne zahmeti baba?Hiç zahmet olur mu?(Suyu doldurur,babasına verir.Hüseyin Dede suyu içtikten sonra acıklı bir ses tonuyla ‘Sağol,kızım.’der ve ağlamaya başlar.)
-Baba neden ağlıyorsun?
Hüseyin Dede( ):-Kızım,ülkemizi düşmanlar işgal etmiş.Herkes vatanı için çalışıyor.Erkekler cepheye gidiyor;kadınlar onlar için kıyafet örüyor,cepheye mermi taşıyor.Peki ya ben?Ben ne yapıyorum?Şu suyu bile alamayacak kadar acizim.Üstüne üstlük bir de size yük oluyorum.(Bacaklarına vurur)Bütün bunlar hep bu tutmayan bacaklarım yüzünden!Ne işe yararım ben ha?Ne işe?Ne işe?(Hüseyin Dede ağlamaya başlar.)
Ayşe( ):-Baba,bunlar nasıl sözler?Bu vatan hala ayakta duruyorsa sizlerin duaları sayesinde duruyor.Sizlerin duaları bizimkilerden daha kıymetli.Kendine haksızlık etme.Ne olur böyle sözler söyleyip ne kendini ne de beni üzme.
Hüseyin Dede( ):-Utanıyorum kızım,hiçbir şey yapamamaktan utanıyorum.
Ayşe( ):-Kim demiş‘Hiçbir şey yapamıyorsun.’ diye.Sen değil misin cephede vatanı için çarpışan kahraman Davut’u yetiştiren.Sen değil misin bu devleti dualarıyla ayakta tutan?Sen şimdi bunları düşünme.Zatenhastasın.Biraz uyu sen.Bir daha da böyle şeyler söyleyerek beni üzme.
Hüseyin Dede( ):-Tamam kızım,tamam.(Tam bu sırada dışarıdan bir ses duyulur.Ses şöyle diyordur:’Duyduk duymadık demeyin.Biraz sonra Mehmet Akif Ersoy meydanda halka vaaz verecektir.Bütün Cemaat-i Müslimin’e duyurulur!’Bunu duyunca Hüseyin Dede’ye bir canlılık gelir.)
-Kızım,iki komşu çağır da beni meydana kadar taşısınlar.
Ayşe( ):-Baba,bu hasta halinle dışarı çıkman pek doğru olmaz.
Hüseyin Dede( ):-Sen beni dışarı çıkarmazsan Allah şahidim olsun ki oraya sürüne sürüne giderim.İnan yaparım bunu kızım.(Hüseyin Dede sandalyesinde ayağa kalkmaya çalışır.Telaşlanan Ayşe Gelin onu oturtur.)
Ayşe( ):-Tamam baba.Sen bekle,ben hemen çağırıyorum.(Ayşe Gelin sahneden çıkar.Hüseyin Dede kendi kendine konuşur.)
Hüseyin Dede( ):-Koş kızım,koş.İster yel gibi koş,ister sel gibi koş.Yeter ki şu akan ömrümden hızlı koş.Hızlı koş ki ecel kapımı çalmadan şu meydana varayım.Hızlı koş ki şu acı çeken ruhumu bir nebze olsun rahatlatayım.(Perde kapanır.)
2.PERDE
Perde açılır.Sahnede Mehmet Akif Ersoy ve aralarında Hüseyin Dede’nin de bulunduğu küçük bir kalabalık vardır.Mehmet Akif Ersoy hutbesine başlar.)
Mehmet Akif Ersoy( )-Ey Müslümanlar!
Milletler topla,tüfekle,zırhlı ordularla,tayyarelerle yıkılmaz.Milletler ancak aralarındaki bağlar çözülerek,herkes kendi başının derdine,kendi havasına,kendi menfaatini temin etmek kaygısına düştüğü zaman yıkılır.
Bizi mahv için tertip edilen barış antlaşması paçavrasını mücahitlerimiz Doğu tarafından yırtmaya başladılar.Şimdi beri taraftaki dindaşlarımıza düşen vazife Anadolu’muzun diğer cihetlerindeki düşmanları denize dökerek o murdar paçavrayı büsbütün parçalamaktır.Zira o parçalanmadıkça Türklük için ,bu diyarda yaşamak imkanı yoktur.
Ey Müslüman cemaati!Ağyar eline geçen Müslüman yurtlarının hali,bizim için ne tesirli bir ibret levhasıdır.İslam’ın son sığınağı olan güzel topraklarımızı düşman istilası altında bırakmayalım.Kederi,miskinliği,bölücülüğü büsbütün atarak;azme,gayrete,birliğe sarılalım.Cenab-ı Allah,Hak yolunda savaşmak için meydana atılan azim ve iman sahipleri ile beraberdir.Allah yar ve yardımcımız olsun.(Kalabalıktan ‘Amin!’sesleri yükselir.Perde kapanır.)
3.PERDE
Perde açılır.Savaş alanıdır.Sahnede Davut yemek yiyordur.Hemşire Hacer Ana elinde bir mektupla sahneye girer.
Hacer Ana( )-Davut,oğlum sana mektup geldi.(Davut büyük bir heyecanla ayağa kalkar.Mektubu alır.)
Davut( )-Allah razı olsun Hacer Ana.
Hacer Ana( )-Allah hepimizden razı olsun evladım.(Hacer Ana tam dönüp gidecekken Davut soru sorar.)
Davut( )-Hacer Ana,sakıncası yoksa bir soru sorabilir miyim?
Hacer Ana( )-Buyur evladım.
Davut( )-Hacer Ana,yanlış anlama ama sen hemşire olmak için biraz yaşlısın.Seninkimin,kimsen yok mu?(Hacer Ana derin bir iç çeker.)
-Kusura bakma Hacer Ana.Niyetim seni üzmek değildi.
Hacer Ana( )-Sorun değil evladım.Haklısın.Bundan uzun yıllar önceydi.Yine savaş çıkmıştı.Ülkedeki erkekler savaşa gitmek için hazırlanıyorlardı.Bense eşimi veremden dolayı kaybetmiştim.Yalnız oğlum ve ben vardık.Erkekler yavaş yavaş askere giderken evimde yangın çıktı.Oğlum evde kapalı kalmıştı.Bu sırada üniformalı bir asker eve daldı ve oğlumu kurtardı.Tam evde başka kimse olmadığını söyleyecekken asker evde başka biri var mı diye tekrar içeri daldı.Evde kimse olmadığını anlayıp çıkmaya kalkınca ayağı takılıp yere düştü.O sarsıntıyla yanan bir tahta parçası da askerin ayağına düştü.Komşular askeri çıkardılar ama askerin ayakları o günden sonra tutmadı ve askere gidemedi.Oğlum ise bu olaydan bir hafta sonra öldü.O günden sonra kendimi askeriyeye borçlu hissettim.Bir kişi vatani görevinden mahrum etmiştim.Bu affedilemezdi.Onu karşılamaz belki ama ben de o mahrum ettiğim kişinin yerine geçtim.Hem de bütün ömrüm boyunca.(Hacer Ana ağlamaya başlar.)
Davut( )-Ağlama Hacer Ana.Keşke dilim kurusaydı da sormasaydım.Ama biliyor musun benim babamın da ayakları ben küçükken hastalıktan tutmaz olmuş.En azından bana böyle söylemişti.Hemen hemen seninle yaşıt.Belki tanırsın.Adı Hüseyin.(Hacer Ana büyük bir şaşkınlık ve merakla sorar.)
Hacer Ana( )-Hüseyin mi?Sen küçükken Kocatepe köyünde mi oturuyordunuz?
Davut( )-Evet,nereden bildin?Yoksa…
Hacer Ana( )-Olamaz.Evladım,senin babanı felç bırakan benim,hastalıktan değil.Çok özür dilerim.Yıllarca vicdan azabıyla yanıp durdum.O mumu söndürseydim belki bunların hiçbiri olmayacaktı.Affet beni.Kulun kölen olayım.Yalvarırım affet…Affet.(Hacer Ana ağlayarak konuşuyordur.Davut bir adım geri çekilir.Tam bu sırada silah sesi duyulur ve Davut vurularak yere düşer.)
Hacer Ana( )-Davut!Evladım!Uyan evladım.Uyan,uyan!(Perde kapanır.)
4.PERDE
Perde açılır.Sahnede Hüseyin Dede ve Ayşe Gelin vardır.
Hüseyin Dede( ):-Kızım,nereye gidiyorsun?
Ayşe( ):-İçime birden fenalık çöktü.Nurten ablada şifalı otlar vardı.Sen bebeğe iki dakika göz kulak ol ben hemen geliyorum.
Hüseyin Dede( ):-Tamam kızım.
Ayşe( ):-Ha baba bu arada,askerlerimize yardım için gidecek yiyecekler ve kıyafetler o torbanın içinde.Ekmeğini de oraya koydum.Sakın yememezlik etme.Hastasın güce ihtiyacın var.(Ayşe sahneden çıkar.Hüseyin Dede kendi yemeği olan ekmeği alır,üstüne bilerek birkaç kırıntı döker.Ekmeği yardım için gidecek poşetin içine koyar.Tam bu sırada kapı çalınır.Hüseyin Dede kapının açık olduğunu söyler.İçeri muhtar girer.)
Hüseyin Dede( ):-Gel muhtar efendi gel.Yardım poşeti burada.Al da çabucak askerlerimize ulaştır.
Muhtar( ):-Allah razı olsun.Allah bu yoklukta yemeğini paylaşan herkesten razı olsun.
Hüseyin Dede( ):-Amin.Paylaşacağız muhtar emmi,paylaşacağız.İnan ki şu canımın bir iki askerimizin karnını doyuracağını bilsem hiç düşünmeden bıçağı kendime saplar,kalbimi de o poşetin içine koyardım.
Muhtar( ):-Allah’ım sana şükürler olsun.
Hüseyin Dede( ):-Ne oldu muhtar emmi?
Muhtar( ):-Bu ülkede senin gibi insanlar olduğu sürece bu ülke batmaz ya ona şükrediyorum.Allah senden razı olsun.Dualarını eksik etme.(Muhtar çıkar.Hüseyin Dede kendi kendine konuşur.)
Hüseyin Dede( ):-Etmem muhtar emmi,etmem.Dilimdeki güç bitene kadar,o bitince yüreğimin dayandığı kadar dua ederim.Merak etme sen.(Ayşe sahneye girer.)
-Nasıl oldun kızım?İyi misin?
Ayşe( ):-Biraz daha iyiyim ama içimde anlayamadığım garip bir his var.Her neyse,sen beni boşver.Sen ekmeğini yedin mi?(Hüseyin Dede derin bir iç çeker.)
Hüseyin Dede( ):-Yedim kızım,yedim.(Perde kapanır.Bir sunucu sahneye çıkar.)
Sunucu( ):-‘Yedim kızım,yedim.’Bu iki kelime yüreği geniş Anadolu insanının dudaklarından dökülen altın sözlerdi.Bu sözler gelini yemeğini yemediğini görünce üzülmesin diye üzerine bilerek kırıntı döken sonra da bir parça yemeğini yardım poşetine koyan Hüseyin Dede’nin sözleriydi.Bu sözler küçük bir çocuğu yanan bir evden kurtardığı için ayakları felç olan ama bu iyiliği kimse bilmesin diye ‘Hastalıktan oldu.’diyen Hüseyin Dede’nin sözleriydi.Bu sözler kahraman Türk askerlerinin imanının kaynağı olan Hüseyin Dede’lerin,Hacer Anaların sözleriydi.Şimdi ise bu sözlere kor bir ateş düşecekti.
5.PERDE
(Sahne açılır.Sahnede Hüseyin Dede ve Ayşe Gelin vardır.Ayşe Gelin yine örgü örüp ayağıyla beşik sallamaktadır.Birden kapı çalar.Ayşe Gelin kapıyı açar.Gelen muhtardır.Sessiz bir hali vardır.)
Ayşe( ):-Hayırdır muhtar emmi.Bir haber mi var?Konuşsana…Neden susarsın.(Ayşe Gelin titreyerek konuşuyordur.Muhtar başı eğik ceketinden kanlı bir mektup çıkarır.Ayşe Gelin ve Hüseyin Dede telaşlanır.Ayşe Gelin mektubu eline aldığı sırada ‘Başınız sağolsun!’der.Ayşe Gelin kendini yerlere atar.Muhtar ağlar.Hüseyin Dede perişan.Ayşe Gelin ağıt yaktıktan sonra kendini toparlayarak yerden kalkar ve beşiğe yönelir.)
-Madem küffar ordusu bitmez,siz de şunu iyi bilin:Bizde de yiğit bitmez.Bir Davud’um şehit oldu (Bebeği beşikten çıkarır.)bir Davud’um daha var bu vatana şehit verecek.Sade bir Davut değil,milyonlarca Davut var şehit gidecek.Arkada yaşlı ana babalar var,oğluyla gurur duyup VATAN,MİLLET,DİN SAĞOLSUN DİYECEK!VATAN SAĞOLSUN!!!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.