- 954 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sevgili Babacığım.........
*********Bu mektubu sana yazma ihtiyacım sana olan özlemim dendir. Çok düşündüm babama bir mektup yazayım dedim. Sana çok uzun bir zamandır mektup yazamadım. Bu yüzden bana kızdığını biliyorum. Niye bu hayırsız evlat bana mektup yazmıyor diyordun. Benim seni merak ettiğim den daha çok sen beni merak ediyordun.
********Aramızdan ayrılıp gideli tam altı sene oldu. Ben hep altı yıl önceki halini düşündüm. Hayallerimi ve yaşamışlıkları mı gözlerimde canlandırdım. Sizlerden ayrılıp gurbet ellere çıkalı tam yirmi altı yıl olmuş. Bu ayrılık ilk kez vatani görevim olan askerlik hizmetimi yapmaya gittiğimde başlamıştı. O gün ayrılmak çok zor gelmişti, erkeklik onuruma yediremeyip giderken siz görmeden evin altında bulunan ahırda gizli gizli ağlamıştım. Askerdeyken hatırlıyor musun sana bir mektup yazmıştım. Param bitti baba biraz harçlık gönderebilir misin diye. Sende bana benim askerlik yaptığım yerde bir köylümüz vardı. Adem hoca öğretmenlik yapıyordu, onunla elden bana para göndermiştin. O para gelince ben çok sevinmiş, ta o zamanlar işte baba olmak böyle bir şey demiştim. Vatani görevim bitmişti ama ben yine sizler den hep uzaklar daydım. Bu seferde çalışıp az da olsa sizlere bir katkım olsun istiyordum. Bu ayrılıklar bundan sonra hep böyle devam edip gitti. Ayrı olsak da arada bir mektup, arada bir telefonla görüşür, sene de bir de gelip elini öperdim. Köye geldiğim de seni hep iki katlı evimizin ikinci katında bulunan pencerenin önünden yola bakarken görürdüm. Geleceğimi önceden bildirmez hep sürpriz yapardım. Çoğu zaman yanına gelene kadar geldiğimden haberin olmazdı. Baba ben geldim derdim. Hemen gözlerin dolardı, şu an benimde gözlerim doldu. Bizleri ne kadar çok sevdiğini ve ne kadar çok özlediğini o dökülen gözyaşlarından anlardım. Bak baba şimdi bende gözyaşları döküyorum. Demek ki senin beni sevdiğin kadar bende seni çok ama çok seviyorum. Ben biraz o zamanlar deli doluydum, arada bir tartışırdık, hep seni eleştirirdim. Bu köyde ne buluyorsun derdim. Sende bana oğlum burası benim ata yurdum derdin. Arada bir ben sana hiç görmediğim ebemizi sorardım. Sen yine gözlerinden yaşlar dökerdin. Biz evlatlarını sevdiğin gibi anneni de anlardım ki çok seviyordun. Ben o zamanlar bunları pek idrak edip göremezdim. Ne zaman ki sen gittin, şimdi ben seni daha iyi anlıyorum. Hatırlıyor musun kızım gizeme hep serpil derdin, o zaman Abdullah Göker daha çocuktu oda şimdi ilköğretim birinci sınıfa başladı. Çok isterdim, benim seni tanıdığım kadar oğlumun da dedesini tanımasını isterdim. Yine bir yaz günüydü yeni araba almıştım. Özde bulunan tarlamızı gezmeye gitmiştik beraber, bana dönerek buralar ne kadar güzel olmuş demiştin, oradan da beraber Dadaloğlu kasabasına gitmiştik. O gün içimden gelmişti arabayla seni hep gezdirmiş tim. Keşke yaşasaydın da seni sırtımda istediğin yere getirip götürseydim. Belki geldiğimi hissedersin diye köye geldiğimde eve uğramadan önce senin yanına uğrayıp mezarının başında sana selem verdikten sonra sana dualar ediyorum. Görmesen de geldiğimi hissettiğini biliyorum.
********Babacığım mektubuma son vermeden önce arkandan sana her gün dualar eden bir oğlunun olduğunu bilmeni, senin kadar iyi bir insan olma gayreti içinde olduğumu ve sana laik bir evlat olmaya çalıştığımı bilmeni isterim. Mekanın cennet olsun. Yüce Yaradanım seni Peygamberlerimize komşu eylesin. Hoşça kal.
Salim KILIÇ
23 Nisan 2016
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.