AFFEDEBİLMEK
Meziyetlerin belki en zoru olduğu için en mühimidir affetmek.Sana ne yaparlarsa yapsınlar ,ne derlerse desinler affetmek..Yüzüne tükürseler de Yarabbi şükür elhamdülillah de demiyorum elbette, ama sessiz kal bırak senin yerine melekler girsin devreye onlar konuşsun muhatabının vicdanına..
Ne büyük sözler söyledik, ne güzel hayaller kurup planlar yaptık ama biz plan yaparken Allah gülüyormuş meğerse halimize farkedemedik...belki inşallah demeyi unuttuk, belki de öleceğimizi...veya sevdiklerimizle ,can parelerimizle aramıza ölüm gireceğini unuttuk..unuttuk bir çok şeyi unuttuğumuz gibi ..neleri unutmadık ki; hatır sormayı unuttuk, hatır saymayı unuttuk, ölümlü olduğumuzu unuttuk mesala dünya ya direk dikmişiz gibi davrandık.İki güzel kelamla gönüller alabilecekken esirgedik tatlı sözümüzü sanki parayla satın almıştık ya...sözüm ona aşınırdı belki dilimiz böyle mi düşündük ki? Mesafeler koyduk araya önce sevdiklerimiz,sevenlerimizle sonra da konu komsu ile daha sonra ahbab dost ile ...öyle küçüldü ki dünyamız kendi kendimze yeteriz dedik hanemizdekilere dahi mesafe koyduk..Dik başlı olduk çoğu zaman dünyanın hakimi gibi gezip, küçük dağları ben yarattım dedik farkında olmadan...Farkında olmadan şirazeden çıkmışız da haberimiz yokmuş..Kaşı çatıp, selamsız geçmeyi ciddiyet saydığımız gibi hatır gönül sormamayı da meziyet saydık...Yerlere sürünesice burnumuz bir karış havada evimize düzenli gelir getirmeyi en büyük meziyet sayıp, hiç kimselere mudara etmeden yaşamanın yollarını aradık. Gün oldu selam vermeye korktuk, içten, samimi bir hal hatır sormayı ihmal ettik , para ister de buz gibi soğuruz korkusuyla Allah’ ın selamını yüzeyselleştirdik...Mesafeler girdi araya incir cekirdeğini bile doldurmayacak şeylere kırıldık ,gücendik...Beklentileri yüksek tutup hayal kırıklıklarına uğradık çoğu kez...Böyle yapmalıydı, şöyle söylemeliydi, şu şekilde davranmalıydı diye düşündüklerimizi yüzüne söylemeye cesaretmiz olmadı kırılırlar korkusuzla ...cesaretimiz olup söyleyebilseydik de ne mal olduğumuzu öğrenselerdi diyemedik göze alamadık onun yerine bol bol dedikodusunu yaptık bazen en sevdiğimizle en sevdiklerimizin bazen de en sevdiğimizle en sevmediklerimizin... incinir ,kırılır diye korkup dedikoduya sığındık kendi vicadanımızı rahatlatmak için ona da bir kılıf bulduk , dertleşiyoruz dedik adına..Ne büyük gaflet içerisinde olduğumuzu farketmeden. Şimdi sorsalar affetmek mi en büyük mesele affedilmek mi deseler ne cevap verirsiniz? Affetmek .
Affet ki affedilesin!
Affedilmenin yollarını uzakda arama affetmek de ara...Vakit kaybetmeden affet...Affetmek Allah’ a mahsustur ne haddime hâşa deyip ona da bir kılıf bulma! Allah’ ın affetmesi başkaaaa kulun affetmesi başka.
Rabbimiz ne ile gelirseniz gelin karşıma ben affederim yeter ki kul hakkı ile gelmeyin demiyor mu? O halde üzerimizde kul hakkı bırakmak ne kadar akıl kârı olabilir?
Affedin! Affedin! Affedin! Ummanlar kadar olsa derdiniz deniz köpüğü kadar hafif olabilmek icin affedin! Siz affetmenin kapısını açarsanız Rabbim de affedilmenizin kapısı aralayacaktır kimbilir belki de ardına kadar bir daha kapanmamak üzere açık bırakacaktır Allah’ ın kudretinden sual olunur mu ? O dilemis de neyi yapmamış ki?
Siz affedin sırat köprüsünü koşarak , kanatlanıp uçarak geçmeye namzet yaratılmışken ölümün karşısında hiçleşen hayatınızda ki çakıl taşlarına takılmayın affedin!
Affedin ki affedilin!
23 Nisan 2016
Ülkü KARA
Bursa
YORUMLAR
Kuş kadar canımız var ejderha kadar nefsimiz.
Herkes olabilirmi ebubekir
Susacaksında melekler savunacak seni
Mağrifet bilmekmiş kendini
Bilirsen kendini
Blirsin dilini
Bilirsin yüregini
Bilirsin Rabbini
Af etmekmi ?
Ya nasip erhame rahimin.
Yazınıza itafen yazdığım bu karalamayı kabul buyurun
Af edici yürekler çoğalsın
Rabbim bizleride af ettiklerinden eylesin. Amin
Kaleminize sağlık ülkü hanım