- 520 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
UMUTSUZLUĞA UMUT EKEMEDİK
Gecenın bir karanlığında ayrılmıştı yollarımız seninle, dağ gibi korkular oluştu içimde sen gidince. Onca değerleri alıp götürdün giderken, bir yudum yaşam umudu bırakmadın nefes alacak, yaşama döndürecek. Oysa ne çok sevmiştim seni, ne çok benimsemiştim ilişkimizi. Uzaklardan gelse de yangının sesi, üzerimize sindi bir kere genzimizi yakan kapkara isi. Artık iflah olmaz yaralarımıza, gözlerin buğusuyla toprağa düşen anılar. Can çekişir ruhumuz yaşam girdaplarında, acıların bedeli ödenir göğüs çeperimizde...
Yarınlara kalmayan umutlar, ahlar vahlar, beynimizde uğuldar durur. Hani hep kader demiştik ya seninle, seviştiğimiz o gecelerde, düşten yarım kalan mutluluğun cezasıydı sanki bize kesilen. Ne göz yaşlarımız ne de sızılarımız fayda etmedi yılların yaşanmış güzelliklerini geri getirmeye. Kader yazmış bir kere, ikimiz de savrulduk, rotasız giden gemi gibi dev dalgalara tutulduk...
Bu hengamenin içinde talan olan yaşanmışlıklar, bizi bizde eritirken, etrafımızdaki güzellikleri göremedik hiç bir zaman. Oysa ne güzel doğmuştu güneş pençeremize, ne güzel ısıtmıştı soğuyan ellerimizi, kavrayalım diye birbirimizi. Haykırmalar artık nafile, çünkü kesilen nefeslerimize yetmiyoruz biz bile...
Belki de sevmedin sen beni, benim seni sevdiğim gibi, belki de baharlar haram kılındı bize, kimbilir. Anlasaydın bir kere beni, düşer miydik bunca hasrete, prangalar vurulur muydu yüreklerimize, koşamıyoruz artık birbirimize bileklerimizdeki zincirlerle...
Heyhat, artık ne sen sen de, ne ben bende kaldık, ikimiz de ayrı dünyaların insanları olduk. Karanlığın ardından doğan güneş gibi umutsuzluğa umut ekemedik. Sol tarafımız hep yarım ve felçli olarak sürüp gidecek bu ömür...
Artık esebildiği kadar essin ayrılık rüzgarları, vurmasın ikinci kez yüreğimize balyozu...
Halide Köksal
( deneme yazımdan)
1 Aralık 2014