İsyan
“Kir değil ellerimdeki siyahlıklar. Merhemsizliğin izi… hayat çizgisi ellerimin toprak altında kalmış. Tırnaklarımın altı evet topuklarım da…
Saçlarım ne zaman beyaza yenildi, gözlerimin altına hayat çentik atmaya ne zaman başladı, bilemiyorum. Belki de,” köyün en çok çalışan kızıdır.”diye , bez bebeğim elimde kaçırıldığım gündür ya da şehit karısı olduğum gün ama sanki iki yetim anası olduğum gündü daha yirmimde. Çünkü ; o gün başım çok ağır idi.
Gözyaşlarımı yamalardım beş vakit Allah’ın emriyle. Kendi kaderimdi yaşadığım başkalarının elbiseleriyle.”
Hikayeleri farklı bir çok kadın var köyümüzde fakat elleri aynı hepsinin. Nasırlı… Hayatın ne kadar katı davrandığı onlara ellerinde belli,keçe gibi.
Hepsi hayata aynı saatte açar gözünü tekrar ve besmeleyle aynı işlere başlanır sıralı alaylar gibi. Köylü kadınlar bunlar. Karadenizli kadınlar. Rahmet altında emek. Merhameti,sadece Allah tan dileyerek.
Mağrur,güçlü,çalışkan,namuslu,asla boyun eğmez,isyan etmez,şükür eder her daim.
Ama ben yakıyorum kendimi
İsyan ediyorum evet. İsyan bayrağını çekiyorum göndere. Hatta bir yıldıza asmak isterdim. Mehtabı seyretmek için kendini çimlere atanlar, kadife serili yollardan kayarak yaş atlatanlar,
hayatın ılık sularında ve surların içinde yaşayanlar görsün diye.