- 260 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Felsefenin Doğuşu 6
Mülksüzün köle olmasını isteyen tanrılar yanında kölelerden yana olup; biçimci, yaratan tanrılardan biri de Aton’du. Aton Yahudi milletinin Elohim’i gibi yoksulları, dulları, yetimleri, yolda kalmışları, köleleri vs. koruyup kollamakla onlara acıyan, merhamet eden; yoksullarda kurban adak, sadaka, zekât istemeyen yoksulların gözetilmesini bekleyen yoksulların tanrısı ve giderek tek tanrı oluşmuştu.
Süreç, tanrı ile ıskat [ El-İlah ile El-lah ile ıskat (Allah ile susturma, Allah ile suskun, konuşamaz kılmalı süreç)] olmasıyla işe başlayan günceli öğreti; giderek Allah ile aldatmaya dönüşecekti. Her şeyde hayrı ve şerri yaratan, Mamon türü ilah tanrılar milletlerin mabuduydu.
Yani varlıkta da, yoklukta da hayrın ve şerrin yaratıcısı) Mamon’du ilahlardı. Mamon’du ilahlar, istem dışı karar alıcı irade olmasının özgün tanımıyla Mamon’lar; tüm köleci öğretide temel mana anlayışlı ilke olmakla birbirinin aynıydılar. Milletlerin tanrıları farklı farklı olsa da, köleci ilke aynıydı.
Böylece kutsanan köleci temel mana ilişkisi; her işin önü ve sonu olmakla, her yapılan edimleri ve eylemleri icra etme işini; Mamon’du ilahtan izin aldırmaya kadarı vardırdılar. Hemen her sözünün sonuna köleci Mamon anlayışlı ilahı; illah, lillah, ellah vs. deyişle sözcükleri sözlerine ekliyordular.
Milyonarca yıl bu tür söyleyişlerin lahzasını bilmeden doğaya doğru eylemle yöneldi. Yarışmacı ortam içinde başarı ya da başarısızlığını, kimsede bilmemişti. Doğada karnını doyurdu. Aç kaldı. Avda ya da yiyecek bulmada veya kendisini savunmada başarılı da oldu; başarısız da. Bunun nedenini (kusurunu) kimsede aramadı.
Sadece kendisini savunurken kaçması, gizlenmesi ya da saldırması gerektiğini biliyordu. İşin içinde avı ya da besini zorlukla da olsa bulmak ta vardı bulamamak ta vardı köleci dönememe değin kişiler bu özneli somutluklarla hemhâldı. Çünkü rızkları veren diye bir kavram bilmediği gibi böylesi düşünme aklında da geçmezdi.
Oysa şimdi ilah kelimesine eklediği, ön eklerle; İnşallah bulurum; inşallah yerim; maşallah ki maşallah; elhamdülillah vs. diyordu. Ki bu iyi bir mümin olmanın da belirtisiydi. Her işin önü, sonu; inşallah diye izin almayla başlayıp bitiyordu. Öyle ki bu söylemler sivri zekâlı kurnazların da bir aldatması oldu.
İnşallah diye yaptığı hırsızlığı, cinayeti, erkek kadın tecavüzlerini vs. hep İlahın izniyle yaptığından “kişi eylemini kendisi yapmamış oluyordu. Çünkü bu mantaliteye göre ilah isteseydi kullarına, o hırsızlığı veya tecavüzü yaptırmazdı. Demek ki bu işin böyle olmasıyla ilah o fiili istemişti ki, tecavüz oluşmuştu. İşte hayır ve şer de bunun için ilahtandı. Anlam nereye giderse gitsin, kavram bir şey için söylenmişti.
Ama küçük kişilerin “inşallahı”, Hamurabi yasalarında işe yaramıyordu. Hırsızın eli kesiliyor. Tecavüz eden suya atılıyor. Göz çıkaranın gözü çıkarılmakta ya da kurtulmalık vermekle “had cezası” uygulanır oluyordu.
Diğer yandan da emperyal yapı büyüyordu. Emperyali olan güç; farklı kültürüyle uygarlık içindeki kitlelerin bir arada oluşunu kolayca bağdaştıramıyordu. Bu nedenle yapılan baskı, zulüm, katliam vs. türü diktatörlükler yeri göğü inletir olmuştu.
Artık bu yeni durumuyla, yeniden anlam içermesi kazandırılan tek yaratanlı tanrı kavramı içinde; ayrı ayrı başka milletlerin Yehova’ca ve Elohim’ce tanrıları olmak yerine, bu ikili zıt yapının tekli görünüşü olan yeryüzü âlemlerinin (milletlerinin) ya da ümmetin Yehova’sı- Elohim’i (Rabbi) olmak gerekiyordu.
Başka tanrıların çocuğu olmak ya da başka milletlerin ayrı ayrı tanrıları olmak yerine yeryüzüne doğru yayılışa göre genişleyen; yeryüzüne hükmeden olmak gerekiyordu. Âleme, yeryüzündeki başka başka milletlere-âlemlere- hükmeden olmak gerekiyordu. Böylesi bir imparatorluk içindeki birçok milletlere göre olur tanrıların irade çokluğu yerine süreç; ikili karakterle tevhidi olan bir tek tanrının figürünün biçimlenmesine doğru yönlenmişti. Her şey süreç içindeki köleci muktedir şartlara göre oluşuyordu.
Köleci dönemin kendi mana anlamasını kutsayıp, idealize etmesiyle, erken dönemin mana anlaması masala, mitolojiye dönüşmekle boşluğa düşüyordu. Bu nedenle erken dönemli mana anlatımlarının içindeki anlamlar köleci dönem mana anlaması içinde hayali gölge yansımalar veriyordu. Köleci mana içeren dönem; kendi öncesindeki mana anlamasını da içeriyordu. Bu nedenle; köleci dönem içindeki erken döneme dek anlayışlar, bu türden hayali gölge yansımalarını vermesiyle, köleci sistemin hayal gücü daha bir harekete geçer olacaktı.
Erken dönemin köleci dönem içinde hayali ikiz gölgeler vermesi köleci dönemin düşünce ve edebiyat sanat ve dini oluşma içindeki yerini aldı. Bu hayali yansımalı yer alışla nesne konu anlatımlarına bağlı ağaç, taş, ateş, hayvan konuşması ile kalmıyor; hatta imge dünyasındaki cehennem dahi, dini ve ilahi metinlerde konuşuyor olacaktı. Oysa erken dönemde; buğday, it, aslan vs. gerçek insan grubuydu
Karınca gibi olan milleti bir tanımışlık hayvan karıncanın konuşması oluşla anlatılacaktı. Balta tanımlı bir grubun kişisiyle Gılgamış grubunun buluşma sevişmesi, gereç olan balta ile sevişme gibi anlatılır olacaktı. Yine bir insan grubu olan akrep tanımlı milletin bölgesinde geçiş yapan Gılgamış; hayvan olan akrepler ülkesinde geçmiş gibi hayal gücümüzü harekete geçiren imge mitolojilerimizi doğuracaktı!
Analoji, benzetim, cinas yapma, kinaye, masal anlatma türleri bu türden yaşantı sal ve düşün sel geçiş evreleriyle, birer izan ve anlatım dilini oluşmakla yaygınlaşacaktı. Köleci imitasyonun ön ittifakı yaşam verilerini kendine göre anlatışla; kendisine göre idealize süreçlerini başlatması, felsefenin spekülasyonuydu.
İlah grupları üzerinde ve melezleri üzerinde grup temsilciliği olan kişilerdi. Huzur, genel yararı gözeten grup temsilcilerinin ortak kararlarındaydı. Grup temsilcisi olan ilahların kararı gruplar arası ittifakın kararıydı ve ittifakı yasalardı. İttifakı yasaları bizatihi kült merkezinde bulunan ilahlar ve ilah sözcülerinin söyleyişi olan, kurul kararını ezberden okuyuşlardı (söyleyişlerdi).
Totem dönemle huzur; totem yasası oluşla, genel yarar olan totem grup kararlarına uymada bulunuyordu. Yani “huzur totem yasadaydı”. Veya “huzur totem gruptaydı”. Eşleyişle “huzur totemdeydi”.
Ön ittifaklarla beraber yine genel yarar olan ön ittifakın imanı olan ön ittifak kararlarına uymakla “huzur ön ittifakı kararlardaydı”. “Huzur ön ittifakı imandaydı” ya da ön ittifakı oluşun tümüne eş deyişle “huzur ilahtaydı”.
Köleci sistem genel yarara, karşın özel yararı yeğlemişti. Özel yarar, genel karar ve ilah kararı değildi. Bu nedenle özel yarar Mamon’un kararı oluşla irade ve keyfi takdirdi. Bu nedenle köleci dönemde “huzur Mamon’dadır”.
Köleci dönemle birlikte alt üst olan dengeler ve alışmalar nedenle oluşan genel huzursuzluk karşısında, genel bir huzur arayışı başlamıştı. Bu anlayışlardan hareketle huzur sözcüğü kopyala yapıştır egemen ideolojik köleci öğretiye göre oluşla artık “huzur Yahudilikteydi” ; “huzur Hristiyanlıktaydı vs. denişiyle huzur köleci dinlere atfedilecekti.
Köleci sistem içinde oluşan şiddetin, sefaletin; mülkü olana göre işleyen bir hukuk dili vardı. Bu hukuk mülkü olana göre adaletti ve adalet mülkün temeliydi. Oysa varsıla, mülkü olana göre adaletin; ezilen yoksul dimağlarda adaletsiz oluşla köleci ruhlardaki yansıması; idealizm ve spekülasyonlar içindeki anlamı, bambaşka oluyordu.
Erken dönem mana anlamasının, köleci yapı mana anlaması içinde boşluğa düşürülmesiyle süre gelen imge sel devam edişlerin, geçmişe dek hafızası; şimdiki depremler, tufanlar etkili travmanın oluşu içinde geçmişe dek hafızalar, köleci dönem içinde köleci imanla siliniyordu. Geçmişin referanslarına dönük aitte olucu yaşamın hafızası silinmiş; şimdi köle dünyayı, efendi-köle ekseninde bakışıyla yansıtıyordu. Ve yine köle, dünyayı efendi-köle ekseninde anlayıp anlatıyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.