- 1299 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SEYYAH
SEYYAH
Dünyamız sonsuz bir evrende zaman ve mekan aralığında seyahatini sürdürürken bir çoğumuz gerçekte seyyahın içindeki seyyahlar olduğumuzun farkında bile değiliz.
Her İnsan yaşam yolunda bir seyyah gibidir,dolaşır durur bilmediği vadilerde
gayesiz bir yürüyüş,delice bir arayış değildir bu.
Uhdeler vardır her yüreğin saklısında,özlemler,kederler,ulaşılacak hedefler için verilecek emekler vardır.
Var oluşu maddeden yolunun akışı manaya dönük Arifler vardır.
Üstat Şeyh Said-i Nurs-i El Kürd-i nin de dediği gibi
Seyyaha sarıl hikmete ram ol,yol budur bilmiyorum başka çıkar yol.
Bu sözü kendine söylenmiş kabul eden Ariflerin kimi mana Aleminde kimide madde dünyasında gezinip dolaşmışlar:Aşık oldukları sırra ulaşmak için.
Şeyh Muhammed VARŞILLI gençliğinde çok seyhat eden gezip gördüğü şehirlerde İnsanlarla tanışan,konuşan bir seyyahtı;Bir sohbetinde başından geçenleri şöyle anlatıyordu.
Bundan kırk,kırk beş yıl kadar önce ŞAM çarşısında dolaşıyordum;Geniş bir meydanın olduğu pazar yerine geldim burada biraz yerden yüksek bir taşın üstünde,durup milleti seyretmeye başladım.
Sonra başımı gökyüzüne kaldırarak ellerimi açtım.Yarabbim yokmu sevdiğin bir kulun bana göstersen diye Dua ettim.
Sonra tekrar çarşıyı ve alışveriş yapan insanları seyretmeye devam ettim.
Birkaç metre ötemde bir şerbetçi bağırarak şerbet satıyordu onun hal ve hareketlerine bakarken cübbesi yamalı Güneşten yanmış,terlemiş otuzlu yaşlarda bir adam şerbet tezğahına yaklaştı ve şerbetçiye
Genç adam:
Bana bir bardak şerbet verirsen sana güzel bir söz öğretirim verecek param yok dedi.
Şerbetçi :
Alay edercesine ,benim karnım boş laflara tok dedi ve ekledi paran varsa içersin şerbeti
Gördüklerim karşısında çok sinirlenmiştim olduğum yerden hızla yürüyerek şerbetçinin karşısına dikildim daha şerbetçiye bir söz söyleyemeden bir anda şerbetçi yere yığıldı
Şaşkınlıkla yerdeki şerbetçiye bakarken yüzünün gözünün kan içinde olduğunu gördüm.
Şerbetçi:
Yerde bağırıyor adam vuruyorlar diye
Ben hala kimin vurduğunu anlayamamıştım.
Derken millet başımıza toplandı şerbetçi yerde avazı çıktığı kadar bağırmaya devam ediyordu.
Aldığı darbeyle sersemleşen şerbetçiyi yerden kaldırıyordu esnaftan birileri.
Zabitler geldi :
Şerbetçi beni ve cübbesi yamalı genç adamı göstererek
Bunlar,bunlar bana vurdu şikayetçiyim diye bizi gösteriyordu Zabitlere.
Hemen apar topar ŞAM da bir karakola götürdüler bizi;Şerbetçi yüzünün gözünün kanlarını silerken şikayetçiyim, şikayetçiyim diye Söyleniyordu.
Beni ve bu genç adamı nezarete attılar;Şerbetçi olanı biteni kendince anlatırken bende genç adama kim olduğunu sordum nezarette.
Genç adam:
Mısırdan geliyorum ben KUR’AN muallimiyim nasip olursa burada medrese hocalığı yapmak istiyorum.
Yeni gelmiş ŞAM a İlminden başka bir dünyalığı olmayan bu güzel Müslümanın tek derdi
Ümmetin çocuklarına ALLAH kelamını öğretmekti.
Biz sohbet ederken şerbetçinin ifadesi bitmiş çıkarmıştılar bizi Komiserin karşısına
Komiser:
Bana sen kimsin diye sordu?
Şey Muhammed:
Efendim ben Seyyahım
Komiser:Yanımda duran cübbesi yamalı gence sordu ?
Sen kimsin?
Genç adam:
Efendim ben medrese mezunu KUR’AN Mualimiyim.dedi
Komiser:
bana dönerek bu adama kim vurdu diye sordu?
Bende olanı biteni anlattım ve kimin nasıl vurduğunu bilmediğimi söyledim.
Aynı ifadeyi yanımdaki genç adamda verince
Komiser :
Şerbetçiye dönerek bir bardak şerbet verseydin ölürmüydün dedi.
Sonra çık git buradan biraz daha konuşursan yatırırım falakaya diye bağırdı şerbetçiye.
Şerbetçi:
Yediği dayağın yanına kar kaldığını anlayarak karakoldan ayrıldı.
Komiser :
Bizi odasına aldı ,buyurun oturun dedi,o da yerine geçerek bizi birkaç dakika konuşmadan seyrettikten sonra.
Komiser:
Garip bir şekilde bana dönerek bir isteğiniz varmı benden diye sordu,
Bende mümkünse bu genç kardeşimize bir iş temin ederseniz iyi olur dedim.
Komiser:
Genç adama sen demin KUR’AN Alimiyim dedin değimli diye sordu?
Genç adam:
Evet efendim diye cevap verdi
Komiser:
Oku dedi
Genç adam:
Başladı KUR’AN ı okuma ya ,sesi ve okuması muhteşemdi
Komiser ile dinlerken bu genç adamı adeta kendimizden geçmiştik,okunan sure bitince;Birden yerinden kalkan
Komiser:
Gelin benimle dedi.
Ben ve genç KUR’AN muallimi takıldık Komiserin peşine :Biraz ŞAM sokaklarında yürüdükten sonra bir Camii den içeri girdik .
Komiser:
oradaki İmamla konuştuktan sonra dönüp genç Muallime bundan sonra bu Camide İmamlık yapacaksın dedi.
Adını bilmediğim genç muallim ve ben tebessümle karşıladık bu sözünü Komserin.
Biraz sohbet ettikten sonra ben izin isteyerek Komiser ve o genç Muallimin yanından ayrıldım.
Yedi yıl sonra yolum tekrar ŞAM a düştü Komiser in bizi götürdüğü Camii ye gittim.
Vakit namazı eda edildikten sonra genç Muallimin İmamlık yaptığını gördüm Müezznliği de Komiser yapıyordu.ALLAH ALLAH
Komiser emekli olduktan sonra Hacca gitmiş Hac dönüşünde genç Muallimin İmamlık yaptığı Camide Müezzinliğe başlamıştı.
Kızını da genç Muallim,le evlendirmiş üç tane güzel mi güzel torunları olmuştu..
Sohbetlerine misafir olduktan sonra tekrar başka bir menzile doğru yola koyuldum.
ŞAM şehrinden uzaklaşırken YARABBİM sen nelere KADİR-sin bir bardak şerbet neye niyet neye kısmet.
Ömür diye adlandırdığımız doğum ile başlayan ölüm ile sonlanan zaman dilimini merhale merhale aşarken biz seyyahı olduğumuz bu yolculukta arzulanan menzile varabilmek için her yaptığımız işi kendimize mubah görürüz.
Oysaki yolda yürümenin de bir adabı bir usulü olduğunu unutuyoruz .
Hırstır gözleri kör eden,zafiyetlerdir İnsanı yoldaki tuzaklara düşüren Aşklarıdır gönül deryalarında yüzdüren.
Kuyulardan zindanlara Yusuf (as)
Gemilerden bir balığın karnına Yunus (as)
Hastalıktan sabra,sabırdan şifaya Eyyüb (as)
Mekkeden Medineye İnsandan İSLAM a Hicret MUHAMMED MUSTAFA (s.a.v.s)
Seyyahız arar dururuz nasibimizi.Seyyahız gün gelir yol biter dururuz.
Seyyahız,Seyyahız HAKKIN devranında Seyyahız,UNUTMAYINIZ !!!
Değerli vaktinizi ayırıp okuma lütfunda bulunduğunuz için teşekkür ederim.
Selçuk KORKMAZ 16 NİSAN 2016
YORUMLAR
MEDAMED Selçuk KORKMAZ
Seyyahlık bambaşkadır. Gezen mi bilir, okuyan mı bilir diye klasik bir sorumuz vardı zamanında.
Hep ne gezen, ne okuyan bilir. Bilse bilse gezerken, okuyan bilir derdim. Bende ara ara alır çantamı, çadırımı atarım kendimi sokaklara. İnsanlara çok şey kazandırıyor yollar.
Telaşla işine koşturanları, okuluna giden gençleri, sokakta arkadaşlarıyla oynayan çocukları...
Mahalle aralarında muhabbete dalmış koca kadınları, köşe başlarında sigara tüttüren delikanlıları...
Otostop çekerken; arabasına alan insanların muhabbetleri...
Her şeyiyle bir bütündür seyyahlık. Yazınızı çok beğendim. Kaleminize ve yüreğinize sağlık