UMUDA YOLCULUK !
UMUDA YOLCULUK : KÖY ENSTİTÜLERİ
YAZAN : Yahya AKSOY
"Şöför durdu, Enstitü Mektebi, dedi.
Süleyman Edip bey müdürün adı.
Ellerinde nasır,yüzlerinde nur,
Yarına ümitle yürüyenlere
Bir selam uçuralım."
Ünlü şair Orhan Veli’nin yüreği ve kalemi ile dizelere aktarılan köy enstitülerine ve şiirde yer alan Arifiye Köy Enstitüsünün müdürü Süleyman Edip beyin şahsında , o dönemde görev yapan tüm yönetici ve öğretmenlere selam olsun.
"Ellerinde nasır,yüzlerinde nur ,ümitle yarınlara yürüyen" köy çocuklarının okulu , köy enstitüleri , çağdaş ,yeni bir Türkiye yaratmak düşüncesiyle, 17 Nisan 1940 tarihinde 3803 Sayılı Kanunla kuruldu ve birtakım siyasi baskılar ve oyunlar sonucunda , 27 Ocak 1954 tarihli 6234 Sayılı Kanunla , dönemin iktidar partisi tarafından kapatıldı.Bu okulların proğramları değiştirildi ve adı ilköretmen okulu olarak belirlendi.
Türkiye’ ye özgü ve özgün olarak kurulan , uygulamalı eğitim ve öğretimi esas alan ve dünyaya örnek bir eğitim uygulaması ile köy enstitüleri, Türkiye ve dünya eğitim tarihinde derin izler bırakan eğitim kurumları olarak kaldı.
1936’ da eğitmenlik sistemiyle başlayan ve 1937- 1946 yılları arasında 8 bin eğitmenin yetiştiği ve eğitimde görev aldığı süreç , 17 Nisan 1940 ’da yasayla kurulan Köy enstitüleri ile devam etti. On dört yılda 18.200 öğretmen yetişerek yurt hizmetine koştu.Köyden gelerek yetişen çocuklar ,öğretmen olarak köylere umut ve ışık olarak döndüler.
Köy enstitüleri , eğitimin çağdaş ışığında, köye, köylüye ve umuda yolculuğun adıdır.
Şair Ali yücel hepimizin duyugularına tercüman olarak , şöyle diyor:
"... Öğretmenlerimin öğretmeni
İsmail Hakkı Tonguç
Ve Hasan Âli Yücel
Enstitüye gitmeseydim eğer,
Kölelik tacım başımda
Göğsümde kulluk madalyam
Demokrasi pehlivanı olurdum."
Bir yanda ikinci dünya savaşı ve bir yanda cehalet savaşı devam ederken , bilim, akıl ve çağdaşlık yolunda ulusumuzu kalkındırmak ve aydınlatmak üzere umutla, heyecanla, özveriyle, azim ve kararlılıkla yurdumuzun kırsal kesiminde 21 ayrı noktada , yoluna devam eden Köy Enstitüleri , eğitim tarihine damgalarını vurmuşlardır.
Tarım derslerine öğrenciler ,ZİRAAT MARŞI ile başlamaktaydılar:
"Sürüp eker biçeriz, güvenip ötesine
Milletin her kazancı, milletin kesesine
Toplandık baş çiftçinin, Atatürk’ün sesine
Toprakla savaş için, ziraat cephesine,
Biz ulusal varlığın temeliyiz, köylüyüz."
Köy Enstitülerinde uygulanan iş ve meslek eğitiminin amacını en doğru biçimde anlatan Ziraat Marşı, yurdumuzu insanı ve toprağı ile kalkındırmayı, geri kalmışlıktan kurtarmayı sağlayacak eğitici önderleri yetiştirmek için çalışmaktaydı.
Köy Enstitüleri Marşı da çarşamba günleri öğle yemeğinden sonra söylenmekte ve devamında öğrenciler çalışma kollarına göre guruplara ayrılarak iş ve meslek uygulamalarına, atölyelerde, uygulama alanlarında, müzik, resim, el işi, tiyatro salonlarında devam etmekteydiler:
"Alnımızda bilgilerden bir çelenk
Nura doğru can atan Türk genciyiz,
Yer yüzünde yoktur olmaz Türk’e denk
Korku bilmez soyumuz.
Candan açtık cehle karşı bir savaş
Ey bu yolda ant içen genç arkadaş
Öğren öğret hakkı halka gürle coş
Durma durma koş.
Şanlı yurdum, her bucağın şanla dolsun
Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun."
Kırsal kesimde kurulu 39.000 köyden 35.000’ ninde okul ve öğretmen bulunmayan ve halkın büyük çoğunluğunun okuma -yazma bilmediği ülkemizi, eğitim çıkmazından kurtarmak üzere kurulan köy enstitüleri, ne yazık ki çağ dışı düşüncelere ,siyasi entrikalarla karanlık oyunlara kurban edilmiştir.
Değerli yazar Yaşar Kemal şöyle demektedir:
" Ben, üç şeyle övünmesini isterim Türkiye’nin: Atatürk’ün gerçekleştirdiği kendine dönüş ve bağımsızlık politikası, Hakkı Tonguç’un gerşekleştirdiği demokratik eğitim ve Nâzım Hikmet’in getridiği insancıl,ulusal şiir."
Köy Enstitüsü mezunu ünlü şair Mehmet Başaran"TONGUÇ BABA" şiirinde şöyle seslenmekte:
"Adın bir destan şafağı işte
Umudu, sevinci büyütüyorlar okullar
Halk babası köyler babası
Ha desen horona kalkar milyonlar
Sen Anadolu’sun , halksın, köylersin."
Teorik ve uygulamalı eğitimin yanında, iş meslek kazanmayı da öğreten bir eğitim sistemini esas alan köy enstitülerinden mezun olan öğretmenler arasından çok sayıda yazar,şair, ressam, müzisyen, tarımcı, sağlıkçı, siyasetçi ve devlet adamı çıkmıştır.
Âşık Veysel, Ruhi Su, Sabahattin Eyüpoğlu gibi ustaların dersler verdiği, her öğrencinin yılda en az 25 dünya klasiği okuduğu, tüm öğrencilerin saz, mandolin, akordion, keman, mandolin, fülüt çalmayı bildiği, dersleri arasında arıcılık, el işleri,çiltçilik,demircilik, marangözlük,inşaatcılık gibi sanaatkârlıkları öğrendiği, ülkenin acil ihtiyacı olan konularda uygulamalı eğitimin yapıldığı köy enstitüleri’ni bütün dünya eğitimcileri ve yöneticileri takdirle karşılarken ülkemizde bu okullara karşı bir kesimin aldığı tavır hayret verici ve düşündürücü olmaktadır.
Yabancı devlet adamları ve eğitimcilerin köy enstitüleri hakkında görüşleri bulunmaktadır:
"...Enstitüler, kuruluşunda veya işleyişinde bulunan bir sakatlıktan dolayı değil,dışarıdan gelen amiller yüzünden çökertilmiştir." Fay Kırby
"Dünyanın hiçbir yerinde böylesine yararlı ve anlamlı eğitim kurumları görmedim." G.Duhamel
"Köy Enstitülerinde kız ve erkek öğrencilerin oluşturduğu bir müzik topluluğu, bize verdiği batı müziği konserinde, Beethoven ve Mozart’ın parçalarını hatasız çaldılar."Prof.S.Kessler
Yurt içinde ve dışında büyük ilgiyle karşılanan köy enstitüleri hakkında, kitaplar çıkmış ve tezler hazırlanmıştır.
Colombia Üniversitesi’nde Fay Kirby, "Köy enstitüleri ve Tonguç’un fikirleri ve eğitimle ilgili görüşleri " üzerinde doktora tezi hazırlamış ve onun, " Türkiye ’nin eğitim tarihinde değil, dünya eğitim hareketleri içinde de çığır açıcı, büyük bir eğitimci olduğunu" belirtmiştir.
Pazarören Köy Enstitüsü mezunu Hamdi Ünal öğretmenim, Boğazlyan Oğulcuk köyüne gelerek çok sayıda başarılı öğrenci yetiştirmiş ve UNESCO tarafından dünyaya örnek olarak gösterilmiş olan bir uygulama bahçesi kurmuştur.
Yıllar önce, hasta yatağında eski öğrencileri ile baş öğretmenimiz Hamdi Ünal’ı ziyarete gittiğimizde, bir köy enstitüsü mezunu öğretmen olarak , Oğulcuk İlkokulunda yetiştirdiği öğrencilerden iki bakanlar kurulu çıkabileceğini gösteren listeyi gururla, kıvaçla ve gözleri heyecan dolu olarak ,hasta vücudu dimdik ayakta göstermiştir.
Bütün köy enstitüsü mezunu öğretmenleri onun şahsında selamlayarak saygı ile selamlıyor ve anıyorum.
Köşe yazılarına, kitaplara, belgesellere sığmayacak köy enstitüleri için Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vefa borcu olarak yapacağı en önde gelen işlerden birisi de, 1941 yılında 600 dönüm arazi üzerinde kurulan, 120 binası ve 3000 ağacı ile Başkent yakının bulunan ,"HASANOĞLAN KÖY ENSTİTÜSÜ" eski yerleşkesinin " DÜNYAYA ÖRNEK BİR EĞİTİM UYGULAMASI -KÖY ENSTİTÜLERİ-ÖRNEK MÜZESİ" olarak düzenlenmesi ve açılmasıdır.
Bir örnek olarak korunması , tanıtılması ve tarihe kayıt düşülmesi bakımından düzenlenecek müzenin , köy enstitülerinin kuruluşunun 75. yılı olan 2015’de açılması çok büyük anlam taşıyacak ve yankılar yaratacaktır.
ABD İndiana bölgesinden yıllar önce sürülen kızılderililere ait tüm yerleşkelerin korunarak bir açık hava müzesi olarak korunmakta olduğuna tanık oldum.
Bir köşe yazısına, kitaplara, belgesellere sığmayacak kadar derinliği ve görkemi olan köy enstitüleri için, eğitim fakültelerimizde araştırma enstitüleri kurulmalıdır.
UNESCO tarafından 2020 yılının " DÜNYAYA ÖRNEK EĞİTİM KURUMU- KÖY ENSTİTÜLERİ" olarak karar oluşturulması ve dünyaya duyurulması için gerekli çalışmalar, ilgililer tarafından acilen başlatılmaldır. Bu konuda UNESCO Milli Komisyonu’na gerekli başvuruyu iki yıl önce yaptım,umarım UNESCO Genel Kurulunda gündeme alınır,karara bağlanır ve 2020 Düğnya’da Köy Enstitüleri yılı olarak kutlanır.
Kendi tarihimize ve değerlerimize sahip çıkmasını bilmeliyiz.Umuda yolculuk hep vardır. üreten, yaratan, paylaşan, insana ,toprağa ve ülkeye sahip çıkan Köy ve köylü olmadan ülke , vatan olmaz."Milletin efendisi çiftçidir, köylüdür" diyen Atatürk bu konuya hep öncelik vermiştir.
Köy Enstitülerine sahip çıktığımızı bir "ÖRNEK EĞİTİM KURUMU KÖY ENTİTÜLERİ MÜZESİ" ile uygulamaya koymak, bunun en güzel örneğini oluşturacaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.