SONBAHARIN HİÇ SUÇU YOK
Saat yedide uyandı. Yorgun ve hasta hissetti kendini. Birden okula gitmesi gereken kızı geldi aklına. Çabucak onu uyandırdı. Biraz gayretle servise yetişmesini sağladı. Ağırdan alan kızının servisi kaçırma olasılığı nedeniyle kendisi de giyinmişti. Birlikte aşağı indiler. Yüreğinin büyük bölümünü dolduran dünyalar tatlısı kızının servisi kaçırma çabaları boşa gitmişti. Onu her günkü gibi özlemeye başlayarak uğurladı…
Hafif serin esintiyi hissedince "Her mayıs gecesi bir Kasım sabahı getirdi ardından" dizelerini anımsadı Brecht’ in. Oldum olası sonbaharı suçlayanlara kızardı. Şimdi de Brecht’in dizelerini düşündü. Takvimde evet Kasım sabahı idi.Ama pırıl pırıl bir güneş içini ısıtmıştı."Ekim’in ,Kasım’ın suçu yok" dedi kendi kendine. Tamam, anlatılan yalnız havanın soğuması değildi. Ama kızdığı da buydu zaten neden böyle bir benzetme? Bunları düşünürken sıcak ekmek, simit almak için bakkala doğru ilerlemişti. Akdenizde yaşadığına için için sevindi yine de. Karlı yerlerde büyümüştü. Hem de en acımasızından.
Kar güzeldir seyrederken. Sıcak bir evin penceresinden, sıcacık giyinmişsen, zorunlu değilsen çıkıp üzerinde yürümek, ayaklarını üşütmeyen sağlam çizmelerle bastığında çıkan sesi dinlemek, yüzüne, saçlarına yavaş ve incitmeden yarı dokunur yarı dokunmaz inen kar taneleri de ayrı güzeldir. Kısacası güçlü ve korumalıysan kardan güzeli yoktur. Bir saat sürecek okul yolunda korumasızsan küçüksen, okula varıncaya kadar donarsa kirpiklerin,su alan ıslak ayaklarına,kızaran burnuna,donan ellerine,çok acıyacağını bildiğin ama dayanamayıp dibine sokulduğun sınıftaki sobanın sıcağına sormalısın.Öğretmenin en fazla acıyan bakışlarına,arkadaşlarının anlamaz aptalca ve boş bulduğun yüzlerine sormalısın. Çocuksun işte en az üç ders saatinde kurursun, çözülür buzların, ısınırsın. Diğerleri gibi sevinirsin son zil çaldığında. Aynı yollardan aynı koşullarda gideceğini unutursun bir anda.
Nerden gelmişti bunlar aklına, bakkala girmedi. Uzunca bir yürüyüş yaptı. Oturduğu apartmana şöyle uzaktan baktı. Sıyrıldı bedeninden, yabancı gibi seyretti kendisini. Evini, kendi yaşamını, son günlerde yaşadığı sıkıntıları bir başkasıymış gibi düşündü. Bakkala da yaklaşmıştı.
“İyi ekmekler yeni gelmiş” dedi kendi kendine…Eve yaklaştığında üst komşu ile karşılaştı.”Günaydın,nasıl oldu eşiniz?Ben uğrayamadım.kusura bakmayın..”gibi gözünde hiç değeri olmayan,nezaketen söylenmiş yapmacık sözlere “teşekkür ederim,iyi iyi oldukça iyi” gibi aynı değerde sözlerle karşılık verdi.Şimdi bir de yapay,zorlama,maskeli insan ilişkileri ile uğraşamazdı.Bir başka gün düşünmeye karar verdi.Attı kafasından,zaten pek yer de yoktu. Onca yolu gitmiş, çocukluğuna uğramış, yeni dönmüştü. Zaten eşi de gerçekten iyiydi. Önemli olan da buydu. Soranın, sormayanın, gelenin, gelmeyenin zerre kadar önemi yoktu.
Hem üşümediğine, yüzüne saçlarına çarpan güneş ışıklarının aydınlığına gölge de düşürmek istemedi. Daire kapısına geldiğinde emin olduğu tek şey vardı: Yaşamı başarmıştı. Beyni ile yüreği ile… Ne sosyal koşullar, ne de karlı, kışlı soğuk doğa… Olayın tek galibi vardı. Kendisi… Kutladı kendini. Kapıyı yavaşça açtı. Daha erkendi. Uyandırmadı eşini. Biraz yazdı, olanı olduğu gibi. Silmedi, değiştirmedi. Geri dönüp okumadı. Yeni günün ilk eylemi -yazma işi- bitti. Düşünme sürecekti. Mutfağa gidip güzel bir kahvaltı hazırlamayı da hak etmişti hani. Yaşamayı hak ettiği gibi…
aylin-K
YORUMLAR
Karlı yerlerde büyümüştü.
Hem de en acımasızından.
Kar güzeldir seyrederken.
Sıcak bir evin penceresinden,
sıcacık giyinmişsen,
zorunlu değilsen çıkıp üzerinde yürümek,
ayaklarını üşütmeyen sağlam çizmelerle bastığında çıkan sesi dinlemek,
yüzüne, saçlarına yavaş ve incitmeden yarı dokunur yarı dokunmaz inen kar taneleri de ayrı güzeldir.
Kısacası güçlü ve korumalıysan kardan güzeli yoktur.
duygu dolu , sürükleyici , harikulade bir bir yazi. Büyük bir zevkle okudum . Kutlarim.
Yazıyı okurken,aklıma Veronica A.Shoffstall'ın "Bir süre sonra" adlı şiirindeki,
"Bu yüzden,
Başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden,
Kendi bahçeni yarat,
Ve kendi ruhunu süsle." satırları geldi.
Sanırım yazarın da yaptığı,kendisine bir bahçe yaratmasıydı.
Ben de bunlarla paylaşayım istedim.