- 377 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bizim Sokağın İz Bırakan İnsanları-4 Sabri ağabey ve Sabahat hanım
Bizim Sokağın İz Bırakan İnsanları-4 Sabri ağabey ve Sabahat hanım
Bizim sokağın mümtaz insanları başlığı altında hazırladığım bu yazı dizisinde ufak bir değişiklik yapıp kalemi bu ailenin içinden birine bırakacağım. O yazacak bizde okuyacağız.
Bu arada başlığı atarkenSabahat hanım dedim. Benden sadece ay büyüklüğü olmasına rağmen kafasına estimi bana ablalık taslar. Bende mecburen he derim. İstersen deme.
Sıra sana geldi Derya, kalem sende ben kenara çekiliyorum.
Sönmez ailesi.
Merhabalar. Benim adım Derya, (Sönmez )Ailesinin bir ferdiyim. Babamın adı Sabri, annemin adı Sabahat Ağabeyim Edip.Dört kişiden oluşan bir aile idik. Ben şu an evli olup kendi yuvamı kurmuş bulunuyorum. Ama size 1984 senesinden itibaren anlatmaya başlayacağım.
Çocukluğum Bakırköy’de geçti. Acısıyla, tatlısıyla mutluluk duyarak yaşadığım en güzel yıllarımdı. Teyzemler Almanyada yaşadığı için, teyzemin Bakırköy’deki evinde oturuyorduk. 1984 yılında teyzemler temelli olarak İstanbul’a döndükleri için İstemeyerek de olsa Bakırköy’den taşındık. Rahmetli anneannemin anneme aldığı Haznedar Köşkler sok. Pekel apartmanında bodrum katındaki küçücük evimize taşındık. İlk başlarda çok zor geldi. Tabir yerinde ise attan inip eşeğe binmiştik. Eve hiç alışamadık önceleri. Allah’tan ben okula gidiyordum neredeyse sabahtan akşama kadar yoktum. Babam ağabeyim çalışıyor annem ise hergün iki gözü iki çeşme. Bakırköy’deki evimizi özlüyordu.Taşındığımız ilk sene annem hemen, hemen her gün Bakırköy’e komşularına gitti. Bizde bu arada yaşamaya başladığımız yeni semtimize alışmaya çalışırken bir kaç tane komşumuz oldu. Bu komşularımızdan biri de hatta en samimi olduğumuz ( O zamanlar öyle idik ) Tuğrul Pekel ve eşi Gülgün abla idi. O zamanlar Tuğrul abilerin Güneşli’de kırtasiye dükkanı vardı. Karı koca çalışıyorlardı. Bir de oğulları Ufuk o zamanlar daha küçücüktü. Hilal daha doğmamıştı ama Gülgün abla hilal’e hamileydi. Zaten bizim onlarla samimiyetimizin temeli Hilal’dir. Neyse Gülgün abla Hilal’i dünyaya getirdikten sonar daha hilal bir buçuk aylıkken dükkana gitmek zorunda olduğu için bebeği yuvaya vermek istedi. Ama annem kıyamadı Hilal’e. ‘’Ben bakarım Gülgün Çok küçük bu kadarcık bebek yuvaya bırakılmaz ‘’ dedi. Ve no günden sonar Hilal bizim evin bir ferdi oldu. Çok tombul, şirin kara tonbiş bir bebekti. Hepimiz bayılıyorduk ona. Şu an bile hala anneme cici anne diye hitap eder. Derken yıllar su gibi aktı geçti. Ben evlendim bir oğlum oldu şu an yirmi bir yaşında. Annemler Pekel apartmanının karşısındaki Sipahi oğlu apartmanının dördüncü katına taşındılarAcı tatlı bir çok günümüz geçti Haznedar köşkler sokakta. Rabbim can sağlığı versin. Hayat iniş ve çıkışlarla dolu çünkü. Otuz iki senedir Köşkler sokakta oturmaktayız artık annem semtini çok seviyor. Çok candan komşuları var. Şu anda Bakırköy’de otur deseler oturmaz.Demek ki bu hayat insanoğlunu her şeye alıştırıyormuş. Bu kısa hikayemi Tuğrul abimin isteği üzerine elimden geldiği kadar anlatmak istedim başarılı olabildiysem ne mutlu bana. ‘’Artık bu kadarla idare edeceksin Tuğrul abiciğim ben senin gibi romancı değilim. Allah hepinize ( Sende babam da sağlık sorunları ile boğuşuyorsunuz) sağlık sıhhat versin’’ ‘’Allah huzur ve mutluluk versin inşallah çünkü hayat uzun görünsede çok çabuk akıp gidiyor aldığımız nefesin kıymetini bilelim.
Saygılarımla.
Derya Sönmez ( Arslan )
Sönmezlerin kızı
11. 04.2016/ Pazartesi
Evet Deryanın yazdığı gibi yaşamımızın bu döneminde ağır hastalıklarla mücadele ediyoruz kendimiz çektiğimiz gibi çevremizdeki bizi seven insanlarada çektiriyoruz. Ama ne yazıkki elden bir şey gelmiyor Sokağımızın mümtaz insanlarından başka bir ailenin konuğu olmak üzere şimdilik hoşça kalın kıymetli okurlarım.
Nisan/ 2016
Tuğrul Ahmet Pekel
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.