- 1091 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Ay çok şeker
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
O`nu ilk gördüğümde, “aman Allahım çok tatlı” deyivermiştim. Japonlara benzeyen çekik gözlerinin etkisine kapılıp eriyivermiştim... Ben, o`na aşkla baktıkça, çatıp kaşlarını gözlerini kaçırması çok üzmüş olsa da seviyordum.
Kendimi, nasıl sevdirebilirdim, bilmiyordum. Çaresizlik içinde elimden gelen tüm şirinlikleri sergiliyor olsam da, kayıtsız kalıyordu hınzır. Ah, çok havalıydı çok, ha bir de çok şeker. Her baktığımda o tatlı yüzüne yeme arzusuna kapılıyordum. Ne yapabilirdim, bir punduna getirip de öpebilsem, mıncıklayabilsem yanaklarından, ısırabilsem yumuşacık kollarını.
Bir gün o`nu görme arzusuna engel olamayıp ziyaretine gittim, uyuyordu. Annesinden izin alıp odasına girdim sessizce, seyre daldım öyle güzel uyuyordu ki, ha bir de masum. Her gördüğümde içimde ısırma arzusunu uyandıran bu güzellik beni deli ediyordu. Usulca eğilip öptüm uyandırmadan, oh mis gibi kokuyordu! Tazecik!
Uyanmasını beklerken çayımı içip, annesinin sohpetine eşlik ettiysem de aklım o´ndaydı hep. En nihayetinde uyandı süt kuzusu, pek de havalı gıcık. Oturma odasına geldiğinde direk annesinin yanına koştu. “Aman havanı sevsinler, yerim seni” deyince, annesinin hoşuna gitse de, o hiç hoşlanmadı bu durumdan. Yine, o en asabi tavrını takınıp, bir ayağıyla yere sertçe vurup “aslında ben seni yerim” yeter artık der gibi bir bakış attı, korktum. Olsun, her hali güzeldi onun, aşığım işte bana ne dese de. Bizi yakınlaştırmaya çabalasa da başaramıyordu annesi, söz geçiremiyordu bizimkine inadı inat. Öptürmiyecekti işte! Bir kere gülse yüzüme razıydım oysa ah!
Mevsimlerden yaz, hava çok sıcak, tam da neyi bahane etsem de görsem diyordum kendi kendime. Telfonum çalıyor, annesi “havuza gidiyoruz, sen de gelsene”, diyor, olur diyorum hevesle. Kör istedi bir göz Allah verdi iki göz, benden iyisi yok. Hazırlanıp çıkıyorum çabucak evden. Onlar benden önce varmış, arayıp buluyorum kalabalıkta. Annesi güneşleniyor, yanına oturup etrafı sevrediyorum. Aşkı arıyor gözlerim, havuza girmiş meğer bizimki. Güneşin de etkisiyle uykuya dalıyor annesi. Tam da sırası, dayanamayıp yanına gidiyorum, su keyfini yerine getirmiş olmalı gülümsüyor bana tatlı mı tatlı . Havuzun kenarında durup su sıçratıyorum güzelliğe, o`da karşılık veriyor gülerek, cilveleşiyoruz karşılıklı. Birden benden uzaklaşıveriyor, gittikçe derinleşen havuzda ilerliyor. Çağırıyorum, her zamanki gibi umursamıyor. Panikliyorum, ani bir hareketle suyun dibinde buluyor kendini, çırpınıyor kuzucuk. Atlayıp suya kurtarıyorum hemencecik, ıpıslak olsam da umurumda değil. Bağırışlarımıza uyanıyor annesi şaşkın, telaşlı bakıyor bize. Sakinleştirmem zaman alıyor. Çok korkmuş tir tir titriyor, yavrucak.
Toparlanıp eve gidiyoruz, ıslanmış elbiselerimle ve kurtarıcı edamla yürüyorum caddelerde gururla. Artık beni sever heralde. Annesi, dönüp dönüp teşekkür ediyor defalarca. O ise şaşkın gözleriyle bana bakıyor. Kıyamam, küçük Sudeme ne çok korkmuş. Duş alıp, bir güzel uyuyor minik kedicik. O, uyurken biz de olayın şokunu üzerimizden atmaya çalışıyoruz. “Nazarım mı değdi” diyorum üzülerek. Annesi kızarak “saçmalama, neler aklına getiriyorsun” diyor.
Dişlerimi sıkarak sevdiğim güzellik, uykulu, yumuk yumuk gözleriyle odaya giriyor. Annesi okşayıp saçlarını öpüyor kucağına oturtup, beni göstererek “teyzen hayatını kurtardı, artık sev o´nu olur mu” diyor yumuşak bir sesle. Aman da aman dünyalar benim oluyor birden, koşup yanağımdan öpüveriyor. Oh be sonunda istediğim oluyor. ” Allahım sen nelere kadirsin” diyorum, gülüşüyoruz.
O küçücük iki yaşındaki kız çocuğunun “ben seni yerim” dediğimde, gerçekten yiyeceğimi düşünüp, sinirlenerek ayağını yere vuruşu, bir elini havaya kaldırıp bana doğru sallayarak “aslında ben seni yerim” diye kendini korumaya çalışmasındaki tatlılığı anlatmam ne mümkün.
Aşkım karşılıksız değil, artık seviliyorum. Her karşılaştığımızda hınzır bir gülümsemeyle kucağıma atılıyor. Hatırlatıp, yeme istemimin sebebinin aslını tane tane açıklıyorum. “ Biliyorum, insanlar yemek değildir” diyor. “Ay çok şeker yerim” diyorum, istem işte... Kahkahalar atıp, sarılıyoruz birbirimize...
sude nur haylazca
YORUMLAR
Galiba bebekler biraz kibirli oluyor. Gördükleri yoğun ilgiden mi şımarıyorlar ne? Ya da ilgi gördükleri erişkini başlangıçta yabancı sayıp bir korunma güdüsüyle midir bu mesafe koyma girişimleri… “Yerim seni” diyerek karşılarına çıkan birine bu amaçla mesafe koymuş olabilir tabii ki… Yine de bu sevimli dostluklar bir yerden başlamalı. Bir sebep… Havuzda boğulmak üzereyken kurtarmak da olabilir. Ve yanağa kondurulan bir öpücükle teşekkür… İşte dostluk başladı bile. Artık kimsenin gücü yetmez bunu bozmaya…
Yazar, günlük yaşamımızda sık sık karşılaştığımız erişkin- bebek ilişkilerine dair bir tatlı tebessümle keyifli bir okuma yaşatıyor bize. Ona ve o tatlı bebişe teşekkür borçluyuz. Selamlar, saygılar…
-Sude Nur Haylazca-
Sudecim , "yerim seni" dediğimde onu gerçekten yiyeceğimi sanıyordu. Kaş çatarak sevmek yok da diş gıcırtısı var. Abartılı aşk var Sudeme karşı, bu yüzden kendimi tutamıyordum sanırım. Nihayetinde sevdiğimi anladı ya o yeter. "Aslında ben seni yerim" deyişi yeme isteğimi artırıyordu, akıllı çocuklar daha bir sevdiriyor kendini. Korkutmadan sevdim ki ben en tatlı gülümsemeyle sevdim. Şimdi "seni yerim" deyince kıkırdayarak gülüyor, espiri oldu aramızda bu anı.
Çocuklara karşı zaafım var, çom seviyorum. Kirlenen dünyada madumiyeti bir onlar hatırlatıyor bize.
saygılar.
ziyaret icin teşekkürler
Kemnur
Merhabalar Sude hanım,
Yazınız bana çok içten ve samimi geldi.
"O küçük iki yaşındaki kız çocuğunun “ben seni yerim” dediğimde, gerçekten yiyeceğimi düşünüp, sinirlenerek ayağını yere vuruşu, bir elini havaya kaldırıp bana doğru sallayarak “aslında ben seni yerim” diye kendini korumaya çalışmasında ki tatlılığı anlatmam ne mümkün."
Bu kısım çok güzel tasvir edilmiş. Lakin müsaadenizle olumsuz eleştirilerimi de yapmak istiyorum.
Düşüncem şudur ki "bir kelime; bir cümlenin içinde yahut o paragraf içinde fazlaca tekrar ediyorsa
bu yazarın kelime haznesinin pek yeterli olmadığını gösteriyor."
O yüzden yazılarınıza daha marjinal kelimeler katabilirsiniz.
İmgeler ekleyebilirsiniz. "yine o asabi tavrını takınıp" derken bile oradaki "asabiliği" daha güzel betimleyebilirsiniz. Hayalperest bir şekilde de yaklaşabilirsiniz.
Genel itibariyle kaleminizin güçlü olduğunu seziyorum.
Eğer üzerinde fazlaca zahmet ederseniz sizden bir kitap çıkarmanızı tavsiye edebilirim :)
Böyle güzel bir yazıyı bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerler. Sizi takipte kalacağım.
-Sude Nur Haylazca-
tesekkür ederim
kitap cikarma hevesinde olanlardan degilim söliyeyim dedim.