- 443 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKİYE'DE NELER OLUYOR !...
TÜRKİYE’DE NELER OLUYOR !..
Dr. Sadık ÖZEN
Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve bununla ilgili Anayasa değişikliği, Türban Sorunu ve türbanla ilgili Anayasa değişikliği, AKP’nin kapatılma davası, Ergenekon veya Ümraniye Soruşturması ve bununla ilgili olarak yapılan tutuklamaların yarattığı olumsuzluklar zinciri ülkemizi son derecede vahim bir huzursuzluk ortamına sürüklemişti. İnsanlar kuşkulu, huzursuz ve yarınlarına güvenle bakamaz olmuşlardı. Siyaset gelip bir yere kilitlenmişti. Halk arasında ikilik günden güne artmaktaydı.
Tam bu noktada Anayasa Mahkemesi bir karar verdi. Hukuki yönleri tartışılan ve siyasi yönleri ağır basan bir karardı bu. Bu kararın alınışında, yapılan iç ve dış zorlamalarla; anayasal kriterlerden çok, ülke sorunlara çözüm arayışlarının etkili olduğu söylentileri yayıldı. Çünkü; ABD ve AB Ülkeleri, bu meselenin bizim bir iç sorunumuz olduğunu hesaba katmaksızın mahkemeyi etkileme anlamına gelecek girişimlerde bulunmuşlardı. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın, gerek davanın görüşülmesi sırasındaki tutumu, gerekse kararı açıklarken yaptığı konuşma, sahip olması gereken tarafsızlık ilkesiyle bağdaştırılamamıştı.
Konuyla ilgili bütün olumsuz görüşlere rağmen, bu kararı yeni bir umut ışığı olarak görmeye çalıştık. Özellikle Sayın Başbakan’ın kararın açıklanışından hemen sonra yaptığı konuşmada Atatürk’e, Cumhuriyet’e ve Laiklik İlkesi’ne bağlılığını vurgulaması, ülkede birlik ve beraberliğin sağlanacağı yönündeki beyanları umutlarımızı artırmıştı. Antalya’da yaşanan tarihin en büyük orman yangınlarından sonra, Sayın Başbakan’ın aynı doğrultuda yaptığı konuşma ise umutları biraz daha yeşertebilirdi.
Ama böyle olmadı. Bir taraftan Başbakan tarafından olumlu bir hava yaratmaya çalışılırken, diğer taraftan buna tamamen zıt şeyler sergilendi. Eski TBMM Başkanı’nın hırçın ve siyasi rakiplerine saldırgan beyanı, yaratılmak istenen ortama hiç de uygun düşmedi. Arkasından başlatılan Anayasa değişikliği girişimleri ise havayı yeni baştan bulandırdı. Cumhurbaşkanı’nın yaptığı rektör atamaları ise, deyim yerindeyse yaranın üstüne tuz biber ekti ve huzursuzluğun yeni baştan ve daha da çok artmasına neden oldu. Olumsuzluklar bununla da bitmedi, gençliği koruma bahanesiyle okullarda ibadet yerlerinin açılması önerisi işi daha da alevlendirdi.
Sayın Başbakan’ın yaptığı konuşmalarda takiyye yaptığını düşünmek istememiştik ve hala da istemiyoruz. Ama ne yazık ki, bu olanlarla Sayın Başbakan’ın söyledikleri bağdaşmamaktadır. Bu durumda, kafalarda şu soru uyanıyor. Yoksa bütün bunlar bir oyun, bir danışıklı dövüş mü?
Sayın Başbakan, eğer sözlerinde samimi ise, söylediklerinin arkasında durmalı, partisinden çıkan çatlak sesleri susturmalı ve inandırıcılığını sağlamalıdır. Çünkü şu anda ulusumuzun ve ülkemizin buna büyük ihtiyacı vardır. Aksi halde, AKP içinde parti disiplini büyük ölçüde zaafa uğramış olur ki buna hiç ihtimal vermiyoruz. Şu halde bu olanlar nedir?
Sayın Başbakan samimiyetle sorulan bu soruyu yanıtlamak ve eğer olumsuzlukların gerçekten düzelmesini istiyorsa bunun gereğini yerine getirmek zorundadır.
Anayasa Mahkemesi Kararı’nın açıklanmasından sonra geçen şu on günlük kısa süre içinde yaşanan olumsuzluklar, ne yazık ki bu sayılanlardan ibaret kalmadı. Hepsi ayrı bir önemde, ama hepsi de ürkütücü, başka başka şeyler birbiri arkasına gelip ülke gündemine oturdular.
İstanbul’un göbeğinde, Selimiye Kışlası’nı hedef alan, havan topuyla atılmış roketler can kaybına neden olmasalar bile son derecede kuşku yaratmıştır. Aşağı yukarı aynı sırada Muş’un Malazgirt İlçesi Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan aynı nitelikli saldırıda bulunulması ise oldukça düşündürücüdür. Bu eylemlerle kimler, neler yapmak istiyorlar.
Devlet ve Hükümet Başkanlarının tatil yapmak ve konuk ağırlamak en doğal haklarıdır. Ancak yukarda sayılanlar göz ardı edilecek veya ihmale uğratılacak hususlar değildir. Bir taraftan dağda kanlı terör eylemleri devam ederken, diğer tarafta kentlerde yapılan saldırılar, taşıdıkları öneme binaen ivedilikle ele alınmak ve değerlendirilmek zorunda olup, bunlar Vali ve Emniyet Müdürlerinin yaptıkları açıklamalarla geçiştirilecek şeyler değildir. .
Sayın Başbakan’ın, bu konularla ilgili olarak hamasi nutuklar atması yerine, bir devlet adamı kimliği içinde; gerçekçi, inandırıcı ve halkı teskin edici açıklamalar yapması bekleniyor.
Saygılarımla…
09.08.2008 / Antalya
YORUMLAR
Yazıyı dikkatlice okudum ancak paylaşmam olası değildir.
Bugün Türkiye'de bana göre esas sorunu kaynağı kışkırtıcı,biraz da başkalarından "medet umucu" tavrıyla ana muhalefet partisidir.
367 kararında-Ki bu kararın kendisi anayasaya aykırıdır.-"Karar çıkmazsa,çatışma çıkar" diyen anlayış ülkenin esas sorunudur.
Yani muhalefet boşluğu vardır ve yakın zamanda dolacak gibi de değildir.
"Ergenekonu'n avukatayım" diyen anlayışlardan ne muhalafet olur,ne de bu anlayışla demokrasi gelir.Gelse gelse "darbe"dir gelecek olan ama ona da şartlar uygun değil galiba.