Feriha hanım ağır bir ameliyat geçirmişti. Yoğun bakımdan çıktıktan sonra normal odada fazla kalmak istememişti. Doktora rica etti.
- Söz veriyorum kendime dikkat edeceğim ilaçlarımı muntazam alacağım. Kontrollerime düzenli geleceğim.
Onun bir oğlu br kızı vardı.Oğlu dördüncü sınıfta; çalışkan sevimli,cin gibi çocuktu. Hemde çok sosyal bir çocuktu. Yaşına rağmen annesine yardımcı olmaya çalışıyordu, kardeşini koruyp kolluyordu.
Akşamdan beri düşünüyor annesine bir türlü söyleyememişti. Çünkü annesi çok bitkin ve yorgundu. annesi, kardeşi ve kendisi yanlız kalmasın diye hastaneden erken çıkmıştı.Ömer, öğleden sonra okula gidiyordu. O nedenle sabahı bekledi. Kahvalı yaptıktan sonra, Annesinin yanına oturdu.
- Bugün nasılsın anne! Diye sordu
- Sağol canım iyiyim
- Sen nasılsın iyimisin yavrum, derslerin nasıl? Dedi.
İyi anneciğim. Sen iyi ol. Ben önlüğümü giyeyim dedi sonra kardeşini giydirdi.
- anne!
-Efendim yavrum!
- Bügün öğretmenler günü. Öğretmenler günün kutlu olsun. Dedi Annesinin ellerinden öptü ona sarıldı sonra kardeşi geldi annesine sarılıp elinden öptü annesini. Feriha hanım çok mutlu oldu.
- Aslında öğretmenime bir hediye almak isterdim ama sen hastasın. Dedi Ömer.
Üzülme yavrum. Gitt benim sandığımı aç oradan bir havlu al götür. Dedi.
Ömer çok mutlu oldu. Annesinin odasına gitti sandığını açtı. İçine uzun,uzun baktı. Mis gibi kokuyordu. Sonra bir tane havlu çıkardı. Kenarları yaılmış pembe beya çizgili bir havluydu sonra bir poşet buldu içine koydu. Salona döndü annesine gösterdi. okadar mutluydu ki. Herkes öğretmene hediye verince o mahcup olmayacaktı.
Annelerine veda edip neşe ile evden çıktılar. Anneleri sevgi ile arkalarından baktı. ALlahım onları sen koru zihin açıklığı ver.Diyerek dau etti ve başını yastığa koydu.Ömer neşe ile sınıfa girdi. Öğretmen yoklama yaptı sonra herkes hediyelerini masanın üstüne koydu. Öğretmen hepsine teşekkür etti. Bir kişi sınıf adına öğretmen elini öptü. Oda onu öptü ve derse geçtiler.
Ömer o günü neşe içinde geçirdi.
Ertesi sabah Ömer ve Kardeşi erken kaltılar. Ödevlerini yaptılar. Takıldıkları yerleri annelerine sordular. Ve öğleyeye doğru önlüklerini giyip çantalrını topladılar ve annelerine veda edip servislerine binmek üere evden çıktılar.Bahçede zil çalınca toplandılar. Müdür konuşma yaptı. Sonra sırayla sınıflara çıktılar. Öğretmen geldi. Yerine oturdu. Yoklama aldı. Sonra çantasını açtı.Bir poşet çıkardı. Poşetten Ömerin getirdiği havlu çıktı.
- Bu havluyu kim getirdi Diye sordu.
- Ömer, ben öğretmenim. Dedi.
- Al bunu geri götür bu havlu kullanılmış.

Ömer kıpkırmızı olduğunu hissetti. Herkes dönüp ona baktı. Ağlamamak için kendini zor tuttu.
Akşam ee geldi öfkesi hiç dinmemişti. Çok sinirli hareket ediyor, kardeşine çatıp duruyordu. Annesi bir şeyler olduğunu fark etti. Acaba ne olmuştu.
Ömer yanıma gel
Efendim anne
- Neyin var oğlum diye sarıldı
Ömer ağlamaya başladı.
- Ne oldu oğlum nen var
Öğretmen hediyemi beğenmedi. Sonra olup biteni anlattı.
- Getir bakıyım şu havluyu bana.
İçinden bu nasıl bir öğretmen. Üstelik genç de değil tecrübeli. Böyle şey yapılır mı hiç. Hiç almasa ne olur.Diye düşündü.
Ömer havluyu getirdi. Annesi açtı baktı. Bir kenarında küçücük bir sandık lekesi oluşmuştu. Gülümsedi ve oğluna dönüp onu öptü okşadı.
- Üzülme oğlum öğretmenin sandık lekesini ne olduğunu anlamıyacak kadar cahilmiş. Dedi. Ömer üzülmüyorum anneciğim yeter ki sen iyi ol diyerek boynuna sarıldı

18.10.2015 İSt