ÖYKÜ YAZMAK KEYİFLİDİR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yazı yazma ve paylaşma keyfi insanı mutlu kılar. Yaşantımı etkileyen ağır hastalığı kafama takıp depresyona girdiğim süreçte yaşadığım stresi alt edebilmemin bir yöntemidir yazmak ve paylaşmak. Hiç sınırlamadığım hayal gücümle aklıma getirdiğim çeşitli kurgularla ilgili bir şeyler yazabilmek ve paylaşabilmek beni hem rahatlatmakta, hem de evden çıkıp gezip tozamamanın yoksun bıraktığı sosyal yaşama bir nebze de olsa ulaşabilmeme vesile olmaktadır. Bunun için sahip olduğum bilgisayar ve bağlı olduğu internet ağı enönemli aracımdır.
Genelde öykü türünde yazmaktan hoşlanıyorum. Nadiren de kafama takılan bazı konularda özgün fikirlerimi açıklayabilmek maksadıyla deneme türünde yazdığım oluyor. Tabii ki, bu ikisinden farklı olarak şiir olmazsa olmazım, o duygularımı paylaşmak için seçtiğim bir yol. (Her ne kadar başarısız bir şair isem de…)
Üyesi olduğum bu paylaşım sitesinde her ne kadar mutlu isem de beni üzen bir konu, öykü yazarlarının çok az oluşu. Bu da paylaşılan öykü sayısının çok düşük olmasına sebep oluyor. Deneme türü nedir bilmeyenlerin, deneme türünde yazmayı bilmeyenlerin anlamsız yazıları işgal etmiş durumda siteyi. Eskiden öykü, deneme, makale, vs. başlıkları altında gruplandırılıyordu paylaşılan yazılar. Hangi türde okumak istiyorsak o başlığa girip yazılanları okuyabiliyorduk. Sonra bu uyulamayı kaldırıp yerine en son yorum yazılan yazıları listelemeye başladılar. Hiçbir yararı olmayan bu uygulamayı niçin gruplandırma yerine tercih ettiklerini hala anlayabilmiş değilim. Ben genelde öykü okuyan biriyim ve öykü olarak yazılmış yazıları bulabilmek için paylaşılan her yazıyı tıklamak zorunda kalıyorum. Öykü olarak kaydedilmemiş yazılardan girmemle çıkmam bir oluyor. (Favori listemde yer alan yazarların yazdıkları hariç) Ama bu giriş o yazıdaki “tekil gösterim” sayısını arttırıyor. Yazıları gruplama menüsünden vaz geçilmesi acaba bu sayıyı yükseltmek için miydi? Her neyse, uygulayıcıların bir bildiği vardır herhalde… Benim arzum öykücülüğün tercih edilerek bol bol öykü yazılıp paylaşılmasından ibaret. Ne var ki, öykü yazmayı bilmeyen/beceremiyen dostlarımız bu türden uzak durmayı tercih etmekte. Ben öykü konusunda bildiklerimi, uyguladıklarımı paylaşsam bu dostlarımıza yardımcı olabilir miyim acaba? Arzu eden okusun:
Öykü, yaşanan ya da yaşanması mümkün olan bir olayın özgün bir kurguyla ve benimsenmiş bir yazım tarzıyla anlatıldığı kısa yazıdır. Tanımdan da anlaşılabileceği gibi öykü yazarın kafasında kurgulanıp genel uygulaması olan yazım tarzlarından biri tercih edilerek ve mümkün olduğunca kısa yazılmalıdır. Yazım tarzı genelde düzyazıyla, nadiren de manzum yazıyla uygulanır. Uygulamada önem verilecek en önemli kural, yazım kurallarına itina gösterilmesi gerekliliğidir. Özellikle Türkçeyi kullanımda çok hassas olunmalıdır. Kısa yazı olması ele aldığı olayın tek/yalın bir kurgu olmasını ve az sayıda karaktere yer vermesini gerektirir. Bu özelliği öykülerin kolayca yazılabileceğini düşündürmemelidir. Yazılacak öykünün öncelikle kurgulanması şarttır. Öyküleri kurgulayan hayal gücümüzdür. Hayal gücümüz hayatta yer alan her şeyden esinlenerek yapar bunu. Kurgulama safhasını atlayarak doğrudan öyküyü yazmaya başlayanlar, olayın kurgusunu yazının akışına bırakırlar. En iyi yöntem olayı kurgulayıp bir taslak olarak belirlemek, sonra da bu taslak üzerine yazıyı bir oya gibi işlemektir.
Öykülerin giriş bölümlerini yazmak en zor olanıdır. Bu bölümde zorlananlara tavsiyem, anlatıma bir dialog ile başlamalarıdır, bu şekilde öyküye en başta bir eylem kazandırılabilinir. Yada, öykü sonuç bölümüne en yakın bir yerden yazılmaya başlanabilir.
Öykü yazarlarının sık sık düştükleri bir yanılgı vardır. Genelde sonuç bölümünü umulmadık bir sürprizle bağlamaya çalışırlar; oysa bu çok gereksiz bir amaçtır.
Daha detaylı bir anlatıma yer vermeyi gereksiz buluyorum, zira öykü nedir, nasıl yazılır konularında internet üzerinden sınırsız bilgiye ulaşmak mümkündür.
Değerli yazın dostları, haydi, öykü yazarlığına! Bu günden tezi yok herkes birer öykü yazıp paylaşarak bu keyfi doyasıya yaşasın, yaşatsın. Saygıyla…
YORUMLAR
Öncelikle kutluyorum sevgili Kemal.
Öykü yazma konusuna gelince:
Yahu öykü yazayım diye ne zaman klavye başına çöksem yazı ister istemez mizaha dönüşüyor. Şöyle ciddi bir öykü çıkaramıyorum. Şeytan fazla ilgileniyor benimle sanırım. Ama yine de deneyeceğim bakalım.
Selam ve sevgilerimle.
Kemnur
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU
Kemnur
değerli Kemal abim, yazmak ve aramızda gelişen o özel bağ.
ve öykü yazarlığı ki yazmaktan büyük keyif aldığımız ki eminim ki; yazan her yürek gerçekten de eşsiz bir huzura bürünüyor tüm ruhuyla. her anlamda ve her konuda ki öykü gerçek manada eşsiz bir çözelti içine ne çok şey kattığımız.
büyük keyifle okumuştum yazınızı ve tekrar okumak ve tebriklerimi bırakmak adına yeniden sayfanızdayım.
seçici olmak belki de yazdıklarımıza paralel bir güdüm ile soluklandığımız öykü dünyası. elimden geldiğince ben de öykü yazmaktan çok keyif alıyorum ama yazmanın da bir saati var ve ne zaman yüreklensem zaten öykü bir şekilde şekilleniyor. bu bağlamda her geçen gün görüyorum ki: bilmediğim ne çok şey var ki bilmek ve öğrenmek bir derya işte okumak ve siz değerli kalemlerden feyiz alacağımız çok şey var.
yazacak çok şey var ve paylaşacak hele ki sevgi ve dostlukta eşlik etti mi değmeyin keyfine.
kutluyorum can-ı gönülden. çok faydalı bir yazı olduğu aşikar.
iyi ki varsınız Kemal abim.
ömrünüz çok olsun.
güzelliklerde buluşmak adına yeniden ve yeni paylaşımlarla...
daimi saygılarımla değerli hocam...
Kemnur
Gülüm Çamlısoy
Defalarca yazmayı bırakmaya yeltendim ama kelimelerden uzak kalmak, nefes almamakla eşdeğer.
Şu bir gerçek ki; geç fark ettiğim yürek sesimi çok çok sevdim ve bu sayede güzel insanlarla kesişti yolum.
Rabbim izin verdiği sürece bu yolculuğu sürdürmek en büyük dileğim.
Teşekkür ediyorum tüm yüreğimle.
Esenlikler diliyorum.
Kemal Bey,
Bu site öyle bir hal aldı ki, artık değil yazı eklemek öylesine girip bakmak bile istemiyorum çoğuz kez. Yine de gün içinde ara ara girip sevdiğim yazarları ve şairleri arıyorum. Okumadığım çalışması varsa okuyup çıkıyorum. Bana kendimi iyi hissettiren sen, Sami Hoca, Metin Abi, Serhat Abi'nin hikayeleri. Er ya da geç bu grubun yazdıklarını illaki okurum. Bazı yazarlarım var tabiri caizse canım çeker onları okumayı. HakkınSesi, İlhan Kemal, Chaotica, kıyıdaki adam bu listenin en başında. Yenilerden de keşfettiğim iki üç yazar var. Okuru az ama yazdıkları güçlü olan. Şairleri listemde olanlar dışında özelikle şiir açıp okumam. Aslında bu kalıbın dışına çıkabilsem belki çok farklı kalemler tanıyabileceğim. Fakat senin de anlattığın gibi her şey çok karışık geliyor artık bana. Belki de yaşlanıyorumdur. Her ne ise; burada ağır bir hava var epeydir. Beni yoruyor böyle gerginlikler. Siyaset, küfür, karanlık işler, biribirlerinin kuyusunu kazmaya çalışanlar, dedikodu, iki yüzlülük, laf sokmalar ...edebiyat dışı her şey...
Sohbet naifliğinde öğretici bir yazı oldu bu çalışman. Şahsen klasik öykü kurallarını çok önemsemesem de, o kalıpların dışına çıksam da yazıda verilen bilgiler çok net ve önemli. İsteyene tabi. Biliyorsun burada allameyi cihan çok :)
Canı gönülden kutluyorum.
Size ve eşiniz hanımefendiye saygı ve selamlar. (Bu arada adını yazmadım ama onu da okumayı seviyorum. Çok pozitif bir kalemi var. İnsana iyi hissettiren cinsten.)
Aynur Engindeniz tarafından 4/11/2016 12:58:36 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kemnur
Ressamın fırçasından tuvale yansıyan da bir öyküdür, sanat ve edebiyatın her türü öyküsünü içinde barındırır. Toplumsal yaralara parmak basan eleştirel yazıların içinde de öykü vardır.
Ben ilk öyküyle başlamıştım yazmaya sonra ne olduysa 'sen şiir yazma, öykü yaz' dediklerinden sonra oldu. Biraz inat mı ettim nedir. Sonra öykü yazmaya çalıştığımda zorlandığımı hatta sıkıldığımı fark ettim.
"Öykü yazmak keyiflidir" diyince siz, yazabilirim diyorum ben de.
teşekkürler
Sude Nur Haylazca tarafından 4/11/2016 10:51:34 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sude Nur Haylazca tarafından 4/11/2016 10:56:47 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kemnur
-Sude Nur Haylazca-
Ben teşekkür ederim, selamlar, saygılar.
Kemal Hocam, öykü yazmak bana çok zor geliyor. Ne de olsa kısacık yazıya hem dünyaları sığdıracağız hem de iyi bir anlam taşıyacak. Derler ki roman yazacağım diyorsan önce küçük küçük öyküler yazmalısın. Öykü yazmak roman yazmaktan daha zordur; bu onlara basit geliyor.
Ama şunun da farkındayım ki ne kadar fazla yazarsak o kadar iyi olur bizim için.
Yazınız hak ettiği değeri aldı; tebrik ediyorum. Sağlıklı huzurlu mutlu bir hafta diliyorum.
Kemnur
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU
İlk bölümü oldukça samimi, son bölümü ise gerçekten eğitici, bilgi verici bir çalışma.
Edebiyat bilgisi sadece lise seviyesinde aldığı eğitimle sınırlı olan biri olarak,
yalan yanlış bir şeyler karalamaya çalışıyor ve adına da hikaye diyorum ben.
Becerebiliyor muyum?
Olabildiğince artık...
En azından, bu sayede imla hatalarımı düzeltme, Türkçeyi de daha iyi kullanma çabası içine girmiş oldum.
Ancak,
hikaye yazmak ta öyle kolay iş değil sanırım.
Ya da benim için zor zanaat.
Senin hikayelerine gelince.
Gerçekten keyifle okuyor, kurgu alanındaki başarını da resmen kıskanıyoruz dostum.
Bu aralar defterde çok boy gösteremiyoruz ama,
her gün de ziyaret etmekten geçmiyoruz hani.
Bilesin...
Kemnur
Ben de bir öykücü olarak, sitedeki düz yazı karmaşasından hayli şikayetçiyim. Günlük siyasi yazılar ve onların getirdiği zaman zaman düzeyi hayli düşük tartışmalardan gına geldi.
Bu tür siyasi tartışmalar zaten günlük tüm medya organlarında yapılıyor. Bir gazeteye ya da internet ortamında bolca bulunan, sırf bu nitelikte politik amaçlarla kurulmuş sitelere yazılacak yazıların bir Edebiyat sitesine yazılmasını aklım bir türlü almıyor. Dil sertliği, yazıların aşırı ideolojik olması yapılan polemiklerde seviyeyi iyice düşürüyor.
Sitenin bu konuda bir şeyler düşünmesi, en azından düz yazıların verilmesinde yeni bir tasnif şekli düşünmesi lazım.
Çok önemli bir konuya değinmişsin. Aynı duyguları paylaştığımı ifade etmek isterim.
Kalemine sağlık, Kemal Abi.
Sağlıcakla,
Kemnur
"Öykü olarak kaydedilmemiş yazılardan girmemle çıkmam bir oluyor."
Aman hocam eyvah dedirttiniz bana
Benim naçizane paylaşımlarıma da kim bilir ne çok girmesiyle çıkması bir olan vardır
Kıymetli hocam o değil de
Tek tek tıklama, girme çıkmanın zahmetinden kurtulmak adına da iyi bir çözüm olabilirdi herkesin öykü yazması
Ne var ki, o yönde yetenek ve istidat görmüyorum kendimde
Kuşkusuz yazdıkça gelişme gösterebilir insan da
Sadece öykünmek iyi bir öykücü olmaya yeter mi acep?
Bence en iyisi sizin gibi müstesna bir öykücüyü takip etmek
Bu arada şiir konusunda kendinize haksızlık ettiğinizi fark ettim
Kanımca şiir yazmak sizin şiarınıza çok uygun
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza selam ve saygılarımla...
Kemnur
Kemnur
Değerli yazın dostları, haydi, öykü yazarlığına! Bu günden tezi yok herkes birer öykü yazıp paylaşarak bu keyfi doyasıya yaşasın, yaşatsın. Saygıyla… yazının özü bu tamam hocam sıradayım saygılarımla
Kemnur
Sevgili Dostum !
Sana yürekten katılıyorum.
Sadece bu kadar mı diyeceklerin? Diyorsun. Duyuyorum.
Eğer düşündüklerimi yazacak olsam yine strese gireceğim.
Biliyorum. Onun için sana katılmakla kalıyorum.
Biz yine de yazıp okuyalım. Boş ver takma kafanı.
Selamlarımla Dostum.
Kemnur
Kemal hocam. Yazınızın başlığında olduğu gibi, gerçekten de öykü yazmak keyiflidir. Kaldı ki hangi türden olursa olsun, yazmak keyifli ve güzel bir etkinliktir. Üstelikte yazmak bilindiği gibi medeniyetin de bir ölçütü olarak kabul edilir. İyi hoşta özellikle son dönemlerde defterdeki paylaşımlara bakıldığında. Hiçte öyle medeniyetin ölçütü olacak yazılarla karşılaşmak pek mümkün olmuyor. Buna şiirler de dahil. Aşağılamalar, küfre varan hakaretler havada uçuşuyor. Yani seviye yerlerde. O zamanda insanın türü ne olursa olsun her hangi bir paylaşımda bulunmak içinden gelmiyor. Birde buna denk geldiğim bazı yorum ve yazılarda örneğin; efendim Atatürk Türkiye’sinde rejim tehlikede kimsenin umurunda değil şeklinde (sorsanız Atatürk ile ilgili bildiği şeyler iki kelimeyi geçmez) goy goy çulluktan başka bir şey ifade etmeyen yazı ve yorumları okuyunca. Ya da ülkede terör varken insanlar aşk şiirleri hikâyeler yazıp lay lay lom peşinde gibi demagojilerle karşılaşınca insan ister istemez. Kendi kendine yav ben neyi paylaşayım bu sayfalarda diyor. Ya da bu tür yazılarla karşılaştığında. Ulan oğlum, bu ülkede rejimin tehlikede olduğunu veya terörün varlığını sen yenimi fark ettin diyesi geliyor insanın, fakat bu seferde polemiğe girmek zorunda kalıyorsunuz. Böyle bir tartışmaya girince de sonuç olarak normalinde sosyal hayatta yan yana gelinmeyecek nitelikteki insanların yukarıda bahsettiğim seviyesiz sözlerinin muhatabı oluyorsunuz. Dolayısıyla da insanın her hangi bir paylaşımda bulunmasının da bir anlamı olmuyor.
Hatta emin olun. Sizin gibi iki elin parmakların geçmeyecek kadar kalemini beğendiğim. Her tür paylaşıma ve eleştiriye açık seviyeli, nitelikli ve esprili sayfa dostlarımın yazdıkları olmasa deftere girmek bile içimden gelmiyor.
Kaleminize yüreğinize sağlık.
Saygı ve sevgilerimle.
Kemnur
Alaka-i Muamele !
Ve kırbaç ! Vuruldukça acı, kendini özgürleştirirken, acı duyanın tin'i çıplaklığından değil; giyinmişliğinden utanır...Acı bana Mitos ! Seni en son gördüğüm yer, dirildiğin yerdi !
Meydan keşmekeşti. Öylesine kendinden geçenler vardı ki içlerinde, ama kendi içlerinde hiçbir şey yoktu. Ellerinde tuttukları bahçıvan sepetleri, sepetin içinde ekecekleri tohumları, tohumlarınsa ne düğü belirsiz ama veciz sandıkları şeylerdi..
Şimdi söze ya da hikayeye nereden ve nasıl başlamam gerektiğini düşünürken, aslında aklımın hikayeden öteye gitmiş olmasını fark ettim.. Öyle ya edebiyat sitesindeyiz ve edebiyat dışında ne varsa burada. Acaba hangi öykü, deneme, makale ya da toptan perakende yazılardan bahisle ?
Hamurabi yasalarına şöyle bir baktım.. Sonra yasaların içeriğine yaslanan kelimeleri tekrar tekrar ayıkladım.. Geriye kalanlar : Biçem ya da üslubumdan düşen hece’ Lakin caize’lerden el çekmiş gözlerim. Dem ki, ellerimden düşen Cönk’ müdür desem …Oysa ezgi demişti Nabi, ama Nedim dil uzattı ve ekledi Estetisizm !
Buysa eğer edebiyat şair Nef’i dara düştü ve dedi ki :
Benim züğürtlük ile ellerim taş altında
Müzehrefâtın o dürr ü güher satar Hân’a
Gazelinde’ imge’ imana gelse ,insicam içinde yıkılır bendi. Hoyrat ellerinde inşa dilekçesi, hadi oradan be Mitoloji, Mitos öldü öldü….
Ben yorumu siz üzüldünüz diye sildim. Yoksa size kızgınlığımdan değil Kemal Bey.
Saygılar
beren yılmaz tarafından 4/11/2016 2:39:09 AM zamanında düzenlenmiştir.