- 1218 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SAYIKLAMALAR-II (TOHUM NASIL EKİLİR)
Tohumu nasıl ekeceğimizi,fidanı nasıl dikeceğimizi öğretmek için gelirlerdi üçer,beşer,onbeşer guruplar halinde.
Yine böyle bir gurup gelmişti,bir ilimizde kırsal kalkınma programı uygulanıyordu.Bu gurup proje kapsamında çalıştırılması bir tür mecburi guruptur.Çün ki, bu projeler bir paket halinde hazırlanır ve ülkelerde uygulamaya konur.Bu proje Dünya Bankası kaynaklı bir projeydi. İlginç detaylar olur bu projelerde;der ki,benim paramla pulluk, tırmık, remork, tekerlek alabilirsin ama,asla traktör alamazsın.Yine der ki,benim paramla ahırını taş,betonarme,ahşap,herneyse yapabilirsin ama,içine asla benim paramla inek,koyun,tavuk, canlı varlık alamazsın,yani gelir getirecek varlıklara yatıramazsın.İşte ben de bir tekniker olarak böyle bir projeye, yine paket halinde yüz teknik elaman arkadaşımla atanmıştık.
Gelen gurupta;Mısırlı,Arap,Alman,Fransız ve İngiliz Anthony bulunuyordu.Anthony,dört yıl Ege Üniversitesi’n de,dört yıl,İran Azerbaycan’ın da,son yıllarını da bu projede geçirecekti. Oldukça hareketli,hep okuyan,yazan,konuşan bir tipti. Doğrusu gözüm fazla tutmamıştı.O yıllarda da oryantalizm ve oryantalistlerle ilgili kısmen de olsa bilgi sahibiydim.
Yine bir ziyaretlerinde,guruptan koptuğunu farkettim,Aras Nehri kıyısında kumsalda oynayan çocuklarla,çocukların kendi ana dilleriyle sohbet ediyordu,notlar alıyordu.Yanına gidip tuttuğu notları bana vermesini söyledim,kabul etmedi.Sohbetiniz ziraatla ilgili olmalı,neden vermiyorsunuz diye söyledim.Eşyalarını topladı,çokta hoşnut olmadığını belli eden bir edayla, gurubunun yanına gitti.
Yine bir ziyaretlerinde,yola çıkmak üzere hazırlıklarımızı yaptık,benim olduğum arabadan uzak kalmak istiyordu,başaramadı, aynı arabaya bindik.Yol boyunca hiç konuşmuyor,hep bildik notlarını tutmaya devam ediyordu.Bu bildik notları günlük elli sayfadan aşağı olmazdı. Bulunduğumuz ilçenin,en uzak yayla köylerinden birine gittik,meralarda gübreleme programı uygulanıyordu,onlarda denetleme yapmak üzere gelmişlerdi. Köyün çeşme başı oldukça kalabalıktı.Kalabalıkta köylülerle ayak üstü sohbetler yepıyorduk hayata dair,Anthony’nin kalabalık içinden yine sıyrılmış olduğunu farkettim.Çünkü farkedilecek kadar uzun boyluydu.Çeşme başında son kalan kadına sordum:
Bizimle gelen o uzun boylu yabancı adam nereye gitti,gördünüz mü? Kadın,evet dedi.Köyün imamını alarak buradan aşağıya doğru hızla gittiler..Ben,üstüme lazım değil demedim ve indikleri istikametten yürüdüm. Gittiğimde, onları imamla birlikte bir mezarlıkta buldum. Mezarlık belli ki,bizim eskiden vatandaşlarımız olan Ermeniler’e ait maşatlık diye tabir ettiğimiz bir mezarlıktı.Anthony,resimler çekiyordu..Ne kadar taş varsa hepsini resimlemişti...Anthony,imamımıza da tohum nasıl ekildiğini öğretiyordu!
Kibarca fotoğraf makinasını vermesini söyledim,itiraz etmedi,aldım.Sonra imama döndüm:
Kendisinin neden seçilmiş olabileceğini sordum:
İmam,hiç, diye cevap verdi.
Evet, bu, bir hiç değildi aslında.Anthony,bu işlerde oldukça tecrübeliydi,kimin ne konumda,ne kadar işe yarayabileceği konusunda oldukça deneyimliydi.Ne hikmettir bilinmez ama,bizim vatandaşımızda,bu yabancılara yardımcı olmak için ölesiye can atar.. Evet ülkenizi,ülkemizi ziyaret eden ve edecek olan insanlara elbette en üst sevyede yardımcı olmak insani görevimiz.Benim söylediğim çok farklı bir algılama biçimidir ve art niyetli insanlarda hep kullanır bu iyi niyetli insanımızı...
Anthony,çok uzun sürmeyen bir zaman süresinde,bütün bilgilerine el konularak sınırdışı edilmişti. Gerçeğini tam bilemedim ama, bana sadece bir bilgi olarak ulaşmıştı.
Sulama görevini yapacak ne kadar çok adamları oldu,ektikleri tohumlar yeşeriyordu...
YORUMLAR
Hocam valla yarama tuz bastınız
konu mükemmel
Tarih boyunca bizim olanı bize sattılar,
" bor" madenlerimizin üstünü mühürleyerek bura da hiç bir şey yoktur diyerek belge yazdılar.
Tarihimizi caldılar
İbni Sina ilk mikrobu bulandı ama onlar kendileri bulmuş gibi sahiplendiler( İSMİNİ YAZMAYACAM)
Matbayı bulan biziz ama varmı tarihte adımız
yok
yok yok
yeni dile uyum sağlayamazsınız deyip bütün eski el yazmalı tarih kitaplarımızı yaktılar.
neden tarihi silmek neyle isbat edeceksin ancak yazılı bir eserle...o da yok...
Kendi ülkemde kendi denizimde gidip giremiyorum neden ? çünkü plajlar otel olmuş...
seni halkını kim düşünüyor kı..
5 dolara yabancıyı yediriyor içiriyor ama Türk halkını bir gün 100 dolara bile bırakmıyor...
27 ucak yangın söndürme ucağı olacakken, MTA cilet olsun diye çok ucuza satılıyor
nasıl bir oyun oynanıyor farkında mıyız acaba
yok değiliz çünkü bizim daha önemli dertlerimiz var,
bir birimizi yemek gibi