16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2050
Okunma
Seni artık tanıyamıyorum.
Ne yarımlarıma benziyorsun ne de yarınlarıma. Bir olmazlık var sende, bir yanlışlık. Hayır, bu sen olamazsın. Sesin bile yabancılaşmış bana.
Bu merhaba senin merhaban değil. Kandırma beni. İyi bilirim seni biliyorsun. Kendine dönsen ancak bir ayna kadar gerçeği yansıtabilirim sana. Şimdi o aynada sahte bir yüz görüyorum mesela. Neye bu inadın.
Anlatmalısın bana…
Bilmeliyim korkularını. Affettim ve unuttum sevgili tüm hatalarını. Ama konuşmalıyız seninle. Bir vedayı bile hak etmediyse bu sevda neden yaşanmış olsun ki onca zaman. Dedim ya konuşmalıyız seninle. Kavga etmeliyiz belki de, belki de kırmalıyız birbirimizi. Ağlarım diye korkma sakın. Silebilirim gözyaşlarımı . Çünkü hâlâ tanıdığın güçlü kadınım ben. Hâlâ değişmedi duygularım. Bir sokak çocuğuna kapılarını açacak kadar merhametli, seni yeniden affedebilecek kadar erdemliyim sevgili.
Hangi gidiş beni sensizliğe gebe bırakabilir ki. Silemem yaşanan onca sevgiyi. İçin titrer bilirim içine her düşüşümde. Sevişmelerin bile sefil kalır ben yokken. Hayat bir yerlerde başlarken sende son bulur her dem. Dediğin gibi olsun desem aklım sende kalır. Bilirim çünkü bir yerlerde bir yanın, bir yanım yarım bir ömrü yaşar, yaşatır.
Anlatmalısın bana…
Zamansız gidişine bir anlam yüklemek istiyorum. Hadi bitti diyelim içinde ki o yanık sevda peki o ses neyin külleriydi çınlayan kulaklarımda. Çekilip dünyanın bir köşesine o kalem beni bu kalem seni yazıyorsa bir açıklama yapmalısın bana. Yüzün yenik savaşlardan çıkmışçasına bakmamalı aynalara. Her sevişmenin ardından derin bir ah çekiyor olduğunu hissetmemeliyim ya da. Başkalaşan aşklar giriyorken koynuna, senin de başkalaştığına inandırma beni sevgili. İşte belki de sırf bu yüzden açıkla bana.
Sen sustukça yaralarım kanıyor. Bir ressam oluyor hayat ellerimde kara kalem bir aşkı çalışıyor. Aydınlığı sendeymiş. Çalınmış renklerini bana soruyor.
Konuşmalıyız seninle…
Derinlerine inmeliyiz hayatımızın. Yapmak isteyip yapamadığımız tüm hayallerimizi masaya yatırmalıyız seninle. Bir yerlerden başlarız belki de. Olmaz mı, olamaz mı yani…
Ben senden hiç vazgeçmedim ki. Hâlâ düşlerim sende gizli. Saçlarımda hâlâ sevdiğin koku. “Vanilyadan tüllerim var benim” derdin ya hatırla…
Gözlerim doluyor bana seslenmelerini anımsadıkça. Söylesene sevgili senden başka kaç kişi bir kadını özel kılabilirdi ki. İçinden mırıldanacaksın biliyorum;” hâlâ özelsin bende ” diye. Yerimi alamayacak hiçbir kadın bilirim. Ben senin yaprak gözlü, güneş yüzlü tırtılınım.
Ne kadar oldu sen benden, ben senden gideli. Ah takvimlerimize uymuyor bu yaban aşk. İçerisinde ihaneti tutmuyor. Bir ağrı gelip oturuyor boğazıma adını her anışımda. Yutkunamıyorum resimlerine baktığımda. Bilirim aynı sancı senin sol yanında. Eksiksin sevgili ben olmayınca unutma. Eksiğim, eksiksin bunu anla. İtiraf etme bana istemiyorum. İnatlaşmak doğanda var senin bilirim. Üsteleme değil bu bendeki. Olsa olsa çok özlediğimdir bilmeni istediğim seni.
Seni artık anlayamıyorum…
Ölesiye konuşmak istediğini hissediyorum sesinden. Ölesiye bana gelmeyi istediğini duyuyorum. Sonra susturuyorsun içindeki sancıyı. Kimsesiz yürek yurduna dönüyorsun. Dönüyor hüzün yüzüne. Belki de ellerin alnında kapatıp gözlerini derinden bir sesle “ neden ” diyorsun, “neden ona söyleyemedim ki ne kadar özlediğimi” İşte sen tam da bu duygudayken kalabalıklar çekiyor seni içine. Yalnızlığımızı kalabalıklara satıyorsun her seferinde.
Saçları lavanta kokan bir kadın oturuyor yanına… “Vanilyam” diyorsun biliyorum. Biliyorum beni onda arıyorsun. Önce kendine, ardından bana ihanetin ve en çok da lavanta kokulu kadına. O nereden bilebilir ki başkası yerine sevildiği. Yalnızca saçları ince tüllere benziyor diye, göğüsleri şeffaf elbisesinden fışkırıyor diye belki de… Belki de sesi bana benziyor. Senden başka kim bilebilir. Eğer tanısaydım o kadınları söylerdim onlara nedenleri. Bildiğim tek şey var sevgili; sen saçları kokmayan bir kadın istemezsin yanında. Ve bir kadın mutlaka merhametli olmalı. Sana annenin güzelliğini, sana annenin çalınmış gençliğini ve gücünü anımsatmalı. Sana şev katle dokunmalı ki sevişebilesin, öpebilesin yaralarını. Belki de biraz benim gibi olmalı hani gözleri yaprak, teni güneşi andırmalı…
Her şey bir yana sevgili. Seni artık eskisi kadar suçlamıyorum. Aşk bir oyundu bize oynadık bitti diyorum. Bitti artık sevgili. Kapat perdeleri.
İki kişilik değildi aşk. Önce sende sonra bende tükendi. Seyre gelin dostlarım; aşk oyunu bitti…
8 Ağustos 2008 (kayıp bir şehrin anısına )
NeNa