- 353 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GİZLİ TANIK
17 Ocak 2007 / Çarşamba
GİZLİ TANIK
Alex Tawson eşi Lisa Tawson ve 5 yaşındaki küçük oğlu Jim Tawson’la İngiltere’nin Brigthon şehrinde yaşıyorlardı.
Tawson ailesi bu aralar pek lüx bir hayat yaşamasalar da durumlarından oldukça memnun görünüyorlardı.Ancak bu Alex için pek de rahat bir durum söz konusu değildi.Çünkü o ailesini rahat geçindirmek isteyen onları bütün
tehlikelerden uzak tutmak isteyen ideal bir babaydı.Ailesiyle sık sık ilgileniyordu.İşleri de pek yolunda gitmiyordu ve bu yüzden sıkıntılı günler geçiriyordu bu aralar.Bir gün kendi kendine şöminenin başında oturmuş düşüncelere dalmıştı :
Alex : - Bu aralar işler pek yolunda gitmiyor.Bir iş bulup çalışmalıyım evet bunu yapmalıyım dedi ve yerinden hırslı bir şekilde kalktı.
Kocasının durumundan endişe duyan karısı Lisa onunla konuşmaya karar verdi.Ancak ona bakmaya gittiğinde Alex çoktan iş aramak için yolara düşmüştü bile.Lisa iyice ondan endişelenmeye başladı.O sırada uykudan uyanan oğlu Jim gözlerini ovuşturarak annesinin yanına geldi.Oğlunun uyandığını farkeden Lisa birden kendini toparlamaya başladı.Jim annesine :
Jim : - Anne neler oluyor?Babam nerede? diye türlü sorular sormaya başladı.
Lisa : - Yok bir şey tatlım babanın canı biraz sıkılmış dolaşmaya gitti diyerek oğluna küçük beyaz bir yalan söylemek zorunda kaldı.
Jim : - Uykum yok anne bana masal anlatır mısın?Hani şu ben uykudayken sık sık anlattığın aslanla tavşanın masalını anlatır mısın? diye şikayetini belirtti annesine.
Lisa : - Pekala gel bakalım hop diyerek oğlunu kucağına alıp ona odasına gidene kadar masalı anlatmaya başladı.
Bu arada Alex’in cephesinde ise durumlar pek iç açıcı değildi.Bir zamanlar durumu iyi olduğunda yanında olan bütün dostları iş kapılarını teker teker yüzüne kapatmıştı.Bunun için çok mutsuzdu.Ama pes etmeye niyeti yoktu.
Mutlaka iş bulmalıydı.Güzel bir iş.Ailesi için bunu yapmalıydı.Onları sefil yaşatmaya hakkı yoktu.Özellikle de küçük oğlu Jim’i.Çünkü haftaya Pazartesi oğlunun doğum günüydü ve ona söz vermişti.Onu hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu.O böyle yolda giderken kafasını karışık düşüncelerle oyalarken birden en yakın dostu Rudy James ile
karşılaştı.Rudy Alex için bir dosttan öteydi.Kardeş gibiydiler.Aynı zamanda Jim’in vaftiz babasıydı.Rudy onu ofisine davet etti.Bir seyahat acenteliği şirketinin genel müdürüydü.Ve tesadüf eseri onların şirketinden de yeni bir elemanı işten çıkarmışlar bir ay önce şimdi işler düzelince de bir elemana ihtiyaçları vardı.Rudy ile Alex bu konu hakkında uzun bir görüşme yaptılar :
Rudy : - Alex dostum görüşmeyeli uzun bir zaman oldu.Neler yapıyorsun?Nelerle uğraşıyorsun? diye sohbeti başlatan ilk Rudy olmuştu.
Alex : - Genellikle bütün vaktimi evde televizyon başında geçiriyorum olmadı ailemle uğraşıyorum diye Rudy’nin sorusuna yanıt verdi.
Rudy : - Ne demek şimdi bu,yani sen çalışmıyor musun? dedi şaşırıp.
Alex : - Maalesef dostum işler pek yolunda gitmeyince çalıştığım sektörden beni çıkardılar.Of çaresizim Jim’inde
haftaya Pazartesi doğum günü var ve ben ona söz verdim.Galiba onu hayal kırıklığına uğratacağım dedi artık ümidi kesip.
Rudy : - Hayır dostum küçük Jim’i hayal kırıklığına uğratmayacaksın çünkü vaftiz babası buna asla izin vermeyecek dedi.
Alex : - İyi ama bu nasıl olacak? diye sordu merakla.İçine azıcık da olsa bir umut kırıntısı kalmıştı.
Rudy : - Çok basit benim yanımda müdür olarak işe başlayacaksın hepsi bu dedi gülümseyip.
Alex : - Teşekkürler dostum bu iyiliğini asla unutmayacağım dedi.
Rudy : - Bırak bana teşekkür etmeyi de git küçük Jim’e müjdeyi ver dedi gülümseyip.
Alex : - Elbette hemen şimdi gidip Jim’e müjdeyi vereceğim bu arada sen de davetlisin bahane istemem dostum tamam mı? dedi.
Rudy : - Elbette gelirim vaftiz oğlumun doğum gününü kaçırmak istemem benden selam söyle öp benim için dedi.
Alex : - Olur dostum öperim görüşürüz Rudy diyerek sevinç içinde evinin yolunu tuttu.
Uzun bir yoldan sonra evinin yakınlarına geldi fakat önünden geçmiş olduğu boş bir depodan garip garip sesler duydu.Merak ederek duyduğu o garip sesleri dinlemeye başladı.Deponun kapı aralığından olanları izlemeye başladı.
Hiçbir şey göremiyordu çünkü içerisi çok karanlıktı.O yüzden sesleri dinlemekle yetindi:
Birinci Ses : - Konuş aşağılık herif parayı nereye sakladın? diyordu.
İknci Ses : - Efendim size yemin ederim ki ben bir şey saklamadım inanın bana diye adeta yalvarıyordu.
Birinci Ses : - Her şeyin bir bedeli vardır ve bazı bedeller oldukça ağırdır evlat fakat en ağırı da nedir bir fikrin var mı? diyordu sakin ve öfkeli bir ses tonuyla.
İkinci Ses : - Hayır efendim bir fikrim yok diyordu yorgun bir ses tonuyla.
Birinci Ses : - İhanettir evlat ve ihanetin bedeli de çok ağırdır.Sen de bize ihanet ettin ve bedelini de ödeyeceksin
dedikten sonra silahtan çıkan iki tane kurşunla adamı öldürdü.
Henüz şokta olan Alex hem duyduklarına şaşırmış hem de birden kendine gelerek farkında olmadan ayağının
dibindeki çalıya basmıştı.Çalıdan çıkan sesi duyan adamlar sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladılar.Ancak Alex onlardan önce kaçarak kurtulmayı başarmıştı.Çok korkmuş ve eve doğru hızla koşmaya devam etmişti.Eve vardığında ise nefes nefeseydi.Karısı Lisa hemen telaşlanıp kocasına soru üstüne soru sordu :
Lisa : - Tatlım neyin var senin?Sanki hayalet görmüş gibisin diye sordu.
Alex : - Daha da korkuncu bir cinayete tanık oldum.Adamı gözlerimin önünde hiç acımadan öldürdüler.Çok geçmeden beni de bulurlar,ortadan kaldırmak isterler,bundan eminim tatlım dedi.
Lisa : - Bence hemen polise haber vermelisin,onlar senin can güvenliğini sağlayacaklardır dedi.
Alex : - Hemen telaşlanma sakin davranmalıyız ve gördüklerimizi de duyduklarımızı da hemen şu andan itibaren
unutmalıyız tamam mı tatlım?Bunlardan kimseye bahsetmemeliyiz dedi.
Lisa : - Tamam dedi.
Bu sırada ailenin konuşmalarına tanık olan Jim gözlerini ovuşturarak :
Jim : - Neler oluyor burada?Baba dönmüşsün dedi babasına sarılarak.
Alex de Jim’in hiçbir şeyden haberi olmadığını sanarak oğluna hiçbir şey olmamış gibi davrandı :
Alex : - Gel bakalım koca oğlan hop,hey şuna bak Lisa tatlım oğlumuz çok ağırlaşmış diyerek onu kucağına aldı.Doğum günü çocuğu nasılmış bakalım?Baba sana o gün ne alsın? diye sordu.
Jim : - Akülü araba istiyorum dedi.
Alex : - Hm pekala hadi bakalım doğru yatağa dedi ve oğlunu öptü.
Lisa : - Alex durumumuzu biliyorsun dedi ona anlamlı anlamlı bakıp.
Alex : - Biliyorum tatlım ama sana bir müjdem var artık bir işim var dedi.
Lisa : - Tatlım bu harika bir haber,peki nerede çalışacaksın? diye sordu heyecanlanıp.
Alex : - Rudy’nin yanında seyahat acentesi müdürü olarak işe başladım dedi.
Lisa : - Pekala bay çalışan adam hadi bakalım yatma zamanı dedi.
Alex : - Tamam tatlım dedi ve ikisi de yataklarına yattılar.
Ertesi sabah Alex yeni işinde iş başı yaptı.Rudy ona ilk avansını verdi.O da gidip Jim’in doğum günü
hazırlıklarını yaptı.Rudy Jim’iyi uzun zamandır görmediği ve onu özlediği için kendisini iş yerine getirmesini istedi.Alex ise hemen vakit kaybetmeden Jim’iyi hazırlayıp getirdi.Hiçbir şeyden habersiz olan Jim babasının iş yerinde Rudy amcasının kucağında buluverdi kendisini.Rudy onu sevmeye başladı ve beraber kısa ve öz sohbet ettiler :
Rudy : - Jim evlat naber?Nasılsın bakalım? diye sordu.
Jim : - İyiyim Rudy amca dedi.
Rudy : - Söyle bakalım Rudy amcan sana doğum gününde ne alsın? diye sordu.
Jim : - Bir siyah takım elbise,Bir siyah gözlük ve bir de silah dedi.
Rudy : - Ne yapacaksın bakalım bunları? diye sordu.
Jim : - Mafya olup babamı korkutan o iki adamı öldüreceğim Rudy amca dedi.Rudy şaşkınlık içindeydi.5 yaşındaki çocuğun ağzından çıkan kelimelerdi bunlar.Alex’e şaşkın bakışlarla baktı.
Rudy : - Adam öldürmek çok kötü bir şeydir Jim,onları kötü insanlar yapar,sen iyi bir insan olup ailene bakacaksın tamam mı evlat? dedi.
Jim : - Ama babam mafya adamlarının hayatının maceraları olduğunu ve iki adamın cinayetine tanık olduğunu söyledi deyince Rudy’nin şaşkınlığı daha da artmıştı.Alex’e bir kez daha baktı.Alex ise şok geçiriyordu adeta.Birden terlemeye ve sıkılmaya başladı.
Rudy : - Pekala hm hadi bakalım sen Veronica ile git sana bir şeyler ısmarlasın acıkmışsındır dedi ve Veronica’yı çağırttı.
Veronica : - Evet efendim beni istemiş siniz? dedi.
Rudy : - Evet Veronica Jim’i al ve aşağıdaki cafede ona istedğini ısmarla Rudy amcasından tamam mı? dedi.
Veronica : - Peki efendim gel bakalım Jim ne istiyorsun? diyerek onu kucağına aldı ve oradan uzaklaştılar.
Rudy ile Alex’de yalnız kalınca Jim’in söyledikleri konusunda konuşmaya başladılar :
Rudy : - Söylemek istediğin bir şey yok mu Alex? diye sordu onu dinlemeye hazır bir şekilde.
Alex : - Pekala hm,sana herşeyi anlatacağım gördüğüm herşeyi Rudy dedi pes edip.
Rudy : - Seni dinliyorum dedi.
Alex : - Aslında olay senin ofisinden çıkmamla başladı diyerek cümlesine başladı.
Rudy : - Anlamadım benim ofisimle ne ilgisi var gördüğün olaylarla? diye sordu.
Alex : - Çünkü senin ofisinden mutlu bir şekilde çıkıp eve doğru gidiyordum,boş bir deponun önünden geçtim orada garip seslerin geldiğini duydum,merak edip dinlemeye başladım.Adamlardan biri bir paradan söz ediyordu diğeri ise devamlı hiçbir şey bilmediğini söylüyordu.En sonunda öbür adam "En büyük bedel nedir biliyor musun?" diye sordu soğukkanlılıkla.Öbürü de "Hayır efendim" dedi ürkmüş bir ses tonuyla.Adam "İhanettir evlat ve ihanetin bedeli de canla ödenir" dedi ve karşısındaki adamı hiç acımadan öldürdü.Düşünebiliyor musun dostum?Ben de tam onları dinlemeye dalmıştım ki ayağımın altında duran çalıya basıp gürültü çıkarmışım.Hemen oradan kaçtım ve soluğu evde aldım diyerek cümlesini bitirdi.
Rudy : - Peki bu olanlardan kimseye bahsettin mi? diye sordu endişeyle.
Alex : - Bu ne biçim bir soru Rudy?elbette ki bahsetmedim Lisa dışında o da biliyor bunları dedi.
Rudy : - Tamam o zaman ağzınızı sıkı tutun Jim’e gelince o küçük bir çocuk 5 yaşındaki küçük bir çocuğun lafına
bakmazlar dedi rahat rahat.
Alex : - Sağol dostum içimi rahatlattın dedi.
Rudy : - Sorun değil biz dostuz ve dostlar birbirlerine iyi günde de kötü günde de yardımcı olurlar dedi.
Alex : - Ben çalışmaya başlasam iyi olur sanırım biraz stres atmış olurum dedi.
Rudy : - Haklısın dostum iyi çalışmalar Jim’i merak etme o güvende dedi.
Alex : - Teşekkürler dedi.
Alex çalışmaya başladı.Rudy ise onun arkasından gizli bir telefon görüşmesi yapmıştı.Konuşması epey uzun sürdü.
Diğer taraftan ünlü mafya babası kimlik değiştirerek Rudy’nin telefon konuşmasının ardından onun ofisine gelmişti.
İki adamı da kapıda nöbet tutuyordu.Adamlar siyah takım elbiseliydi ve gözlerinde ise siyah gözlükler vardı.Tıpkı
Jim’in Rudy’den istediği takım elbise ve gözlüklerdendi.Bu da Alex’in çok dikkatini çekmişti.Adamların yanına gitti ve onlara birkaç soru sordu :
Alex : - Selam çocuklar burada çalışıyor sunuz herhalde?Sizi burada ilk kez görüyorum diyerek sohbet konusunu açmıştı.
Birinci Adam : - Hayır biz burada çalışmayız dedi ve bunu söylerken çok ciddi görünüyordu.
Adamın sesi Alex’e çok tanıdık gelmiş ondan şüphelenmişti.Sonra birden aklına yaşadığı o korkunç olay gelmişti.Evet bu ses tonu depodaki adamlardan birinin ses tonuydu.O böyle kafasını düşüncelerle oyalarken Rudy’nin konuştuğu adam odadan çıkmıştı.Adam Alex’e :
İkinci Adam : - Görüşmek üzere dedi ve Rudy’nin elini sıktı.
Rudy karşısında Alex’i görünce afalladı ve ne yapacağını bilemedi.Alex hala şaşkındı.Çünkü Rudy’nin konuştuğu adamın da ses tonu geçenlerde duyduğu ses tonuyla aynıydı.En sonunda bunların o adamlar olduğunu anlamış ve
telaşa kapılmıştı.Üstelik en yakın dostu Rudy’nin de onlarla iş birliği yapması onu büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştı.Hemen istifasını vererek oradan ayrılmaya karar verdi.Bunu Rudy’ye de açınca ne diyeceğini bilememişti :
Rudy : - Sen nelerden bahsediyorsun dostum? dedi panik içinde.
Alex : - Hiçbir şeyden sadece senin iki yüzlü olduğundan bahsediyorum eski dostum Rudy dedi büyük bir kararlılıkla.
Rudy : - Eğer o adamları kast ediyorsan benim onlarla hiçbir ilgim yok dotum dedi açıklamaya başlayıp.
Alex : - Sana inanmıyorum ve işimden istifa ediyorum dedi.
Rudy : - Pekala sana benden başka kim iş verebilir ki? dedi son kozunu da oynayarak.
Alex : - En azından senin gibi iki yüzlü,aşağılık bir herifin yanında çalışmam evde oturur eskisi gibi televizyon izlerim.
Yazık çok yazık sana ınanmış,güvenmiştim dedi.
Rudy : - Alex Tanrı aşkına beni bir dakika dinle lütfen açıklayabilirim dedi.
Alex : - Neyi açıklayacaksın Rudy ne kadar iki yüzlü biri olduğunu mu yoksa en yakın dostunu nasıl para karşılığında sattığını mı?Hadi yapma Rudy açıklama yapmanı istemiyorum çünkü seni ve yalanlarını dinlemeyeceğim.Şimdi Jim’i alıp buradan sonsuza kadar gelmemek üzere gidiyorum dedi ve arkasına bakmadan gidiyordu.Tam kapıyı açmak üzereyken Rudy onu durdurdu :
Rudy : - Bekle bir saniye oğlunu alabileceğini de nereden çıkardın? dedi kötü kötü gülümseyerek.
Alex : - Ne demek istiyorsun sen? dedi.
Rudy : - Şunu demek istiyorum sen kendi isteğinle mafyalara teslim olmadığın sürece küçük oğlun bizde bir müddet misafir kalacak dedi.
Alex : - Seni aşağılık herif diyerek onun üzerine yürümeye yeltendi fakat Rudy onu durdurdu.
Rudy : - Hişt,hişt,hişt sakin ol dostum oğlunu düşün Jim’i düşün dedi.
Böylece Alex durdu.Ve Rudy’ye de oldukça öfeliydi.Oğlu için onun dediklerine razı gelmek zorunda kaldı.
Alex : - Ne istiyorsun benden? diye sordu.
Rudy : - Aferin dostum bak anlaşmaya başladık dedi.Sigara yakıp üflemeye başladı.
Alex : - Söyle hadi lanet olası pislik dedi.
Rudy : - Şimdi senden eve gitmeni ve hiç kimseye bir şey dememeni istiyorum.Dediklerimi aynen yaparsan oğlunun yaşama şansını arttırırsın dedi.
Alex : - Pekala önce oğlumu görmek istiyorum dedi.
Rudy : - Olmaz dostum bu dediğini yapamam bu kurallara aykırı dedi.
Alex çaresiz bir şekilde evinin yolunu tuttu.Çok düşünceliydi.Eve vardığında eşi Lisa kocasının yanında oğlunu göremeyince bir an için telaşlandı.Hemen Alex’i soru yağmuruna tuttu :
Lisa : - Alex neler oluyor?Jim nerede? diye sordu.
Alex : - Sakin ol tatlım,bak,Jim vaftiz amcasının yanında kalmak istedi ve bende buna izin verdim diyerek küçük beyaz bir yalan söylemek zorunda kaldı eşine karşı.
Lisa : - Tanrım sana şükürler olsun dedi içi rahatlayarak.
Alex : - Yabancı değil tatlım o da onun vaftiz babası dedi.
Lisa : - Peki ama ne kadar kalacak biliyorsun onun Pazartesi doğum günü dedi.
Alex : - Lisa tatlım telaşlanma artık sadece doğum gününe kadar kalacak dedi.
Lisa : - Pekala,tamam dedi.
Böylece ikisi de yemeklerini yiyip erkenden yattılar.Ancak Alex’in gözüne uyku girmiyoru.Aklı çok karışıktı.Kafası düşüncelerle doluydu.Üstelik karısına da ilk kez yalan söylemenin vicdan azabını yaşıyordu.Buna bir çözüm bulmalıydı.Ertesi gün polis merkezine gidip olanları polis şefine anlatmaktan başka çözüm yolu bulamamıştı.Sabah güneş doğarken Alex polis merkezine doğru yola çıktı.Orada şef Richard Lonely’yi ziyaret etti.Ona olan biten herşeyi anlatıyordu :
Richard : - İyi ama bunu neden daha önce gelip bize anlatmadınız Bay Tawson? dedi.
Alex : - Çok korkmuştum bana ve aileme zarar vereceklerini düşündüm,susmayı tercih ettim ama şimdi buna çok
pişmanım,lütfen bakın oğlum ellerinde ve ona kötü bir şey yapacaklarından endişe duyuyorum dedi.
Richard : - Merak etmeyin Bay Tawson,benim harika bir planım var.Bu plan sayesinde hem oğlunuz sağ salim kurtu-
lacak hem de biz uzun zamandır peşinde olduğumuz mafya çetesini çökertmiş olacağız bize güvenin olur mu? dedi.
Alex : - Pekala tamam.Ben de bu planın parçası olacak mıyım peki? diye sordu.
Richard : - Elbette,zaten planımın ana kilit noktası siz siniz Bay Tawson dedi.
Alex : - Küçük bir sorunumuz var şef dedi.
Richard : - Nedir? diye merakla sordu.
Alex : - Karım? dedi düşünceli düşünceli.
Richard : - Ne olmuş karınıza? dedi.
Alex : - O Jim’i yani oğlumuzu vaftiz babasının yanında güvende biliyor üstelik de hamile dedi.
Richard : - Öyleyse karınıza yalanınızı söylemeyi sürdürmeli siniz Bay Tawson bu bebek için tehlikeli olabilir dedi.
Alex : - Peki plan nedir Bay Lonely? diye sordu.
Richard : - Şimdi eğer sizi ararlarsa karınıza belli etmeden onların istedikleri yere sakince gitmeli siniz tabi onlar
aradıktan sonra ki mutlaka arayacaklardır gideceğiniz yeri bize yanlışsız tarif etmeli siniz yoksa size asla yardımcı olamayız.Sonra gittiğiniz yerde her zamanki davranışınızı uygulayın ki dikkat çekmeyin dedi.
Alex : - Anladım dediklerinizin hepsini yapacağım,yeter ki oğlum kurtulsun peki sonra ne olacak Bay Lonely? diye
merakla sordu.
Richard : - Sonra biz devreye girip o sahte para şebekesini çökerteceğiz,tabi bu sizin oyunculuk yeteneğinize bağlı Bay Tawson dedi.
Alex : - Anladım o zaman ben eve gidip telefon bekleyeyim,eğer karım benden önce davranıp telefonu açarsa olcakları düşünmek bile istemiyorum dedi.
Tam çıkarken Bay Lonely onu durdurup son sözlerini de ekledi :
Richard : - Bay Tawson bir saniye lütfen dedi.
Alex : - Bir sorun mu var Bay Lonely? diye sordu durup.
Richard : - Hayır Bay Twson bir sorun yok,sadece iyi şanslar demek istemiştim dedi.
Alex : - Teşekkürler Bay Lonely dedi gülümseyip.
Alex hemen eve doğru yola koyuldu.Koşuyordu çünkü karısının ondan önce telefonu açmasından korkuyordu.Uzun bir süre sonra eve nihayet varmıştı.Tam zamanında yetişmişti çünkü içeri girdiğinde telefon çalmıştı.Alex telefonu açtı :
Alex : - Alo kimsiniz? dedi soluk soluğa.
Rudy : - Eski dostunun sesini ne çabuk unuttun Alex? dedi.
Alex : - Ne istiyorsun aşağılık herif? dedi.
Rudy : - Seninle Brigthon’un kullanılmayan deposunda buluşalım,tabi yalnız dedi.
Alex : - Hangi depoda? dedi.
Rudy : - Sen daha iyi bilirsin dostum,hani şu senin konuşmalara tanık olduğun depoda yarım saat sonra,gecikirsen küçük Jim’in parçalarını yerden toplamak zorunda kalırsın dedi.
Alex : - Eğer oğlumun kılına zarar verirsen seni doğduğuna pişman ederim aşağılık pislik dedi ancak telefon yüzüne kapatılmıştı.
Bunun üzerine Alex Richard’ın dediğini yaparak onu aradı ve yeri yanlışsız tarif etti.Telefonu kapattıktan sonra karısı mutfaktan çıkıp Alex’in yanına geldi :
Lisa : - Tatlım neler oluyor?Kiminle konuşuyordun? diye sordu.
Alex : - Yok bir şey hayatım sadece yanlış numara,benim hemen çıkmam gerek dedi ve paltosunu alıp aceleyle evden çıktı.
Rudy’nin tarif ettiği yere geldi.Mafyalar ondan önce gelmişti.Oğlunu ise depodaki bir direğe bağlayıp ağzını da bantlamışlardı.Rudy’de oradaydı.
Alex : - Oğlum nerede?O nasıl? dedi.
Rudy : - Sakin ol Alex,oğlun tam şurada sağlıklı bir şekilde duruyor,tabi şimdilik dedi.
Alex : - Ne istiyor sunuz bizden? dedi.
Rudy : - Patronum Bay Norman’ın sana söyleyecekleri varmış onu dinlesen iyi edersin dedi.
Norman : - Biliyor musun Alex biz mafyaların en nefret ettiği şey nedir? dedi.
Alex : - Hiçbir fikrim yok dedi.
Norman : - Öyleyse ben söyleyeyim.Mafyalar işledikleri cinayetlerin ardından bir tanık bırakmalarıdır.Ve bizim de o gizli tanığımız sensin.Başkalarının işlerine burnunu sokan adamlardan hiç hoşlanmam.Ve bunun cezası da ölümdür dedi.
Alex : - Beni öldürecek misiniz?Bunu yapamaz sınız dedi.
Norman : - Neden seni öldürmemem için herhangi bir sebep göremiyorum dedi.
Tam onlar konuşurken Richard ve adamları içeriye basıkn yaptılar :
Richard : - Kimse kıpırdamasın silahlarınızı yavaşça yere bırakıp ellerinizi de havaya kaldırın! diye bağırdı.
Bu arada Alex’e göz kırptı.Alex artık mutluydu çünkü dünyaca ünlü sahte para basan bir şebekeyi polislere suç üstü yakalatmıştı.Hemen oğlunun yanına gitti.Jim yaşadığı kötü trajediden çok korkmuştu.Hemen oğlunun iplerini ve ağzındaki bantı çözen Alex oğluna sarıldı.Artık içi rahattı.Diğer taraftan Richard adamlarına hepsinin ellerini
kelepçelemelerini ve merkeze götürmelrini emretti.Artık herşey yoluna girmişti.Jim’in doğum gününe şef Richard’ı da davet etmişti.Tutuklananlar arasında eski dostu Rudy’de vardı.Birlikte eve gittiler.Lisa Jim’e sarıldı ve Jim’de annesine bütün olanları anlattı.Lisa Alex’e kendisine yalan söylediği için kızmıştı ama bir yandan da oğlunu ona sağ salim getirdiği için de teşekkür etti.Jim’in doğum günü çok güzel geçmişti.Jim’in doğum gününe polis şefi Richard Lonely’de davetliydi.Herkes müzik eşliğinde danslar etti.Eğlenceli müziklerle Jim ve arkadaşları çok güzel eğlendiler.Palyaçolar eğlenceli gösteriler yaptılar.Sıra pastayı üflemeye gelmişti.Herkes Jim’in ve pastanın etrafında toplanıp,Jim’in bir an önce pastasını üfleyip kesmesini beklemekteydiler.Jim’de hemen patasındaki mumları üflemek üzere eğilmişti ki annesi :
Lisa : - Pastayı üflemeden önce bir dilek tutmalısın tatlım diye onu uyardı.
Jim : - Ömür boyu ailemle birlikte olmayı diliyorum dedi içtenlikle ve mumları üfledi.
Böylece pasta kesilip doğum gününde bulunan herkese dağıtıldı.Pastalar yendikten sonra da sıra hediyeleri vermeye gelmişti.Önce aileden başlandı hediye verme sırası.
Alex : - İyi ki doğdun oğlum dedi ve hediyesini yanağına kocaman bir öpücük verip eline verdi.
Jim : - Teşekkürler baba dedi ve hediyesini açtı.
Babasından aldığı hediye paketi biraz büyükçeydi.İçinden büyük kocaman yumuşak tüylü sevimli bir oyuncak ayı çıkmıştı.Jim buna çok sevindi.Sıra annesinin hediyesine gelmişti.
Lisa : - İyi ki doğdun bebeğim dedi ve hediyesini yanağına kocaman bir öpücük verip eline verdi.
Jim : - Vay canına bu arabayı uzun zamandır istiyordum çok teşekkür ederim anne dedi hediyesini açtıktan sonra.
Lisa : - Önemli değil tatlım ama bunu babanla ikimiz aldık ona da teşekkür etmelisin dedi.
Jim : - Teşekkür edrim baba dedi hatasını analyıp.
Alex : - Sorun değil evlat takılmana bak dedi.
Annesinden aldığı hediye paketi babasınkinden biraz daha büyükçeydi.İçinden onun uzun zamandır çok istediği otomatik tuşlarla hareket edebilen uzaktan kumandasız büyük bir akülü araba çıkmıştı.Jim buna daha çok sevindi.Hemen ilk deneme sürüşünü evin bahçesinde yaptı.Jim’in doğum gününü polis şefi Bay Richard Lonely organize etmişti.Bu Alex’e yardımları için sadece bir teşekkürdü.Bu da Alex için anlamlı bir teşekkür olmuştu.Böylece herşey yoluna girmişti.
YAZAN : BURÇİN MENDERES