- 445 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ELDİVEN
ELDİVENLER
…
“ - Anne eldivenlerim nerede?
- Hangi eldivenlerin?
- Beyaz olan.
- Ellerinde.
- Evet ellerimdeymiş(!?) Bunları değiştirmem gerekiyordu. Mavi olanı bulmalıyım. Dünden bu güne çok değiştim.
- Ne zaman değişmiyoruz ki kızım?”
İnsanlar eldivenler gibidirler, tıpkı renk renk oldukları gibi. Her gün, her an değişmek durumundadırlar. Tıpkı kimliklerindeki olan değişiklikler gibi… Ailemizin yanına giderken bir eldiven giyeriz; fark etmez ne renk olduğu ( dürüstlük, sükunet vb.). Sevgilimize, arkadaşımıza, yakınlarımıza giderken yine bir eldiven giyeriz; rengin yine bir önemi yok (yalan, riya, sevgi, cesaret, vb.). İşe giderken farklı, eve gelirken yine farklı eldivenler ( huzur, öfke, güven, kin). Çocuklarımızlayken de yine değiştirilmiş bir eldiven ( mutluluk, doğallık, sevinç vb.)
Olduğumuzdan farklı görünmek hepimizin tek rengi.
Değiştiririz. Hep değişiriz. Değişimin içerisinde değişime direnmekle; gelenekçiliğe, gericiliğe mi hizmet ederiz? Direnebilir miyiz? Renklerimizi yitirebilir miyiz?
Rengarenkken. Renklere bu kadar mana yüklüyorken.
Beyaz: Cesaret, masumiyet, istikrar
Kırmızı: Samimiyet, ataklık, dinamizm
Siyah: Matem, güç, tutku
Mavi: Özgürlük, sonsuzluk
Sarı: Mutluluk, zeka, nezaket
Yeşil: Doğallık, huzur
Mor: Asalet, lüks
Pembe: Güven
…
Eldivenlere, onları değiştirmeye bu kadar alışmış ve yadsımıyorken. Onların bizim bir parçamız olduğunu, biz olduğunu özümsemişken. Eldivenler, kimlikler, değişimler…Peki. Ya farkındalığa, düşünmeye, sorgulamaya ne oldu? Onlar için de mi bir eldiven giydik? Düşünmemenin eldiveni hangi renkti, mavi mi? Farkında olmamanın rengi, mor muydu?
Sorgulamamanın rengi neydi peki, pembe mi? Asıl kimliklerimize ne oldu? Eldivenleri değiştirmekten unuttuk mu asıl kimliklerimizi? Kimliksizliğimiz, kimliğimiz mi oldu yoksa?
Eldivenler; giy, çıkart, değiştir.
Karakterler; hiç olmamışçasına yaşamaya devam et.
Renkler; sahteliğinde kaybolmuş realiteler.
Göz yummak, susmak, yabancılaşmak, realiteden uzak radikal kararlar alamamak. Biz olan asıl benlerden uzaklaşmaktır. Sürekli yeni eldivenler üretmek, renksizliğin renginde, renk sahibi olmaktır. Biz olan benlerden uzaklaşıp, teklik bilincine kanalize olmak aidiyetlikten uzaklaşmaktır.
Farkındalığın bilincinde yaşamak güçtür, ama rengin olması için ve o rengi matlıktan canlılığa dönüştürmek için kaçınılmazdır. Eldivenleri çıkartıp tüm çıplaklığıyla yaşamı kucaklamak beyazlık (cesaret) ister. Benlik ise rahatlık (mavi).
Tüm renklerin gerçek, rengini taşıması ebem kuşağını feyz almakla mümkün kılınabilir. Bu da ancak doğallıkla mümkündür…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.