- 600 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
PERFİNYA NE LAN!
Uzanmışım salonda kanepeye...Bir elimde kumanda,bir elimde kola (coca cola değil),umrumdamı dünya..Ne de olsa öğlenin sıcağında yapacak başka birşey yok...Dışarısı (küresel ısınma saolsun) sıcaktan kavruluyor,insan iki adım yürüse götünden ter akıyor...En iyisi evde oturmak..Bende dükkandan bir süre kaçıp eve gelmişim,televizyon seyredip rahatlayacağım güya..
Kumandaya kısa bir süre bakıyorum,o da bana bakıyor..Basıyorum 1 tuşuna..Kumanda da açıveriyor bana Trt 1’i..Pili azalmadığı sürece hiçbir zaman kırmaz beni canım kumandam...Bakıyorum Trt 1’e, bir ciddiyet,bir ciddiyet..Haberleri gösteriyor,insan psikolojisine tecavüz eden bir yığın haber...Zaten hayatımız bunalım,daha fazla kendimizi daraltmaya lüzum yok..Hemen 2 tuşuna basıyorum, bu seferde karşıma trt 2 çıkıyor..Hani tüm Türk insanlarında bir adet var ya, trt 1 birinci kanal olacak,trt 2 ikinci kanal,trt 3’de üçüncü kanal olacak illahi..Bizim televizyonda da öyle..Bakıyorum, bakıyorum ilgi çekecek birşey bulamıyorum,çünkü trt 2’de ne idüğü belirsiz 3-5 kişi, kasıntı bir İstanbul Türkçesiyle birşeyler konuşuyor;trt 3’de de milattan önce bilmem kaç yılının futbol maçı oynuyor..Futbolcuların şortları tanga gibi..Kıçları ortada..İşte o derece eski bir maç.’Kim izler lan bu maçı’ diye düşünüyorum.Çeviriyorum kanalı...
Show’da Cennet Mahallesinin 60983743’üncü tekrar bölümü var...Hergün bu dizinin 6 bölümünü üst üste yayınlayarak bize şizofren muamelesi yapıp,beynimizin ırzına geçen Show Tv’ye güzelce bir sövüyorum,rahatlıyorum...Kanalı da hemen çeviriyorum,reyting kazanmasın şerefsizler...
Kanal D, Yaprak Dökümü’nün tekrar bölümünü gösteriyor...Reşat Nuri Güntekin’in romanından uyarlanmış kaliteli bir dizi..Arada da seyrederim ve tavsiye de ederim... Ama uzmanların araştırmalarına göre bu dizinin her hafta yeni bölümlerini,hergün de tekrarlarını düzenli olarak izleyen kişilerde ciddi psikolojik rahatsızlıklar baş gösteriyormuş...Bende bu diziyi seyrederek psikolojimin bozulmasından korkuyorum,kanalı çeviriyorum...
Atv’yi açıyorum..’Selena’ var..Kafama direk ’neden Selena?’ sorusu takılıyor..Bu kız Türk değilmi,ismi neden Selin ya da Selma falan değil..Selena ne ulan!.Selena diye bir Türk ismi varmı? Diziye bir süre bakıyorum...İçinde garip garip bir sürü gavur isimleri kulağıma geliyor..Bu kadar mı yabancı özentiliği olur yahu?
Fox’u açıyorum ve ilk defa gördüğüm bir diziyle karşılaşıyorum...İsmi ’Prenses Barbunya’ gibi birşey ama tam okuyamıyorum..Günün 10 saatini Msn’de geçirince gözlerimin şaftını kaydırmışım!Kalkıyorum kanepeden,ekrana biraz daha yaklaşıyorum...Baaarbuuunya,Paaaarfuunya.Yok yok,Perfinya bu..Perfinya ne lan? Şaşırıp kalıyorum..Dizinin ne kadar sikindirik olduğundan bahsetmeyeceğim,ne de olsa çocuk dizisi...Ama neden ismi Prenses Perfinya? Neden Prenses Gülbahar ya da Prenses Melahat değil..Yoksa kendi Türk isimlerimizden utanıyor muyuz? Niye kıçımızdan isimler uyduruyoruz?
Kanalları çevire çevire beynim uyuşmaya başlıyor..En sonunda tıytırık bir kanalda ’Tom ve Jerry’yi buluyorum..’Bunu izleyim lan’ diyorum kendime..Diğer tüm dizilerden,haberlerden,programlardan daha rahatlatıcı geliyor bana o an..Hem küçüklüğümden beri en büyük hayalim Tom’un Jerry’yi parçalayıp işkence yaparak yemesiydi..Yıllar geçti,hala aynı muhabbet..Jerry kaçıyor,Tom kovalıyor..Tom tam yakalıyor,hatta yutuyor ama Jerry Tom’un götünden çıkıyor,gene kaçmaya başlıyor...’Ulan sen ne dangalak bir kedisin’ diye bağırıyorum Tom’a..Sinirlerim biraz daha bozuluyor...
Bir süre sonra farkediyorum ki yattığım kanepede inanılmaz derecede gerilmişim,canımı sıkmışım...
Şu televizyon hakikaten aptal kutusu,hatta dangalak kutusu,gerizekalı kutusu,embesil özürlü kutusu...Bize hiçbir yararı yok bu icatın..Arada güzel bir film izleme şansınız oluyor ama o da sürekli 20 dakika süren reklamlarla bölünüp duruyor...Sizcede bu reklam sektörü çok abartılmıyormu? Ben şahsen bu yaşıma kadar hiçbir ürünü reklamda görüp de ’Bu ürün ne güzelmişşş böleee’ diyerek satın almaya koşmadım..
Kapatıyorum televizyonu ve bir daha hiç televizyon izlemeyeceğime dair kendime söz veriyorum..’İzleyen top olsun lan artık bu aleti’ diye bağırarak düşündüğüm şeyi seslice teyit ediyorum..Evden çıkıp dükkana bir bakımdan da sosyal hayata geri dönüyorum rahatlamış bir vaziyette..
Gün bitiyor,akşam dükkandan geliyorum..Yemek yiyorum ve gene televizyonun başında buluyorum kendimi...
İsmail PİŞER
comatose.blogcu.com
YORUMLAR
Size katılmıyorum..Argoda Türkçe'nin bir parçasıdır ve her dilde argo vardır..Argo kullanarak hiçbir dil bozulmaz...Küfür de aşırıya kaçılmadıkça argoya dahildir..Yazdığım yazılar küfürlü diye bazı kesimlerden tepki alıyorum sürekli..Bu insanlar günlük hayatlarında küfür etmiyorlar mı? Bu küfürleri daha önce hiç duymamışlarmı? Benim amacım burada sadece mizah adına bir şeyler karalamak..Kimsenin şahsına yönelik bir küfür ettiğim yok..Teşekkür ederim...