- 575 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Oyun
saniyenin binde birine bölünmen
çaldığın zamanlardaki gibi
ve çalındığı andaki tedirginlik
o hep ardına saklandığımız kapıların.
yine oyunu bozmak istiyorsun.yine ve en erken eve sen çağrılıyorsun.gitme diyorum...hava kararıyor.ellerimde oyundan kalanlar...
göz yaşları, kıskançlıklar, küfürler...
yere düşürdüğüm ayrılık bir de.bilirsin taşıyamıyorum ayrı gayrı.affet yapamıyorum.saçların öyle ağır geliyor ki bazen...ellerin ellerime öyle küçük geliyor ki.senin yaşını taşıyamıyor yüzüm.acını taşıyamıyor bu kardiyolojik sarsıntılarla bastırılmış organ.
küstüğümüz an yeniden barışmayı düşlemek,çocuk gibi.
adam gibi...
boş sayfalara küsmek,yaşamayan ve bu yüzden yazamayan çok büyük bir şair gibi...
hiçbir zaman olamadığım o acılı adam gibi şair gibi...
gerçek gibi ürkütücü yalanlara bezeli,yalan kadar gerçek,aslında hiç olmayan bir hayat gibi...küsmek...
barışmak için...
oyuncaklarımız için.
gitme diyorum.hava kararıyor.ve ben o parkta halen seninle barışmayı bekliyorum.lanet olsun oyunbozanlığını bile seviyorum.
gelmedin.ben;
beni bul diye
saklambaç oynarken dahi
saklanmamıştım zira.
’analog acılar biriktiriyor
çocukluğunu duvarlardan söküp alan
zaman süsü verilmiş
akrep ve yelkovan’
ama gelmedin.yalnızdık.o koca parkta tüm salıncaklar boştu oysa.hayatında hiç ağlamamış bir çocuk,sırf bu yüzden o parkta toprağa verildi dün gece.
ziyan olundu bizzat
adına yazılan her şiirde.şimdi..son kez gel ve taziye süsü ver yokluğuma.
toprağın binde birine bölündüm,çaldığım hayatlar gibi.
analog yalnızlıkları söküyorum
çocukluğumun duvarlarından...ve
perde bu gece
son kez
kapanıyor...
Kürşat Uçar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.