- 268 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Felsefenin Doğuşu 3
Kısaca köleci sistem kendi öncesinin servetini bölüşürken ve inşanın korunan sağlasan yapısını, grup (sistem) üzerinde ortaklaşmakla değil de, özel mülkiyet üzerinde çevrimlerken sağlayan yapıyı aynen korudu. Sağlama olma esastı. Çekim ve çevrim olan buydu. Ne şekilde nasıl sağlayacağın muhtelifti.
Ön ittifakın sağlasan adaleti ve adaletçi düşünce felsefesi; sistem ve tüzelini oluş üzerinde ortaklaşan çevrimleri ile inşa oluyordu. Oysa köleci sistemin sağlasan adaleti ve adaletçi düşüncesi ise özel mülk üzerinde özel çevrimlerle sağlanma şartı malı mülkü olmanın adaleti özel mülke temel yapmakla inşa oluyordu. Bu adalete göre ya malınız mülkünüz olacaktı. Ya karın tokluğuna efendiye çalışacaktınız.
Mamon bu özel mülkiyetçi adalet anlayışıyla meşru ve inşa oluyordu. Köleci dil ve mana aktarımı, özel iktisabı temel almakla; anlamca ön ittifakı yapılardan çok farklıydı.
Ön ittifaklar içinde olup biten nesnel ve somut olduğu için söyleşiler hep olup bitene göre söylenmesi ile ittifakı mana anlayışı ve ittifakı imanın temeli bu türden mana anlaması oluyordu. Bu nedenle ön ittifaklar bir Mamon icat edemediler. Etselerdi, Mamon köleci sisteme göre çok farklı konuşurdu.
Fakat motif ve figürler kendi öncesinin, nişti alan devinmesi içine doldurulmuştu. Gören gözler için iğreti duruyordu. Kıyafet ön ittifakındı ama içindeki farklıydı. İşte uzluk burada kendisini ele veriyordu.
Ön ittifaklar içinde totem mesleğine göre ve totem grup emeğine göre olan ortaklaşma yapan adalet; köleci sistemle mülke göre ve takdirle göre adalet olmuştu. Bu, yeni bir düşünme felsefesi olmakla ilk kez insanlık karşısına çıkıyordu. Köleci sistemin yeni kuşağına göre ön ittifaklı geçmişi, anlaşılmaz olmuştu. Yükümlersen olan toplumsal işleyişte Mamon’du takdirle iş görülmeye başlandı.
Köleci sistemde Mamon’du takdirle iş görülmeye başlanınca; Mamon’cu takdir fitne, fesat ve fücur olmanın tohumlarını da serpmişti. Ama Mamon’du mana anlayışı kendi ektiği tohumları da tersten okuyuşla ortaklaşmayı, servet düşmanlığı sayıp; fitne, fesat, fücur ve kalplerde olanı bilen, şeytanlık oluşuyla gösterecekti.
Mal mülk ve karar almadaki ortaklığa karşın; malda, mülkte ve karar alıcılıkta ortaklığı tanımayandı, köleci yapı. Ön ittifaklar gruplar arası temasın girişmesini başlatan ilk süreçlerdi. Girişme demek karar alma demektir. Girişme demek; en az iki şeyin karşılaşma girişmesi içinde ortak karar alması demekti.
Oysa köleci dönem kendisini bir girişme oluşla görmez. Girişme oluşla görmediği için kendisini ortak bir karar almanın sonucu oluşla da görmez. Ama girişme ve karar alıcılığın nesneli zorunluluk oluşunu da, reddedemez. Öyleyse ne yapar? Sistem dışındaki osilasyon kaynağındaki senkronluma (eşzamanlı devinme) olan bir mana anlayışı içindeki süreci efendi ve köleler, ezelden beri Mamon’du takdire göre aitlikle efendi ve köle oluşla girişmeliydiler. Felsefe buydu. Aitlik, Mamon aitliğiydi.
Böyle olunca takdiri olan bir taşla, üç kuş birden vuruluyordu. Takdir hem efendinin kendisini açıklıyor. Hem efendinin edindiği malı mülkü rızk taksimi oluşla açıklıyor. Hem de efendi konumunun; muktedir, mutlak yönetici olmasını da meşruiyet ilikle açıklıyordu.
Üstüne üstlük takdir; sürecin değişerek gelen bir süreç olmamasını açıklamakla süreci, insanlar ya da sınıflar arası bir girişme olmayıp kaderler olan tekil takdirdi. Şimdiki efendi köle ilişkisinin olması tekil takdir böyle istendiği için bu böyleydi.
Zorunluluk yoktu. Olup bitenin temelinde istek vardı. Bu istek Mamon’du istekti. Bu istek takdir olmakla sorgu sual edilemezdi. Takdir içinde takdire göre olan vardı. Girişme de yoktu. Takdirle ol deniyordu ve her şey oluyordu.
Oluyordu olmasına da yine de bu olup biteni düzeltmek için kendi takdirine karşın; merhamet, acıma, bağışlama, karşılığında ecir (ödül) verme gibi bir yığın kavramlar getiriyordu kendi felsefeye. İstekle iş bitmiyordu!
Takdir etmede işinde başka girişiciler olmadığı için girişmenin karakterine göre olan “ortak kararlar alma” yerine mülkiyetin ele geçiriliş şekli olan köleci süreç, tekil olanın ortak tanımaz oluş karakterine bürünüp; takdir edenin ortak tanımaz lığını da mülkiyetin ele geçiriliş şekliyle; açıklamış oluyordu.
Köleci takdirce olan anlayış; kendi öncesinin girişmesi olan totem ve ittifaklar kültürünü bu tekilce takdirle yok saymak istedi. Bu nedenle köleci sistem içinde totemi ve ittifakı kimliğin meşruiyet ligi ve totemi ittifakı kimliğin meşruiyet nesnelliği yoktu. Ve bunlar birer puttu.
Haliyle köleci sistem ve inşası oluşla köleci sistemin felsefi mana anlayışı; totemi ve ittifakı sistemi desteklemiyordu. Köleci sistemin, mülkiyeti ele geçirişti mana anlayışı ve köleci uygulamaları nedenle totemi yapı ve ön ittifakı sistemler, tümden köleci anlayış içinde boşluğa (açığa) düştü. Mitoloji oldu.
Boşluğa ya da açığa düşen totem kimlikle, ilahi kimlik; köleci kültür ve köleci mana anlayışlı uygarlık içinde hiç bir mesaj, hiç bir bilgi iletimini ve anlamı ifade etmez oluşuyla; o aktarımlar birer kafa putu; birer mit; birer efsane ve ütopya olan sapıklıklardı!
Köleci sistem kuşaklarına; totemdi dönemden ve ön ittifaklardan bahseden anlatımlar; bir masal, bir hayal dünyası, anlatımını zımniden mitoloji tanımı oluşuyla görünüyordu. İşte bu türlü birçok düşünce kırılmaları köleci sistemde felsefeye sokulan yeni bir düşünce boyutu olmakla, köleci idealist felsefeyi daha bir ivdirecekti. Çünkü köleci dönem, kendi mana anlamasını; pek çok idealize etmişti.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.