- 1034 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
RÜYA GİBİ BİR YAŞAM
Rüyalarımız ve hayallerimiz özgür olduğumuz yegâne yerlerdir. Sınırlarını çizemediğimiz uçsuz bucaksız bir özgürlükler ülkesidir.
Yaşamın tekdüzeliği, iş yaşamının zorluğu ve baskısı, hayatımızı hayal ettiğimiz gibi sürdüremememiz, bizi çoğu kez hayal kırıklığına uğratır.
Zor zamanlarımızda dostumuz olarak düşündüğümüz insanların dostumuz olmadığını görmek, mutsuzluğumuzu ve sevincimizi bizimle yaşamamaları, uğruna hayatımızı adadığımız insanların aslında hayatımızın bir dakikasını bile hak etmediklerini fark etmemiz, çoğu kez yaşamımızın uzun bir zamanını alır.
Adına tecrübe dedikleri şey belki de hayatımız boyunca yediğimiz kazıkların toplamı ve kötü hatıralardır.
Modern yaşam adı verilen günümüz dünyasında hayal kurabilmekte zorlanan insan, fantastik ve düşsel romanlar okuyarak ya da sinemaya giderek hayal dünyasını canlı tutmaya çalışmaktadır.
Çoğumuz aşkı romanlarda arıyoruz, değişik ülkeleri televizyondan öğrenmeye çalışıyoruz, başka insanların acılarına sosyal medyadan ortak oluyoruz.
Haberleri açtığımızda ülkemizin ve dünyanın her geçen gün daha da kötüye gittiğine tanık oluruz ve yaşamın gerçekliğinden her geçen gün biraz daha korkarak-korkutularak uzaklaşıyoruz.
Her şeyin parasal değer biçildiği şu dünyada paha biçilemeyen tek şey hayallerimiz olsa gerek.
Hayallerimizde kusursuz, kötülük nedir hiç bilmeyen dostlar vardır, bizi çok seven ve uğruna gözümüzü kırpmadan ölebileceğimiz bir sevgili ya da eş, içinde yaşamaktan mutlu olacağımız cennet bahçesi gibi bir ev, kimseye muhtaç olmadan yaşayacağımız kadar maddiyat, özgürce ve insanca yaşayabileceğimiz bir ülke… Sınırları yok hayallerin örnekleri siz de çoğaltabilirsiniz.
Aslında hayattan istediklerimiz, hayatın bize vermek istediği şeylerken, birileri ne kadar da zorlaştırıyorlar bizim hayallerimizi.
Bazen bu biri de bizden başkası olmuyor.
Burnumuzun ucundaki hayalleri almayacak kadar üşengeçlik yapıp mutluluğu ıskalıyoruz. Çoğu kez yaşadığımız kırıklıklar yüzünden hayal kurmaktan vaz geçiyoruz.
Sonra mı? Sonra gülmeyi unutan, hayattan lezzet almayan mutsuz insan kafilelerine katılıyoruz. Çoğunluğun istediği gibi hayalsiz yaşamaya mahkûm ediyoruz kendimizi.
Ve mutsuzluğumuzu ve hayalsizliğimizi, başka insanlara bulaştırıyoruz akıl vererek.
Çocukluğumuzdan itibaren dinlediğimiz nasihatlerde “Hayalperest olma.” diyen ebeveynlerimiz ve öğretmenlerimizle sadece sıradanlığı ve birbirimize benzemeyi öğreniyoruz. Adına “sosyalleşme” dedikleri hayalsizler kulübüne katılıyoruz.
Yeni bir güne uyandığımızda yeniden çocukluğumuza dönelim hep birlikte, çocuklar gibi hayaller kuralım masal tadında. Onlar gibi paylaşalım, onlar gibi oynayalım, onlar gibi kucaklayalım birbirimizi…
Sonra ardından uyuyalım, hayallerimize yakışacak güzel insanlar olsun rüyalarımızda.
Ve uyandığımızda rüyalarımızı gerçekleştirecek kadar cesur olalım.
İyi uykular düşlerinde mutluluk arayanlara.
03.04.2016-03.20-Büyükçekmece-İstanbul
YORUMLAR
şu hayattta sadece izleyici olmayı seçmiş bir toplum haline geldik ne denir ki yüreğine sağlık üstadım